Yaradılışı gereği Türk milleti her zaman mağdurun yanındadır ve ona her zaman destek ol...

Yaradılışı gereği Türk milleti her zaman mağdurun yanındadır ve ona her zaman destek olur. Şimdi siyasette yeni bir mağdurumuz daha oldu. Bu isim İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu. Bildiğiniz İmamoğlu, YSK üyelerine hakaret ettiği gerekçesiyle 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı. Siyasi yasaklı konumunda gelen ancak henüz kesinleşmemiş olan bu karar hakkında tartışmalar başladı. Yargının bu kararına karışmak haddimiz değil, doğruluğu ve yanlışlığı da tartışılır. Ama kesin olan bir şey var 6’lı masa bu olay üzerinden mağdur edebiyatı yaparak seçmeni etkilemeye çalışacak. Durum böyle olunca da 6’lı masanın Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu gibi görünüyor. Bu kararın 6’lı masanın ekmeğine yağ sürdüğü gün gibi aşikâr. Çünkü mağdur her zaman kazanır. ZAMANINDA DA KONUŞSAYDINIZ Ekrem İmamoğlu hakkında verilen mahkûmiyet kararının ardından, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için yıllar önce verilen cezaya atıfta bulunarak “Tarih tekerrür mü ” ediyor sözleri konuşulmaya başlandı. Ama iki arasında çok fark var. Erdoğan'ın "Minareler süngümüz, kubbeler miğferimiz, camiler ise kışlamız" sözleri nedeniyle "Siirt'teki konuşmasında, halkı sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik ettiği" gerekçesiyle açtığı davada, 10 ay hapis cezasına mahkûm olmuştu. Yani yazılan bir şiiri okuduğu için mahkûm edildi. O zamanlar bu karara ses çıkarmayanlar, Erdoğan hapse girdiği zaman alkış tutanlar, “Görmedim, duymadım, bilmiyorum! diyenler, alkış tutanlar, Ekrem İmamoğlu hakkında verilen mahkûmiyet kararı sonrasında en çok sesi çıkanlar oldu. Bu konuda en güzel açıklamayı Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ yapmış. Özdağ’ın, “Bugün İmamoğlu ile ilgili mahkemeden bir siyasi yasak kararı çıkması ‘Biz anlaştık’ demektir. Böylece İmamoğlu anlaşmalı ‘mağdur’ olarak devri sabık yaratmayacak bir cumhurbaşkanı adayı olacaktır” şeklinde açıklaması konuyu özetlemiş. HIRSIZIN HİÇ Mİ SUÇU YOK Geçtiğimiz günlerde İstanbul Fatih'te bir polis memuru, yaşadığı tartışmada esnasında pitbull cinsi köpeklerle kendisine saldıran gruba ateş etti. Vurulan bir kişi, ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastanede öldü. Olayın ardından polis memuru K.A. "Kasten öldürme suçundan tutuklanırken, şüpheli B.A.P. adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Polise 3 kişi pitbull köpeğiyle saldırır polis kendini savunmak için silah kullanır.(İstanbul) Yapılan araştırma sonucu şahsın “uyuşturucu”, “hırsızlık”, “kapkaç” ve “kasten yaralama” gibi suçlardan çok sayıda kaydı olduğu ortaya çıktı. Polis böyle bir şahsa karşı da silah kullanmayacaksa ne zaman silah kullanacak? Artık polisin silah kullanma yetkisi görmezden gelinmemelidir. Suçlulara değil polislere ceza verilmesi, polislerin görevlerini yaparken motivasyonunu olumsuz etkiliyor. Bu tür durumlarda polislerimiz tutuksuz yargılanmalıdır. ADRESE TESLİM FIKRA Bir gece Hoca’nın eşeğini çalmışlar. Eşeksiz, Nasreddin Hoca ne yapsın? Fukara, önüne gelene yalnızca bu adi hırsızlık vakasını değil, çalınan eşeğinin faziletlerini de anlatıp duruyormuş. Kim yanar Hoca’nın eşeğine? Her ağızdan bir avaz: Kış uykusuna mı yattın Hoca? Kapıya niye parmaklık yapmadın? Kapıyı kilitlemeyi mi unuttun yoksa? Hoca dayanamamış: Bre, demiş, domuzdan yana mısınız, benden yana mısınız? Hırsızın hiç mi suçu yok?