Engin bir deniz, alabildiğine uçsuz bucaksız bir evren... Kanatlı filler, devasa karıncalar, ağaç kovuğuna bile sığabilen tatlı su aygırları... Paris’in Eyfel Kulesi’nin hemen altında sabah kahvenizi...

Engin bir deniz, alabildiğine uçsuz bucaksız bir evren... Kanatlı filler, devasa karıncalar, ağaç kovuğuna bile sığabilen tatlı su aygırları... Paris’in Eyfel Kulesi’nin hemen altında sabah kahvenizi yudumlarken, akşam Marakeş’te çalgılı çengili bir eğlenceye katılmanız mümkün... Hem de uçak yolculukları saniyeler sürüyor! Kah oradasın kah burada... Ne güzel bir hayat, değil mi? Peki, sen böyle bir evrene adım atmak istemez misin? Ütopik bir evrenden bahsetmiyorum hem de! Ellerinin avucuna sığabilecek koskoca bir dünya; belki uzay belki de sonsuz bir boşluk... Kısacası hayal edebileceğinden daha fazlasını dışarıda arama, hepsi kitaplarda. Çoğu kişi ‘hobi’ olarak değerlendirse de kitap okumak aslında sandığınızdan çok daha fazlası, adeta bir yaşam tarzı. Ve hatta gıptayla eserlerine şahit olduğumuz kişilerin de en büyük sırrı... Örneğin; gençliğinde günde yaklaşık 10 saatini okumaya ayırdığını söyleyen ve bilim kurgu hayranı olan Elon Musk, “Kitaplar ve sonrasında ailem tarafından büyütüldüm” diyor. Facebook’un kurucusu Mark Zuckerberg ise iki haftada en az bir kitap okumaya çalışıyor ve kitap okumanın önemini, “Kitaplar bir konuyu tam anlamıyla keşfetmenizi sağlar” sözüyle açıklıyor. “Her kitap, keşfedilecek yeni bilgi yolları açar” diyen Bill Gates ise yılda 50 kitap okuduğunu söylüyor. Bunca büyük işler yapan ve yoğun çalışma tempolarına sahip insanlar bile kitap okumak için vakit ayırabiliyorken, günümüzde hala pek çok kişinin kitap okumayı ‘zaman kaybı’ olarak görmesini aklım almıyor. Çevremdeki pek çok insan, “En son hangi kitabı okudun?” sorusuna uzunca bir düşünme süresinden sonra bile yanıt veremiyor. Eğitim sistemimizin getirisi mi, toplumdaki öğrenilmiş gerçeklik mi yoksa ailemizden gördüklerimiz mi bu sonucu doğuruyor, bilemiyorum! Ancak net bir inancım var: Acilen bu düzeni tersine çevirmeliyiz. Üç yaşında sırtını koltukta yavaş yavaş tam dik tutmayı başaran çocuklarımızın eline tablet yerine keşke bir kitap versek. Bir yandan sayfaların uçlarını kemirseler ama yine de o güzel tadı alsalar... El alışkanlığı diye bir gerçek var, kimse yadsıyamaz. Kitaplarda da bunun geçerli olduğu düşüncesindeyim. İnsan, kitabı eline almayı alışkanlık etmeli. İnsan kitabın ağırlığını hissetmeli. Kitap okuma alışkanlığını kazanmanıza yardımcı olacak önerileri sıralamadan önce kitap okumanın faydalarına göz atalım.
  • Okumak, yeni kelimeler öğrenmenize yani kelime haznenizin gelişmesine yardımcı olur.
  • Bir olaya farklı bakış açıları ile yaklaşmanıza ve bu sayede problem çözme konusunda daha başarılı olmanıza katkı sağlar.
  • Farklı hayatları, görüşleri tanımanızı sağlar; empati yeteneğinizi güçlendirir.
  • Kitap okumak, sabır ve odaklanma gerektiren bir eylemdir. Kitap okuma alışkanlığı kazandıktan sonra bir soruna ya da konuya odaklanma konusunda daha başarılı olabilirsiniz.
  • Bilgi birikiminiz artar, kendinizi geliştirirsiniz.
  • Stres seviyenizin düşmesini ve rahatlamanızı sağlar.
Bu zamanlarda hangimizin ihtiyacı yok ki! Haydi, ne duruyorsun? Cin Ali bile olsa eline al bir kitap, unutma öğreneceğin çok şey var... Belki buluşuruz seninle bir gün, Marakeş’te bir akşam yemeğinde...