Temmuz ayında dehşet veren görüntüleri izlemiştik. Anlatılanlara göre, özel üniversitede tam burslu olarak bilgisaya...

Temmuz ayında dehşet veren görüntüleri izlemiştik. Anlatılanlara göre, özel üniversitede tam burslu olarak bilgisayar mühendisliği okuyan genç kasiyer, yurt parasını karşılamak ve ailesine destek olmak için zincir markette çalışıyordu. Kasa arkasındaki indirimli ürünleri soran kadına “Orkid” dediği için kadının kocası tarafından darp edilmişti. Genci insanlıktan nasibini almamış varlıktan, yan kasadaki müşterinin koruduğunu biliyoruz. Gencin polise başvurduğunu biliyoruz. Orkid Procter & Gamble şirketinin darp edilen kasiyere iş teklifi yaptığını biliyoruz. Peki, olay sonrası saldırganla ilgili bir çalışma yürütüldü mü, yürütüldüyse sonuç ne oldu, bunu bilmiyoruz. Bahsi geçen zincir market, çalışanını korumak, savunmak için hamle yaptı mı, şikayetçi olduğu sırada destek verdi mi, bunları bilmiyoruz. Sahi ne oldu o konu? İŞVEREN ÇALIŞANI KORUMALI Herkesin nedeni farklı. Kimi okuyor, harçlık lazım. Kimi mezun olmuş atanamıyor. Kimi bu işte ilerlemek istemiş, mağaza müdürlüğü, bölge müdürlüğü gibi hedefleri için tırmalıyor. Hepsinin alın teri kıymetli. Onları “insan dışı” varlıkların saldırısından da iş kazalarından korumak da şirketlerin görevi. Bu görevin yerine getirilip getirilmediğini denetlemek, her vatandaşa huzur ve güven ortamı sağlamak da devletin görevi. Diğer müşterinin koruması, başka şirketin iş teklifi etmesi sorunu kökten çözmeye yetmez. Zincir marketlerin pek çoğunda sistem benzer, biliyorsunuz. Aynı anda dörtten fazla eleman görmek mümkün değil. İki kişi açılışı, iki kişi kapanışı yapıyor. Mal indiriyorlar, rafa diziyorlar, bazı malları sabah kapı önüne diziyorlar, akşam kapının önünden topluyorlar, temizlik yapıyorlar, kasaya bakıyorlar hatta internet üzerinden verilen siparişleri teslim edenler var, iş çok. Daha kötüsü bayramlarda çalışıyorlar. Birkaç yıl önce marketçiler ağlaşıyordu, “Hafta sonu ve bayramlarda tatil yapmadığımız için kalifiye eleman bulamıyoruz” diye. Bununla birlikte, hipermarketlerin geç saatlere kadar çalıştığını da unutmayalım. Seçeneği olan, elbette ailesiyle aynı gün tatil yapmak ister, evladı uyumadan evde olmak ister. Yurtdışı örnekleri verilse de bu sorunları maalesef çözemediler. MÜŞTERİ ÇİLEDEN ÇIKIYOR Market çalışanlarının birikmiş sorunlarını çözemedikleri gibi müşterileri de çileden çıkaran yeni sorunlar türettiler. Zincir marketlerin bazılarında denk gelmişsinizdir. Alışverişinizi tamamlayacağınız sırada kasiyer indirimli ürün isteyip istemediğinizi sorar, sonra kasaya eşyalarınızı koyacağınız yere istiflediği ürün için yine sorar, “Abla/ Abi şu var almaz mısın?” İstemezsen yalvarmaya başlar, “N’ooolur, bir tane al, iki tane al…” Birinde sormuştum, “Hepsini satarsan ne olacak?” diye. “Düğünüm var, balayı iznim 3 gün uzayacak” yanıtını almıştım. Başka biri, “Tüm mağazalar satmış, biz geride kaldık” demişti. Bir başkası da “Kızım param yok” diyen müşterisine ısrar ediyordu, “Al ya, 14.90, ne olacak ki!” Bu tekliflerin dilenciliğe dönüştüğünü söylesem abartmış olmam. Kimin ne hakkı var, insanları bu hale düşürmeye? Bu kadar iş yükünün içinde bir de müşteri ile vıcık vıcık hale getirmeye, acındırarak satış yaptırmaya? Ayıptır, yazıktır. Özellikle milletin temel besinlerini bile almakta zorlandığı bugünlerde daha bir kötü etkileniyor, çalışan- müşteri ilişkisi, onu da belirteyim. Evine birkaç erzak alıp çıkmak isteyenin yorgunluğuna fiyat stresi, ısrar kızgınlığı karışıyor. Lütfen bu ayıba son verilsin. Göz ardı edemeyeceğimiz kadar çok market ve çalışanı var. Mutsuz çalışanlardan verimlilik beklemenin hayal olduğunu bilmem demeye gerek var mı? İhtiyaçları sömürmeye hiç kimsenin hakkı yok. Bu insanlar emek veriyor, onların çabası sayesinde iş veren büyüyor, gelişiyor, zenginleşiyorsa, emeğin karşılığı maddi ve manevi olarak verilmeli. Kurum kültürü, aidiyet gibi konular önemsenmeli. Başarılı liderlerin çalışanlarına tavrı çok iyi izlenmeli. Güzel ülkemdeki tüm emekçilerin sayıldığı, doyduğu, kendini güvende hissettiği günler diliyorum. İYİ HABER Google tarafından geliştirilen Android Deprem Uyarı Sistemi, 3 milyardan fazla Android akıllı telefonun çoğunda bulunan ivmeölçerleri kullanarak sarsıntıyı algılıyor ve etkilenen bölgedeki Android kullanıcılarına uyarı gönderiyor. Google Ürün Yöneticisi Boone Spooner, Türkiye’nin, geçen yıl Yeni Zelanda ve Yunanistan ile birlikte Android deprem uyarılarının ABD dışında kullanıma sunulduğu ilk ülkeler arasında yer aldığını belirtti. Sistem ile kullanıcılara deprem anında zaman kazandırmayı hedeflediklerini aktardı. GÜZEL İÇERİK İnstagram’da ‘tarihtarihsayfası’ adıyla paylaşım yapan bir hesap var. İncelemenizi öneririm. Türk ve dünya tarihinden bilgiler, belgeler ve fotoğrafların paylaşıldığı sayfa adeta geçmişe ışık tutuyor. Kentlerin, siyasetçilerin, askerlerin ve hatta bilim insanlarının geçmişleriyle ilgili değerli bilgilere ulaşılabileceğiniz bu sayfa, tarihe tanıklık etmek isteyenlere hitap ediyor.