Çocukluğum, Bornova’nın henüz yağmalanmadığı zamanlarda geçti. Tarlabaşı’nda iki katlı bir evde yaşıyorduk. İçinde top oynadığımız daracık küçük bir bahçe. Ortasında ku...

Çocukluğum, Bornova’nın henüz yağmalanmadığı zamanlarda geçti. Tarlabaşı’nda iki katlı bir evde yaşıyorduk. İçinde top oynadığımız daracık küçük bir bahçe. Ortasında kurumuş bir nar ağacı, suyu çoğu zaman akmayan bir çeşme, merdiven altında kömürlük... Ne özenirdim apartmanda yaşayan arkadaşlarıma. Çocukluk işte... Şimdi öyle mi! Bunca yaşanan felaketten sonra, nerede yüksek katlı bir bina göreyim, hele hele biraz da eski olsun, sıvaları dökülmüş falan, tüylerim diken diken olur. Modernleşme serüvenimizin en kötü yönelimlerinden biri, bu yüksek katlı yapılar oldu, yani apartman sevdamız. Dört tane müteahhitin Bornova’yı yağmalamadan öncesi mazide kaldı artık. İbrahim sıktın ama! Bir tutturmuşsun, müteahhit de müteahhit… Olur mu canım. Müteahhit, zurnanın sondan bir önceki deliği. Depremde günah keçisi yaptıkları müteahhitleri bir bir topluyorlar ama ilk düğmeyi yine yanlış ilikliyoruz bence. İlk hata, fay hatlarının bulunduğu bölgeleri imara açmakla başlıyor. Güzelim dere kenarlarını, bereketli toprakları… Tıpkı benim çocukluğumun Bornovasının toprakları gibi. Eskiler bilir, bamyasıyla meşhur Bornova Ovası’nı, Özkanlar’da, Manavkuyu’da, hani o güzelim mandalina bahçelerini, patates tarlalarını, kütür kütür börülce bahçelerini… Ne ovaydı be! İzmir’i beslerdi… Açtınız mı imara o bereketli toprakları? Yediniz bir halt, açtınız. Sonraki hata, zemin etüdü yaptırmadan diktiniz mi o binaları? Diktiniz. Ne 70’lerdeki deprem yönetmeliğini dikkate aldınız, ne 1998’dekini, ne de son 2018’dekini. Dik babam dik binaları. Umarsızca, gözü dönmüşçesine… Durun, acele yok! Müteahhide daha var. O binalara ruhsat verdiniz mi? Verdiniz. Kim veriyormuş ruhsatı? İlçe belediyeleri veriyormuş. İlçe belediyeleri mi suçlu? Olur mu canım, imar planlarını kim yapıyor? Büyükşehir belediyeleri. Büyükşehir belediyeleri mi suçlu? Yerel yönetimlerde jeoloji, jeofizik mühendisleri için kadro var mı? Var. Var gibi. Nasıl yani? Şöyle; yönetmelikte mühendisin yeri, onayı, imzası falan var ancak -işini yapanları tenzih ederim- mühendis sahaya gitmiyor ki. Sıcacık odasından atıyor imzasını. Oldu mu? Oldu. Yahu oldu işte uzatma. Bir başka hata, yapı denetim firmalarının işi savsaklaması. Görevi denetlemek olan bir oluşumun şirazesinin kayması. Suçlu yapı denetim şirketleri mi? Şimdi sermaye sahibi müteahhit, parasını ödediği denetim firmasından olumsuz bir karşılık görmek ister mi? Peki, denetimciyi kim denetleyecek? Bilmem! Bazı müteahhitlerin demirden, betondan çalmasına mı geldik? Buralara girmeyim ben artık. Gelelim, oy birliğine oy çokluğuna, elini kolunu kaldıran- indiren koca koca insanlara. Olan biteni denetlesin, sorumlulardan hesap sorsun, sorunları çözsün diye meclislere gönderdiğim bu koca koca ağabeyler, ablalar suçlu değil mi? Bu ülkede fay hattının yeri değiştirildi, yeri! Sırf imara açılsın diye. Bu ülkenin bir belediye meclisinde yaşandı bu. Peki, sorunları çözsün diye meclislere gönderdiğim insanları seçen ben, yani biz, suçlu değil miyiz? Masum değiliz. Hiçbirimiz… İbrahim Koçbaş