Ne işaretin fişeği ne de köşenin gönderi. Adı üstünde işaret fişeği, aydınlık statta neyi işaretleyeceksin ? Ne işi var statta ? Nasıl girdi oraya ? Fişşek gibi olanlar zaten sahada zaten. Maziye...

Ne işaretin fişeği ne de köşenin gönderi. Adı üstünde işaret fişeği, aydınlık statta neyi işaretleyeceksin ? Ne işi var statta ? Nasıl girdi oraya ? Fişşek gibi olanlar zaten sahada zaten. Maziye ihanet oldu, şiddete de lanet olsun. Futbol, spor bu. Dikkat ederseniz ikisini de açıkça belittim. Futbol spor değil mi, diyeceksiniz. Değil, böyle spor olmaz. Alt tarafı bir maç, oyun, başlar ve biter. Kazanan da olacak kaybeden de. Tüm maçlarını kazanan var mı ? Kaybetmeyen var mı ? Hep şampiyon olan var mı ? Küme düşüp de bir daha çıkamayan var mı ? Hata yapmayan hakem olmadığına göre, hata yapmayan futbolcu da olamaz. Peki hata yapmayan, yanlış yolda olmayan, hatalı davranmayan taraftar, seyirci yok mu ? Takımı yanlış kuran teknik adam yok mu ? Futboldan, spordan anlamadığı halde her şeyin parayla olacağını sanan başkan, yönetici yok mu ?  Görevini, işini, mesleğini tam anlamıyla yapması gerektiği halde özsezisi, acabası, merakı, şüphesi olmayan güvenlik görevlisi yok mu ? Olmamalı. Çünkü masum değiliz, hiçbirimiz. Herkes önce kendini bir sorgulasın.
İNSAN, HAYVAN, ONLAR CAN
İçim yanıyor, acıyor. Gepgenç kardeşimiz ağır yaralandı, kanlar içinde kaldı. Futbola, takımına formasına gönül vermiş Mehmet Çakır. Ailesi, evde bekleyeni, bir işi var. Bir gün sonra da işine gidecekti. Maalesef, gidemiyor. Nerde, hastanede. Bu utanç hepimizin. Sahadan, acile. Ya kara toprağın altına girseydi. Değer miydi yaptığınıza ? Üzülmeyecek miydiniz ? O zaman insan, canlı olamazsınız. Görüntü de hepiniz vicdanlısınız. Sahaya gelince, tuttuğunuz (!) takımın maçına gelince. Rakibe yan gözle bakmanız şart mı ? Onlar içinde dostunuz, arkadaşınız, sevdiğiniz yok mu ? Ya onlardan biri olsaydı ? Aman Allah'ım ne büyük vicdan azabı. Ayarınız bozuluyor. Kindar biri olup çıkıyorsunuz. Mehmet kardeşimin, yanındakilerin de psikolojisi bozulmuştur. Sağlık dilerim.
HAVAİ FİŞEK VE SPOR ALANI ?
Havai fişek sahaya nasıl giriyor diyeceğim. Açıklama yapıldı. Meğer ambulansın içinde girmiş. Akla gelmeyecek hem de güvenilen yer. Devir kötü, zaman kötü. Sağlıkçı diye, 'Olmaz onlarda' deyip içine, dışına, bakmadan izin vermemek gerek. Demek ki, öğrendik. Ambulansla bağımlılık yapıcı madde taşıyan, herkes masumca yol verdiği için taksi gibi çalışanı gördük. Didik didik aranmalı her maçta. Sınırımız dışından roket atar fırlatıp öğretmenimizi, öğrenci minik evladımızı katledenlerden ne farkı var o roketleri fırlatanların. İçeriye sokanın, matah bir şeymiş gibi bir de alkışlayanın. Düğün magandası da aynı hesap. Ne farkı var, bu bir terör. Amaç zarar vermek, 'oh işte canıma değsin' demek. Hayvanlar da bile bu yok. Leblebi fırlatsan, burun kırar. Kaldı ki ateşli, dumanlı bir şey bir de çok hızlı. Sonuç çok kötü. Hiç mi düşünmez misiniz ? Sizin de ananız, babanız evladınız yok mu ? Çok meraklıysanız gidin sınır ötesi saldırılar da çarpışın da göreyim. Delikanlılık budur.
AMATÖRE YANSIMASIN
Üst tarafta olunca, mutlaka alt liglere yansıyor. Süper Lig'de sahaya giren, futbolcuya saldıran vardı. Ne oldu. Yardımcı hakeme yerde tekme atan ? Yine sahalardalar. Bir daha 'asla' almayacaksın. 1.Lig'de bugün haftaya daha alt liglerde, amatör kümede. Olursa, çok üzülürüm. Örnek alıyorlar, 'Bak onlarda da sahaya giren var, ceza alan yok ki'ye getirip cesaretleniyorlar, yüz buluyorlar. Dışarda gıkını çıkarmaz. Gözünün önünde kadına yumruk atarlar kafasını çevirir. Kediye köpeğe tekme, çocuğa tokat atarlar yine delikanlılık rafta kalır. Teyzem, amcam bankamatikten emekli maaşını çekerken, alın terini çalanı görürler, topuklayıp kaçarlar. Sahaya, stada gelince hepsi delikanlı. Hepsi haktan yana, adaletten yana. Yok böyle dünya. Bir de adaleti onlar sağlayacaklar, kıvamında. Sahaya, maça, stada zil zurna, körkütük sarhoş geleni de çok. Her ligde oluyor. Tıpkı trafikteki ehliyete el konduğu gibi, kartlarına el konmalı iptal edilmeli. Bir daha sahaya girememeliler.
SAHA TERTEMİZ
Maça geleyim. Çiçek gibi başladı. Konuk ekibin, o da 22 dakika, 12-13 kilometre ötede sahaları. Rakip seyirciden dolu, su kapları geldi ayaklarına, dönüp bakmadılar bile. Her iki seyirci grubunu da gaza getirmediler. İkisi de İzmir takımı. Efsanelerimiz. Cennet Münevver İzmir'in, yaşanası yer, yaşanacak yer, yaşayan kent İzmir'imin takımı. Gıpta ile bakılan İzmir'imin takımları, onu da becerdiler. Hallettiler. Böylesine güzel bir kentte, maç yarıda kaldı. Ajanslar 'Saha olayları' diye haberi geçse de Tribün olayları'. Sahada bir şey yoktu ki. Maç başladı. 6 dakika oyun durmadı, düdük çalmadı. Faul yapan bile yoktu, olmadı.
ACIMASIZLIK BUNUN ADI
Bu kin niye ? Böyle mi devam edecek ? Sizin bir dur'unuz, ayarınız, freniniz yok mu ? Havai fişek atıldı, iki ambulans sahanın içinde. Fişeği stada sokan ile yüzü harap olan aynı araçta, acile gittiler. Haydaa. Bu kez tribünden biri atladı. Öç almaya gitti. Anında görüntü. Sanki daha önceden planlı. Köşe gönderini kaptı, kılıçla savaşa gider gibi. Kimse tutamadı. İki futbolcu yana kaçtı, hakem koşmasını yarıda kesti. Acımasızca vurdu Altay kalecisi Ozan Erim Özenç'e. Hem de genç kalecinin ensesine. Nereye vuracağını da biliyor. Gözü dönmüş diye geçiştirilemez. Daha beteri. Avaz avaz bağırdım gidiyor diye. Güvenliğimizden sorumlu arkadaş ise öyle bakıyor. Koşmadı, koşamadı bile. Oysa onların da formda, az kilolu, fit olması gerekmez mi ? Diyeceksiniz ki 'Onun işi değil ki'. İyi de sen yapma, ben yapma kim yapacak ? 15 yıl öncesine kadar bayraklar, tahtadandı bildiğiniz kazma sapı.
SU PETLERİ DOLU DOLU
İki saat su içmesinler. Su satılmasın, içeri alınmasın. Sanki evde hep su içiyorlar da. Ambulans, konuk araçları, özel misafirler bile aranmalı. Oysa kimlik bile sorulamaz ki. Güven meselesi. Çakmaklar bile toplanır. Elini kollunu sallaya sallaya giriyor. Ne yapacağı belli ? Forma isteyen, sarılmak isteyen çocuk da değil ki. Hepimiz suçluyuz masum değiliz hiçbirimiz. Nasreddin Hoca fıkrasındaki gibi 'Hırsızın hiç mi suçu yok ?' Kadına, çocuğa, yaşlıya, kediye köpeğe kuşa böceğe, her canlıya işkence. Dur diyecek yok mu ? Geçim derdi, bozuk gıda, hayat şartları deyip geçemeyiz. Toplum halinde silkinmemiz gerek. Gidişat çok kötü. Hatta gitmeler bile bitti. Yolun sonuna geldik, duvara tosladık. Suç, hata, yanlış varsa, ceza da olmalı. Ceza mutlaka. Caydırıcı koşullar artırılmalı.
KULÜPLERİMİZE AYIP OLMASIN
Takımlarımızın, kulüplerimizin adlarını bilerek yazmadım. Yazımı 'ilk onlar başlattı, bizi tahrik ettiler' yorumuna getirmemek için. İki güzide takımımızda onlarca, yüzlerce futbolcu, yönetici, taraftar, amigo sayarım. Her şeye rağmen dirençli, dik duran. Bir kere statta adı var dünya tatlısı, beyefendi, onurlu, insana değer veren isim Gürsel Aksel.  Halil Kiraz, Adnan Süvari, Nevzat Güzelırmak ve daha nice isimler. Tanıdığım en temiz insanlardan, doğal, içten Sabahattin Erbuğa, Ali Rıza Şenol, Hüseyin Barışcan ve daha niceleri. Rahmet olsun, umarım inşallah kemikleri sızlamıyordur. Forma aşkı, sevgi falan değil bu yapılanlar, maziye ihanet. Şiddet sever bir millet olduk. Ne zaman, kim bizi bu hale getirdi.  Elini kaldırırsan sana el kaldıran çıkar. Öngörü yok, hoşgörü yok. Bir de iletişim çağındaymışız breh breh.
ŞİMDİ NE OLACAK ?
Ne mi olacak ? İzmir'im için çok kötü oldu. Maç seyircisiz kaldığı yerden, tekrar oynanır. 20 dakika oynanmıştı. Peki nerde oynanacak ? Aynı sahada mı ? Vatandaşların içinde. Oraya stat yapmayın diye yalvardık. Binlerce insan yaşıyor. Dinlenme, gezi, spor alanı olacaktı. Ya şimdi ? Sahada bir şey olmadığına, taraftarlara kısıtlama gelmeli. İstanbul derbisinde konuk ekip taraftarı gelemiyor stada. Açık ve net. Dönerin bıçağını, çakının sapını görmüyoruz artık. Peki İzmir derbisi neden böyle ? Ligin ikinci maçı, rövanşı var bir de. Stresi başladı bende. Alem öç peşinde. Affetme, hoşgörü izinde değil. Büyüklük görüntüde değil, icraatta olur. Şiddete sarılanlar küçüldükçe küçülüyorlar. Farkında değiller. Ey vatandaş. Senden büyük Allah var. Bunların hesabı sorulacak, bir gün. Bunları hiç düşünmez misiniz ?