Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, merakla beklenen istatistikleri açıkladı: Geçen ay bin 662 şirket kapandı. Böylelikle yılın ilk 7 ayında 12 binden fazla şirket iflas bayrağını çekti. Ya güzel İzm...

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, merakla beklenen istatistikleri açıkladı: Geçen ay bin 662 şirket kapandı. Böylelikle yılın ilk 7 ayında 12 binden fazla şirket iflas bayrağını çekti. Ya güzel İzmir’de durum nasıl? Temmuzda 425 şirket, 5 kooperatif ve 55 gerçek kişi ticari işletmesi kuruldu. 80 şirket ve 3 kooperatif tasfiye sürecine girerken 95 şirket, 15 kooperatif ve 60 gerçek kişi ticari işletmesi kapandı. Dizginlenemeyen kur, salgın, ekonomik kriz, etrafımızı saran ateş çemberi derken girişimci bir türlü önünü göremiyor. Şirket kurmak, dükkan açmak, yatırım yapmak bu devirde hiç de kolay değil. Mayın tarlasına benzettiğim bu belirsizlik ortamında hiç kuşkusuz en büyük zararı esnaf ödüyor. Geçtiğimiz günlerde bir açıklama yapan TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, en büyük isteğinin, salgın sonrası esnaf ve sanatkarların birikmiş kredi, SGK ve vergi borcunu ödeyebilmesi için yeni bir borç yapılandırması olduğunu söyledi. Esnafın biriken borçlarını ödemek için krediye her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğuna dikkati çeken Palandöken, "Sadece kamu bankaları değil, özel bankalar da ekonominin bel kemiği olan esnaf ve sanatkarlar için düşük faizli kredi imkanı sunmalı. Krediler ile yeni iş yeri açacak genç girişimcilerin önü mutlaka açılmalı" değerlendirmesinde bulundu. Ekonomi palitikasını yöneten büyüklerimizin bu haklı çağrıyı göz ardı etmemeleri gerektiğini düşünüyorum. KONUŞUYORUZ AMA... Tepede güneş, hava 45 derece sıcak. Giymişsiniz bembeyaz gömleği, aracınızla seyir halindesiniz. ‘Güm’ diye bir ses duyuyorsunuz. Kuş uçmaz kervan geçmez bir kara parçasının orta yerinde, patlamış lastiğinizle baş başa kalıyorsunuz. Öfkelisiniz, yetişmek zorunda olduğunuz bir işiniz var. Çaresizsiniz, yedek lastiğiniz yok. Telefon çekmiyor, şarj az. Etrafta tek bir insan yok. Gelip geçen araç yok. Araba sesi yok. Değil cırcır böceği, çıt yok. Uzaklardan, sapsarı tarlaların arasından bir karartı yaklaşıyor. Karartı bir süre sonra belirginleşiyor. Bölgenin köylüsü, kırış kırış suratını aydınlatan bir ifadeyle şöyle diyor: “Lastik mi patladı abi?” Başka bir ortam olsa cevap hazır; “Kör müsün be adam!” diyeceksiniz fakat gönül razı değil. Adamcağız aslında şunu diyor; “Merhaba! Görüyorum ki zor durumdasınız. Kabul ederseniz size yardım etmek istiyorum.” Son dönemde retorik ve diyaloglarımızın değiştiğini düşünüyorum. Başka bir deyişle, karşılıklı konuşmalarımız fikir üstüne fikir koyma yerine her konudan haklı çıkmaya yönelik bir fikir çürütme mücadelesine evrildi. Bunun temelinde mutlakta bir eksikliği kapatmanın telaşı yatıyor olabilir. Ancak bana göre mutluluk, haklı çıkmak zorunda kalmadığım muhabbetlerdir. Gerisi sadece insan ilişkileri...