Orhan Kemal bundan 50 yıl önce 1970’te aramızdan ayrıldı. Yarım asırlık zamana rağmen edebiyatımızda hala güçlü bir yeri olan Orhan Kemal’in zorlu yaşamı eserlerine de büyük kaynaklık etti. Oğ...

Orhan Kemal bundan 50 yıl önce 1970’te aramızdan ayrıldı. Yarım asırlık zamana rağmen edebiyatımızda hala güçlü bir yeri olan Orhan Kemal’in zorlu yaşamı eserlerine de büyük kaynaklık etti. Oğlu Işık Öğütçü’nün hazırladığı “Eşe Dosta Selam-Mektuplar” kitabında yazışmalar bunun en çarpıcı kanıtı. Işık Öğütçü’yle babasını ve Everest Yayınları’ndan çıkan kitabını konuştuk… -Işık bey, biz bu mektupların yayımlanmasını epey bekledik. Neden bugüne kaldı? Nedeni çok basit, Sevgili Mazlum. Örneği olmayan bir çalışma olsun ve araştırmacılar bu mektupları en iyi şekilde kullansın istedim. Pekala, elimde Orhan Kemal’in var olan mektuplarını yayımlayıp ‘Buyurun, mektup kitabı’ diyebilirdim; ama senin de araştırmacı olarak çok sık tekrar ettiğin bir yolu denedim: Çapraz sorgu. Kitapta sadece Orhan Kemal’in kaleminden çıkan mektuplar değil, ona cevaben yazılan mektuplar da var. Ya da tersini söyleyebilirim. -Bunu nasıl başardınız? Öncelikle Orhan Kemal’in bazı mektuplarının kopyasını yanına da almış olması bir şanstı. Zaten ona gelen mektuplar bizde mevcuttu. Ama şunu da yaptım: Bizim aile fertlerinden başlayarak tüm dostlarının kapısını çaldım. Farklı kitaplardan iz sürdüm. Dergilerde yayımlananlar ve senin gibi dostların ulaştırdıkları da çalışmamı zenginleştirdi. Ama bu kitaptaki mektupların büyük bir kısmı ilk defa kamuoyuna ulaşıyor. -Kitapta aile fertlerinin mektupları hayli fazla. Örneğin anneniz Nuriye Öğütçü’ye yazılanlar ya yazışmalar… Bu mektuplarda daha kişisel durum ele alınıyor. Yani edebi gayrete dair çok az şey var bu mektuplarda. Bu mektuplar hangi açıdan önemliydi sizin için? Şöyle ki, Orhan Kemal’in hayatı zorlukla iç içe geçmiştir. Bir yazarı anlamak için onun salt edebi ürünlerine odaklanmak yetersiz bir çaba olur. Orhan Kemal’in yaşamı ve mücadelesi onun yazarlığını üretimini belirleyen temel durumdur. Üstat, hem kendi yaşamını hem yaşadığı çağı aktarmıştır, eserlerine. Bu açıdan gerek anneme yazdıkları gerek evlatlarıyla hatta babası Abdülkadir Kemali’yle yazışmaları bence Orhan Kemal’in mücadelesine tanıklık etmek adına çok önemli belgelerdir. Bu arada, edebi açından da örneğin Nazım Hikmet’in babama ailesiyle ilgili söyledikleri, tavsiyeleri çok önemlidir. Babam, bu önerileri de gözeterek bazı eserler yazmıştır. Fabrika ortamını anlatan ilk öyküleri de “İnci’nin Maceraları” diye bastığımız öyküler bence en çok bu tavsiyelerin ürünüdür. -Fikret Otyam’ın “Arkadaşım Orhan Kemal ve Mektupları” kitabının size çok büyük kaynaklık ettiğini söylüyorsunuz. Biraz bunu açar mısınız? Açıkçası Fikret Otyam-Orhan Kemal dostluğu namuslu ve ikirciksiz bir dayanışmanın yüce bir örneğidir. Gerek mektuplar gerek tanıklıklar bunu ortaya koyuyor. Babamla ilgili elindeki evrakı en geniş şekliyle yayımlayan ilk kişi de Fikret Otyam’dır. Otyam, notları ve kronolojik yapısıyla çok başarılı bir çalışma yapmış. Daha önceki çalışmalarımda da bana yol gösterdi. Açıkçası sadece Orhan Kemal açısından değil; Türk edebiyatının farklı yönleri adına da yeter derecede ele alınmış bir kitap olamadı. Bu da bizim araştırmacılarımızın hatta bir yerde gazetecilerimizin eksikliği. -Aile mektupları arasında başkaca altını çizeceğiniz başka hangi mektuplar var? Abim Nazım’ın yazdıkları da bence çok önemli. Onun ve babamın baba-oğul ilişkisi dışında adeta nasıl arkadaş olduklarını gözlemliyoruz. Nazım abimin edebi bilgisi, eleştirileri değerlendirmesi dikkat çekici. -Nazım Hikmet’le yazışmalarında da edebiyatın dışında bir dünya okunuyor. Özellikle ablanız Yıldız ve abiniz Nazım mektuplara konu oluyor. Nazım Hikmet şu anda hayatınızda nasıl bir yer tutuyor? Nazım Hikmet, sadece bizim için değil; bu topraklar için büyük bir şans ve değer. Dönemin yöneticileri her ne kadar onun değerini bilmedilerse de tüm dünya halkları Nazım’ı bağrına basmıştır. Nazım, başta babam olmak üzere yeryüzüne büyük sanatkarlar salmış, onlara emek vermiş bir abidedir. Evet, mektuplarda okuduğun üzere abim ve ablamla çok ilgili. Abimin adının Nazım olması tesadüf değil elbette. Ben daha önceki çalışmalarımdan birinde de ablam için çizdiği resmi ve yanına yazdığı şiiri anlattım. Bugün bütün kardeşlerim, hatta bizim çocuklarımız Nazım’ın bu aileye bıraktığı etkiyi biliyor ve konuşuyor. Açıkçası onun büyüklüğünü kendi ailemiz üzerinden anlatmak da bana gereksiz gibi geliyor. Nazım, zaten dünyanın bütün dillerine çevrilerek ve oralarda mücadelesi anlatılarak kendisini ispat etmiş biridir. Bu kitaba kimler konuk oldu? Türk edebiyatı için bir resmi geçit oldu desem yeridir. Nazım Hikmet, Yaşar Kemal, Kemal Tahir, Samim Kocagöz, Yaşar Nabi Nayır bunlardan sadece bir kaçı. Hepsi edebiyatımız için önemli belge niteliğinde. -Kitaba eklemediğiniz mektuplar var mı? Şöyle söyleyeyim: Mümkün olduğunca mektupları tarafsız yansıtmaya çalıştım. Dostluklara ve üretmeye önem veren bir yazı adamı Orhan Kemal hakkında yapılan her eser eksik kalacaktır. Bu kitap da elbette kimi yönleriyle eksiktir. -Bu çalışmayı bitirdiğinizde ne hissettiniz? Açıkçası koca Orhan Kemal’in ömrü ve mücadelesi bir film şeridi gibi gözlerimin önünde geçti. Bir yanı 93 Harbi’ne oradan Çanakkale’ye uzanan ve nihayet Milli Mücadele’de de saf tutan bir aile geçti gözümün önünden. Mücadeleyle geçen bir asrı geçkin bir zaman ve buna rağmen Orhan Kemal’in yaşadıkları… Orhan Kemal’in emekle yoğrulmuş yaşamı ve mücadelesi bize bu mektupları ulaştırmıştır. İyi ki bu toprakların Orhan Kemal’i var…