Bildiğiniz gibi İzmir hafta sonunda önce Cumhur İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan’ı ardından Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu ve ona destek veren siyasi partilerin genel başkan...

Bildiğiniz gibi İzmir hafta sonunda önce Cumhur İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan’ı ardından Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu ve ona destek veren siyasi partilerin genel başkanlarını ağırladı. Tabii her zaman olduğu gibi “Sizin mitinginiz mi, bizim mitingimiz mi daha kalabalık?” tartışması başladı. 14 Mayıs seçimlerinin kazanının kim olacağının ilk öngörülerini çözme peşine düştü siyasi parti temsilcileri? Gündoğdu Meydanı’ndaki mitingin kazananı kim onu bilemem? Ama en çok kazananların ekmek parası kazanma peşinde olan seyyar satıcılar olduğunu net olarak söyleyebilirim. Kimisi, bayrak, şapka, kaşkol, kimi gıda maddesi satma gayretinde olan seyyar satıcı emekçi kardeşlerimizin tek derdi vardı o da evlerine bir topan ekmek götürme derdiydi. Sohbet ettiğim seyyar satıcı kardeşlerimiz, “Miting var diye bayrak satıyorum. Çocuklarımın rızkı için geçimimizi sağlayabilmek için bayrak satıyorum. Türkiye’de yaşamak zor, hele de seyyar satıcı olmak daha bir zor” dediler.

TAKOZ OLAMAYIN

Geçtiğimiz günlerde CNN Türk’deki bir programı izliyorum. Konuklardan birisi olan Bedri Baykam güya hükümete ve Selçuk Bayraktar’a sataşıp kendine prim çıkaracaktı. Ama Baykam’ın bu planı ters tepti. Bayraktar, yaptıkları çalışmaların yerli, milli ve özgün olduğunu vurgularken, bu çalışmaların önüne takoz koymak isteyenlere Akıncı’nın tekerinin önünde duran takozu eline alarak karşılık verdi. 20 yıllık bir çabanın ürünü olan çalışmaların milyonlarca satırlar barındırdığını vurgulayan Bayraktar, bu çalışmaların önüne takoz koymak isteyenlere karşı daima mücadele edeceklerini belirtti. Selçuk Bayraktar sözlerine devam ederken; "O takozu oradan kaldıramayanlar, ne havacılıkta başarılı olabilirler, ne uzaya çıkabilirler. Bizim yapmaya çalıştığımız, ülkemizin yüksek teknolojili eserlerimizin önündeki takozları kaldırmak gibi buraya başvurmuş bir milyondan fazla gencimizin önündeki takozları kaldırmak" dedi ya yüreğimin yağı erdi ne yalan söyleyeyim.

TİMUR İLE KARINCA

Timur hiç beklemediği bir anda saldırıya uğradı. Bu saldırıya karşılık verildi ama Timur sağ elinden ve ayağından ok yemişti. Timur acıyla bir duvarın önüne oturdu. Eli ayağı tutmaz bir durumda hiçbir gücü kalmadığını düşünüyordu. Çok üzgündü ve her şeyin bittiğini biliyordu. 34 yaşında hayatının baharında kurduğu tüm hayalleri bir bir uçup gidiyordu. Bunları düşünürken başını çevirdi ve bir karınca gördü. O karıncayı takip etmeye başladı. O an için Timur' un hayatında ve düşüncelerinde o karınca vardı sadece ve bir farkındalık yaşadı. Neydi bu farkındalık? Karınca dayandığı dik duvara tırmanmaya çalışıyor her defasında düşüyordu ve hiç yılmıyordu. Birçok denemeden sonra karınca o duvarı aşmayı başardı. Timur o an içinden ''Bir karınca bunu başardıysa ben de başarabilirim” dedi. Zayıf düştüğü o durumdan hemen kurtuldu. İşte o an Timur'un dünyaya hâkim olduğu zamandı. İnancın ve hayallerin gerçeğe doğru yöneldiği ilk andı.