Albert Einstein konferanslarına hep özel şoförü ile gidermiş. Yine konferansa gitmek üzere yola çıktıkları bir gün, şoförü Einstein'a, "Uzun zamandır siz konuşmanızı ya...

Albert Einstein konferanslarına hep özel şoförü ile gidermiş. Yine konferansa gitmek üzere yola çıktıkları bir gün, şoförü Einstein'a, "Uzun zamandır siz konuşmanızı yaparken ben de arka sıralarda oturup sizi dinliyorum ve neredeyse söyleyeceğiniz her şeyi kelimesi kelimesine biliyorum" demiş. Einstein gülümseyerek ona bir teklifte bulunmuş: "Peki, şimdi gideceğimiz yerde beni hiç tanımıyorlar. O halde bugün palto ve şapkalarımızı değiştirelim, benim yerime sen konuş, ben de arka sırada seni dinlerim." Şoför, gerçekten çok şahane ve başarılı bir konuşma yapmış; sorulan bütün soruları doğru cevaplamış. Tam yerine oturacağı sırada bir kişi, o güne kadar konferansta bahsi hiç geçmemiş ağır bir fizik sorusu sormuş. Şoför, hiç duraksamadan soruyu soran kişiye dönüp: "Böylesine basit bir soruyu sormanız gerçekten çok garip" cevabını vermiş. Sonra da salonun arkasında oturan Einstein'ı işaret ederek şöyle devam etmiş: "Şimdi size arka sırada oturan şoförümü çağıracağım ve sorduğunuz soruyu, göreceksiniz, o bile cevaplayacak." Yalan da olsa güzel bir hikaye... Yalandan öte o dönem gideceği konferansta Albert Einstein’i kimsenin tanımaması, başlı başına mantık hatası olsa da hikaye güzel. Doğru-yalan fark etmez, severiz böyle kurnazlık öykülerini. Hazırcevaplığı... Ters köşe yapan filmleri, entrika üzerine kurulu öyküleri... Hem de neredeyse herkesin kurnaz olduğu içinde yaşadığımız modern çağda... Evet, neredeyse herkes kurnaz... Çok rahat yalan söyleyebiliyorsanız ve de kimseye ama hiç kimseye güvenmiyorsanız otomatik olarak kurnazsınız demektir. Ha, sonra dereceler giriyor devreye. Az kurnaz, çok kurnaz... Kurnazın kurnazı var mesela. Kurnaz geçineni ham yapan türler... Büyükşehiri, köyü, varoşu, plazası yok bu işin. Hepimiz antrenmanlıyız kurnazlığa ve kurnazlara... Bültenlerde bas bas dolandırıcılık haberleri izliyoruz, okuyoruz. Her ana haber biterken dersini çalışmış öğrenciler gibi hazır oluyoruz yeni sınavlara... Adeta kurnazlık depoluyoruz. Eskisi gibi değil hayat. İletişim araçları çok yaygın. Çok kalabalığız artık. Her yer dolu. Çarşılar dolu, vapurlar dolu, metrolar dolu... 'Son din' dedikleri kapitalizm içinde kendimizi korumak için hepimiz kurnazız artık. Haklı olabiliriz. Hayatta kalabilmek için kurnaz olmak şart. Akıllı-zeki-kurnaz ayrımını da öğrendik, çok şükür sonunda. Tamam, zeki hızlı düşünür, pratiktir, çabuk çözüm bulur. Tamam akıllı insan düzgün düşünür; hem düzgün hem de hızlı. Çünkü düzgün aslında hızlıdır. Akıl başkadır mesela; akıllı insan kul hakkını düşünür. Kurnaz ise hepsinden farklıdır. Günü kurtarmaya yönelik işler beyni. Kuyrukta 3 kişinin önüne geçebilmek gibi küçük zaferlerin peşindedir kurnaz. Herkes kurnaz, herkes akıllı. Artık bu ülkede kurnaz sıkıntısı yok. Ama güvenilir, inanılır insan sıkıntısı var. Bu da modern zamanların bir cilvesi olsa gerek...