Pensilvanya Üniversitesi öğretim üyelerinden Psikolog Martin Elias Peter Seligman ve

Pensilvanya Üniversitesi öğretim üyelerinden Psikolog Martin Elias Peter Seligman ve Steven F. Maier, “Çaresizlik öğrenilebilir mi?” sorusuna cevap bulabilmek için köpekler üzerinde çeşitli deneyler yaptılar. Seligman ve Maier’in çaresizler grubundaki köpeklere kurduğu psikolojik tuzak neydi? Deneyin birinci aşamasında köpeklere elektrik şoku verilirken, bununla başa çıkmalarını sağlayacak hiçbir yol bırakılmadı. Onlara kendi hayatlarını etkileyen ama engellenmesi kendi ellerinde olmayan bir durum yaşattılar. Sorunlarından kurtulmak için hiçbir çözüm bulamayan köpekler, acıdan kaçmak yerine ona katlanmaya karar verdiler. Deneyin ikinci aşamasında elektrik şokundan kaçabilecekleri bir düzenek içine konulup ne yapacakları gözlendi. Köpekler kaçma imkânları olsa da kaçmak için hiçbir şey yapmadılar. Çaresizler grubundaki köpekler deneyin ikinci aşamasında elektrik şoku verildiği halde neden kaçmadı? Önce çaresizlik, sonra eylemsizlik Çünkü ilk aşamada onlara “çaresizleştirme eğitimi” uygulandı. Çaresizlik içindeki köpekler deneyin ikinci aşamasında mücadele güçlerini ve başarı duygularını kaybettiler. Mücadele gücü tamamen çökertilen köpeklerin başarısız olduklarını kabullenmeleri sağlandı. Deneydeki önemli noktalardan biri, köpeklerin yaşadıkları çaresizlik durumunun kaynağına dair mantıklı bir açıklama bulamamalarıdır. Köpekler çektikleri acıyı yaptıkları ya da yapmadıkları bir şeye bağlayamıyorlardı. Kaçsalar da kaçmasalar da yatsalar da hiçbir şey değişmiyordu. Her durumda elektrik şoku verilmeye devam ediyordu. Çektikleri acının mantıklı ve anlamlı bir nedenini bulamıyorlardı. Bu anlamsızlık da köpekleri önce çaresizliğe, sonra eylemsizliğe sürükledi. Köpekler bu süreçte hayatları üzerindeki kontrol duygularını kaybettiler. Kontrol duygusu kaybolursa… Kontrol duygusu, "Çevremde olan, beni rahatsız eden bir şeyi, yaptıklarımla etkileyerek değiştirebilirim" inancıdır. Kontrol duygusu kaybı, insanlar için güçlü bir kaygı nedenidir. İnsanlar bu kaygıyı çoğu kez kadercilik anlayışıyla dengeler. Kontrol duygularını kaybedince, "Zaten insan hayatı kontrol edemez ki” diye düşünüp, kişisel sorumluluktan sıyrılıp, kendilerini iyice bırakırlar. Kontrol inancı kaybolunca, kadercilik anlayışı başlar. Kişi çevresindeki şartları kontrol edemediğini görünce, mücadele etmeyi bırakarak kendini olayların akışına bırakır. Bu durum şartların daha kolay kontrol edebileceği bir kişi haline getirir! Politik propaganda yoluyla toplumlarda da bu tür“pasiflik psikolojisi” oluşturulabilir. Kitleleri koyunlaştırmanın en etkili yolu, öğrenilmiş çaresizlik psikolojisini yaygınlaştırmaktır. Sağlıcakla kalın…