Türkiye’ye “yok ya o gelir mi?”denilen starları getirdi. “Aman ondan ne olur ki?” denilen sanatçıları yıldız yaptı. 90'ların şöhret makinesi olarak anılan Ahmet San artık farklı bir kulvarda

Türkiye’ye “yok ya o gelir mi?”denilen starları getirdi. “Aman ondan ne olur ki?” denilen sanatçıları yıldız yaptı. 90'ların şöhret makinesi olarak anılan Ahmet San artık farklı bir kulvarda. San’ın dev projesi Midwood 2021 sonunda Türk sinema endüstrisine, 2022 yılında da yurt dışından yapımcıların kullanımına açılacak Türkiye’ye “yok ya o gelir mi?”denilen starları getirdi. “Aman ondan ne olur ki?” denilen sanatçıları yıldız yaptı. 90'ların şöhret makinesi olarak anılan Ahmet San artık farklı bir kulvarda... İstanbul’a Midwood adını verdiği film stüdyoları içeren bir kompleksi 'Mutluluk Şehri' diye adlandırdığı Büyükçekmece'de. 505 bin metrekare bir arazinin üzerine konuşlanacak tesiste 21 ayrı stüdyo, 17 açık set ve 18 imalat atölyesi olacak. Dünyaca ünlü sanatçıları da ağırlayacak olan 5 yıldızın ötesinde bir otel, anaokulundan üniversiteye ve hatta yüksek öğrenime dek güzel sanatlar üzerine yoğunlaşan bir eğitim vadisi, restoranlar, ofisler, helikopter ile tek motorlu uçakların ineceği bir pist ve Sinema Müzesi. Geçmişten önce gelecekten söz ediyoruz Ahmet San’la.. “Midwood Middle of the World’dan türeme bir isim. Napolyon demiş ki dünyada tek bir ülke olsaydı başkenti İstanbul olurdu. Dünyanın tam ortası bir yerde. Yıllardır Hollywood’a gider gelirim. 2014 yılında organizatörlük ve menajerliğe son verince ilgimi sinemaya kaydırdım. Önemli yapımcılarla, sanatçılarla zaten temas halindeydim. Türkiye’de böyle bir ihtiyacın olduğunu da biliyordum. Esasında bu işe soyunacak en son adamım. Ama gerek holdingler gerekse sinema sektörü bu işe el atmadı. 70’lerin sonunda Bergama Kermesleri düzenlemiştim. Dönemin turizm bakanı Süleyman Demirel’le de tanışıklığımı bildiği için “Oğlum Ahmet Hollywood’u Türkiye’ye getiriyoruz” dedi. Sene 1979. Daha sonraları rahmetli Turgut Özal da ilgilendi. Ancak o gün, bugün Hollywood Türkiye’ye gelemedi”

“Büyük sermaye gerekiyor ondan herhalde?”

“Hayır Güçlü bir psikolojik sermaye lazım, o da bende var. İlla parasal sermaye değil. Psikolojik sermaye olmadan bu işi yapamazsın. Bir özyeterliliğin olacak. Altından kalkabileceğine inanacaksın. İki hayal edeceksin. Üç olumlu düşüneceksin. Dört yılmayacaksın. Bu dört önemli şey psikolojik sermayeyi oluşturuyor. Hollywood artistleriyle iş yapmış, yapımcılarıyla çalışmış bir insandım. Amerika Sofya’da, Bükreş’te, Budapeşte’de film çekiyorsa niye İstanbul’da olmasın dedim. Arada bir İstanbul’a çekim yapmaya geliyorlar ancak bütçenin yüzde 5 ini 10 unu harcayıp gidiyorlar. Ahmet dedim, sermaye ilgilenmiyor, sektör ilgilenmiyor, bu işi sen yaparsın. Kolları sıvadım.”

“Madonna ve Michael Jackson’ın konserlerini yapan adam için Hollywood’u getirmek o kadar zor olmamalı”

“Öyle deme. Engelleri aşa aşa projeyi yürütüyoruz. 2021 senesi sonu Türk sinema endüstrisine,  2022 de de Amerikan endüstrisine kullandırmayı planlıyoruz. Bu işe karar verip araziyi temin ettiğim an Los Angeles’ta ofis kurdum. 2017 den bu yana akla gelebilecek herkese sunumlar yaptım. Amerika film endüstrisinin en önemli pr şirketlerinden biriyle anlaştım. Türkiye’de yabancı yapımcı ve yönetmenleri ağırlayıp projeyi anlattım. Yine bizden önemli 15 civarında oyun kurucuya olayı anlattım. Midwood kabul gördü. İnşaatlar ilerliyor. Önümüzdeki ocak ayı gibi sözleşmeleri yapmaya başlayacağım” Ahmet San 1953 yılında İzmir’de dünyaya geldi. Ortaokulu Saint Joseph’te, liseyi Galatasaray Lisesi'nde okudu. Paris Sorbon Üniversitesi'nde İşletme ve ayrıca Uluslararası İlişkiler ve Gazetecilik/Halkla İlişkiler tahsili yaptı. Henüz 18 yaşındayken Milliyet ve Hey Dergisi'nin Paris muhabiri oldu. Her röportajıyla olay yarattı, röportaj yaptığı sanatçıların konserlerini organize etmeye başladı. Türkiye'de plağı olmayan ama Avrupa'da bir numara olan Christian Adam'ı 1973 yılında İstanbul’a getirip “Si tu savais combien je t'aime” şarkısının plağını yaptı. Daha sonra organizatörlüğe soyunarak Michael Jackson'dan Luciano Pavarotti'ye, Madonna'dan Tina Turner'a, Elton John ve Rolling Stones'dan Ricky Martin'e kadar birçok ünlüyü Türkiye’ye getirdi. Tarkan, Sezen Aksu, MFÖ, Burak Kut, Emrah, Mahsun Kırmızıgül ve Kenan Doğulu gibi müzik dünyasının en gözde 10 ismine menajerlik yapan San 41 yıllık anılarını kitaplaştırdı. Kitap “SAN: Ahmet San’ın Muhteşem Hayatı” adını taşıyor ve eylül ayında 50 bin baskı ile kitapçı raflarında olacak. Türkiye çapında açık hava ilanlarıyla tanıtılacak, çeşitli illerde imza günleri düzenlenecek ve kitabın geliriyle öğrencilere burs verilecek. Biraz da geçmişten söz edelim.. “Alsancak’ta Gazi İlkokulu’nda okudum. Sonra Saint Joseph. Yazın herkes Çeşme’ye giderdi, bizim yazlık Narlıdere’ydi. Oradan denize girilirdi. Efes Oteli Havuz da ikinci mekanımızdı. Özellikle.fuar zamanında sanatçıların peşinde koşardık. İlk imzalı fotoğrafı Erol Büyükburç’tan aldım. İlk tanıdığım yabancı da Charles Bronson. İzmir’e film çekmeye gelmişti, Efes’ de kalıyordu. Babam İzmir’in ilk kereste tüccarlarından. Tabii işi ile ilgilenmemi istiyordu ama iş beni cezbetmedi. Paris’e gittiğimde evliydim de. Dönüşte İstanbul’da yaşamaya karar verdik. Show Business merkeziydi. Hey’in muhabiri olarak Fransa’da birçok sanatçı ile röportajlar yaparken organizatörlük işi aklıma yatmıştı. Sonra işler çorap söküğü gibi gitti işte. Gün geldi sıkıldım. Hedeflediğim bütün yıldızları getirmiştim. Oyun kuruculuğu da değişti müzik piyasasında.Tat vermemeye başladı. Şartları sen değil başkaları empoze ediyor. Dayatmalar oluyor. Bu işi 2014 de kökünden bitirmeye karar verdim. Şimdi Ahmet San yine Türkiye’de yapılmayan bir işe soyunmuş durumda” “Organizatörlük yıllarında İzmir konserlerini de bizlere yani Meb Ajans’a veriyordun” “Etkinliklerimin İzmir sacayağıydınız. O muhteşem adam Mehmet Hüsnü’yü de rahmetle anıyorum. .Biraz ters bir adamdı. Ruhu şad olsun. Siz üçünüz, sen, Bektaş ve Mehmet Hüsnü birbirinizi tamamlıyordunuz. Güzel yıllardı” Ahmet San tam bir iş kolik. Sosyal yaşamında, tatillerinde bile iş var. Misal İtalya’da Al Bano’nun çiftliğine eşiyle gider, orada bir hafta tatil ama o arada iş görüşmeleri. 44 yıllık evli. İşkolik bir adamın eşinin anlayışlı ve tahammüllü olması doğal. Alışverişi eşi yapıyor. Dost ağırlamayı seven bir aile. San aksiyon ve polisiye filmleri izlemeyi seviyor. 70 ler, 80 ler, slowlar pikabında ön sırada. Bu yaşında bile fit oluşunu genlerine bağlasa da içkisinin, sigarasının olmaması ve yemekte organik beslenmesinin mutlaka etkisi var.