'Önce ekmekler bozuldu' demişti, yazmıştı merhum gazeteci-yazar Oktay Akbal üstadımız. Gerçekten de öyle oldu gün geçtikçe, bozulan bozulana, bozulmayan ne kaldı. Bozulma, dejenere olma yarışına girdi...

'Önce ekmekler bozuldu' demişti, yazmıştı merhum gazeteci-yazar Oktay Akbal üstadımız. Gerçekten de öyle oldu gün geçtikçe, bozulan bozulana, bozulmayan ne kaldı. Bozulma, dejenere olma yarışına girdi sanki her şey. Bir de bu değişimleri çağdaşlaşma, global dünya, yenilik ayaklarına denk getirmiyorlar mı güldür güldür şov sanki. Bizim hakemlik yaptığımız dönemde yan hakemdi sıfatımız, sonra yardımcı hakem denmeye başladılar. Daha çok yetki verme, etki etme adına, hiç de öyle değil aslında. Filmin, oyunun esas oğlanı ofsayt bir de esas kızı 12.kural fauller ve fena hareketler var, futbolun temeli, özüdür, alfabesidir, bunları çözen topu biliyordur kuralları da iyi yorumluyordur, adalet adına, hak adına. Şak diye bayrak kaldırma durumu vardı. Bayraklardan kılıç sallaması ile kağıt yırtılması arası bir ses çıkar, tee en üstteki tribünde oturan o kalabalıkta duyardı. İşte harika yan hakemlik budur, denirdi. Bayraktan o muhteşem sesin çıkması nasıl sağlanırdı biliyor musunuz? Dışı naylon benzeri malzemeydi, kaygandı, suyla ıslatılırdı da ondan. Hava yağmurlu ve de biraz rüzgarlı ise yan hakemlerin her koşmasında, düdükten daha çok ve etkili ses çıkardı. Topu ayaktan çıktığı an, net ve aşikar ofsayt varsa, bayrak dimdik kaldırılır, düdükten sonra gururla, yayılırdı sahaya doğru bayrak. Çok net olmayan ofsayt pozisyonlarına, 'derin nefes al biraz bekle' ilkesi geldi. Bu da öyle aman aman uzun sürmezdi zaman olarak. Yeter ki karar doğru olsundu, amaç o değil mi zaten. HER ZAMAN, HER YERDE Bir de 'şüphelendiysen oynat' ilkesi vardı, yan hakemliğin sonraki adıyla yardımcı hakemliğin. Aynı hizada mı, harika bir atak mı oynat gitsin gol olsun, yok bir milim ileride, yok eli önde, yok efendim ayak serçe parmağı ofsaytta kaldı. X-Ray cihazı kemerdeki tokayı yakaladı sanki. Yok, böyle bir dünya, oynat kardeşim oynat. Futbol niye var gol için değil mi. Haa bu şu anlama gelmesin, 'oynat gitsin pozisyonu kesme' prensibi, 'Her şeyi oynat ofsayt filan hak getire, boşver, ofsayttan gol attır', anlamına gelmesin, gelmez. Yok, daha neler, hak ve adalet her zaman her yerde. Bir türlü sevemediğim VAR denen bir sistem var. Büyük yatırım çok kişi para kazanıyor, kazansın helali hoş olsun da. Biraz daha duyarlı, adaletli, akla ve mantığa uygun uygulansa. Gülüyorum çoğu zaman. Çizgi çekiyorlar kırmızı ile lacivert, sonra da bakıyorlar. Sırtı rakip kaleye dönük oyuncunun biraz iri ve kaslı olan kalçası ofsayta yakalandı, yaklaşık 1 santim kadar. Küçük olsa, az da minnacık olsa musculus mgluteus maksimus adı verilen mabadının kası, ofsayt olmayacak, gitti güzelim gol gümbürtüye. Vay futbolum vay, emeklere yazık. Yok, burnu öndeymiş, ya burnu benim gibi iri ve büyükse. Yok, ayakları önde sahaya da paralel parmakları önde kalmış, iptal et golü, ofsayt, off oooof. Daha neler neler, rahmetli Kemal Sunal'ın filmlerinde bu kadar varyete yok valla. Atağa kalkmış takımı top atılmış, hücum eden tüm bedeniyle rakip kale hattına dönmüş, fırlamış veya fırlamak üzere, rakipten bir oyuncu var (kaleci olması şart değil) derin bir nefes al, top ona gitti mi açık ve net, işte o zaman ofsayt. Çok az bekle, rüzgarı da hesapla. Maç yönetmekten çok da zordur yardımcı hakemlik, daha da heyecanlıdır. MADARA OLMAMAK İÇİN Envai çeşit yorum vardır, önünüzde akıp giden. İki saniye boş duramazsınız ki. VAR Video Yardımcı Hakem Sistemine başından beri karşıyım. Kullanana bağlı, o da bir yorum onu da yapacak olan insan değil mi sonuçta. Ha sahada ha masa başında ne fark eder? Masa başında karar ver geç yok böyle bir dünya. Top çizgiyi geçti mi geçmedi mi, gol mü değil mi, penaltı içerde mi dışarda mı, sarı kartı unuttu mu başkasına mı yazdı yanlış sporcu mu atıldı, filan sadece bunlara bakılmalı VAR'da. Bir maçta 2 veya 3 kez gidilir belki de hiç gidilmez. Bir maçta saydım 11 kere giden hakem oldu. Öyle maçı şu halimle valla ben de yönetirim. Her şey de VAR'a sorulmaz ki, penaltıyı anladım da penaltı iptali bile, gözünün önündeki tekme bile VAR'a soruluyorsa vay halimize, o zaman hakem hakem değil, eğitimi yetersiz veya algısı iyi değil, hakemini değiştir o zaman. Futbolu, topu bileni, hakemliğe yatkın olanı getir, o zaman. Çok saçma bir kural var, yine yardımcı hakemlere yıktılar olayı. Saçımı başımı yoluyorum maçlarda. 'Sonuç alana kadar oynat', kafayı oynattıracak bir olgu bu. Ofsayt ise ofsayt. Aylar yıllar geçiyor bize göre, bakıyoruz şak diye ilahi bayrak havada. VAR'a gidilecek ya, ofsaytsa sorun yok, ya ofsayt değilse veya ofsaytsa diye kesilmiyor. Bir bakıma madara olmamak için. Ama yok böyle bir dünya o devamda, her şey oluyor. İşte çok beğendiğim Galatasaray kalecisi Muslera'nın bacağı kırıldı, sezonu kapadı, ameliyat oldu, 6 ay yok sahalarda. Çok üzüldüm, acil şifalar diliyorum, geçmiş olsun. Yazık değil mi günah değil mi? Bayrak önce kalksa, şu kuralın saçma uygulaması olmasa ayağı kırılır mıydı kırılmaz mıydı, bilemem, müneccim değilim ki. Halamın bıyığı olsa amcam olurdu misali, olacağı varsa olur, iş kazası, tekmeliği kaliteli mi nizami olarak yerli yerinde takmış mı, kaydırmış mı, hakemin bunda ne kusuru suçu var. Derin sorular, net yanıtı olmayan afaki sorular, net karşılığı yok, izafi, göreceli. Ama şu bir gerçek, korona salgını nedeniyle para düşünülmeyip ligler bitirilip 'olduğu gibi' onaylansa idi bu maç olmayacak, oynanmayacaktı. Muslera'nın kemiği kırılmayacaktı. Kader, mukadderat derseniz başka yerde olurdu derseniz, en azından maç olmayacağı için 'maçta bacağı kırılmayacaktı'. Bu kadar VAR'a rağmen uzmanlaşmış yardımcı hakemliğe rağmen atlanan, ihmal edilen görmezden gelinen bir kural daha var. Kaleciler degajda topu tutuyor, tutuyor, tutuyor bir türlü elinden çıkarmıyor. Sonra sayısız adımlarla yürüyerek, koşarak ayağıyla veya eliyle sahaya gönderiyor, cezalanının 1-2 metre dışında, dolaşıyor, bariz. Hani nerde direkt serbest vuruş, gören, kuralı uygulayan, bu konudan rahatsız olan yardımcı hakem, hakem, AVAR, VAR var mı, yok. Bu arada nedense hep bu zamanlarda yazılır, yayınlanır. Sıcakların etkisinden midir nedir. Göztepe'nin yabancılara satılacağı devredileceği haberi çıkarılıyor. Başkan Mehmet Sepil 'Hayır yok bir şey' de dedi. Göztepe satılamaz, Göztepe'yi satın alacak güç yoktur, hele ki ecnebi güç, yok artık.