Mustafa Dumanlıdağ üç çeşit yemek yaparak başladığı restoran işletmeciliğinde, bugün yüzün üzerinde yemek sunan Alaçatı'nın gözde mekanlarından birisini yaratmış durumda… Okulundan değil ama mutfağın...

Mustafa Dumanlıdağ üç çeşit yemek yaparak başladığı restoran işletmeciliğinde, bugün yüzün üzerinde yemek sunan Alaçatı'nın gözde mekanlarından birisini yaratmış durumda… Okulundan değil ama mutfağından yetişip 30 yılı aşan yemek tecrübesini Malatya’dan Alaçatı’ya taşıyan şef Mustafa Dumanlıdağ’ın Avrasya Ev Yemekleri & Ocakbaşı Restoranı Türk mutfağındaki doğu-batı sentezinin en güzel örneklerinden biri olarak deneyimli kadrosu ile 12 ay hizmet veriyor. Ege bölgesine has zeytinyağlı lezzetler ile birlikte ocakbaşı pide ve et çeşitlerini de tadabileceğiniz restoranın yemeklerinin sergilendiği vitrin adeta görsel bir şöleni andırıyor. Kaliteden ödün vermeden işini sevgiyle yapan ustalardan Dumanlıdağ anlatıyor; “2000 yılından beri ev yemekleri üzerinde çalıştık, son iki senedir de egeye özgü bir ocakbaşı ekledik. Çok sayıda balık restoranı var ve alternatif olsun diye düşündüm.. Eksikliği fark ettim. Doğru karar vermişim. Ev yemeklerinde olduğu gibi ocakbaşımızın da müdavimleri oluştu. Hem sağlıklı, hem hijyenik bizim yemeğimiz. Kendi yemediğimiz yemeği de servis etmeyiz. Şimdi daha iyisini yapmaktan ziyade çağımıza ayak uydurarak Avrasya’nın farkındalığını anlatmaya çalışacağız. Benim vazgeçilmezim mutfağa girmek. Günde 16-17 saat işyerindeyim ve iyi bir kadrom var. Her şeyi belediyelerden ya da yetkililerden beklememek lazım, bizler de taşın altına elimizi koymalıyız.” Mustafa Dumanlıdağ için müşterileri özel birer konuk. Bu nedenle günün her saatinde lokantada bulunuyor ve her müşterisi ile ayrı ayrı ilgileniyor. Kendisinin samimi duruşu ve güler yüzü, müşterilerinin aklında yer etmiş durumda. Özellikle gülümsemesi ile akıllarda kalan Dumanlıdağ’ın lokantasının logosunda da kendi karikatürü var. Dumanlıdağ, meslek hayatına küçük yaşlarda başlamış. Aşçı olan babasının yanında yetişen Dumanlıdağ, babasından öğrendiği Türk Mutfağı kültürünü bugünkü kuşaklara yaşatmaya çalışıyor. Babasının en büyük hayalini gerçekleştirdiğini ifade eden Dumanlıdağ üç çeşit yemek yaparak başladığı restoran işletmeciliğinde, bugün yüzün üzerinde yemek sunan bir marka yaratmış ve Alaçatı'nın gözde lezzet duraklarından birisi olmuş. Yetişme aşamasından mutfağa gelene kadar tüm ürünlerini dikkatle takip eden Mustafa Dumanlıdağ, Ege'nin en taze, en lezzetli mahsullerini seçiyor ve ortaya her gün yenilenen bir menü çıkarıyor. Bu menünün içinde özgün tatlara yer vermeye de özen gösteriyor. Alışılagelmiş tariflerin dışına çıkan Mustafa Dumanlıdağ, farklı lezzetleri bir araya getirerek müşterilerine yepyeni tarifleri deneyimleme fırsatı sunuyor. Hazırladığı yemeklerinde daima Ege'nin ot kültürü ile Anadolu'nun et kültürünü birleştiren oğlak etli Şevketi Bostan, enginar beğendi, Kafkas kebabı, kuzu etli keşkek gibi doğu ile batının çok farklı lezzetlerine imza atan Avrasya Restoran'da ceviz tatlısı, enginar tatlısı, dilim kabak ya da yaprak kabak şeklinde farklı konseptlere sahip tatlılar da bulmak mümkün. Restoranda yöresel yemeklerden ve Ege mutfağından asla vazgeçilmiyor. “Sezonu 12 aya uzatabilmemiz için tüm işletmeler 12 ay çalışmamız lazım. Kışın 12-13 yazın 40 çeşit sulu yemek yapıyoruz. Her türlü zeytinyağı yemeği var. Sakız enginarını ön plana çıkarıyoruz. Yakın zamanda oğlak başlayacağız. Esnaf lokantası kimliğinden çıkmamaya çalışıyoruz. 2020 gastronomi yılı ilan edildi. Bizler nasıl farkındalık yaratabiliriz bu konularda kafa patlatmalıyız. Yarımada mutfaktan çok zengin özellikle Alaçatıyı bu konuda marka yapabiliriz. Zengin coğrafi konuma sahip olan Alaçatı'da her türlü ot, zeytin, sakız koyunu, keçi peyniri ve daha birçok doğal besin bulmak mümkün. Buraya gelen insanlara yörenin yemeklerinden tattırmak istiyorum. Zira buraya gelen yerli yabancı herkes kentin kimliğini tanımak istiyor. Kışın bile Japonya’dan, Çin’den, Hindistan’dan insanlar geliyor. Düşünün bir de iyi tanıtım yapıldığını. Sadece dönerle olmaz. Ev yemeklerimizi de dünyaya sunmalıyız” diyor Mustafa Dumanlıdağ. - İzmir köfte niye yok yurt dışında? “Alaçatı Ot Festivali’nde konuk olan aşçılar yabancı ya da İstanbul’dan” “30 seneden fazla oldu bu meslekte. Biz de kendimize göre bir trend yaratabiliriz. Evet, festivalde dışardan aşçılar getiriyorlar. Oysaki kendi yöremizdeki insanları ön plana çıkarmalıyız. Onlar da gelsinler ancak onlarla ortak yapalım. Türk Mutfağı İtalyan mutfağından da, Fransız mutfağından da daha zengin. Yöresellik çok önemli. Festivalde İtalya’nın makarnasını niye anlatıyoruz anlamış değilim. Her sene olduğu gibi bu sene de ot festivaline uygun menü hazırlayacak, work shop’lar yapacağız.” Mustafa Dumanlıdağ güzel bir projeye öncülük etmiş. Alaçatı Turizm Derneği ile birlikte restoranların katılımı ile bir kitap çıkartmışlar. Yöreye gelen insanlar için güzel bir kaynak. Kitap geri dönüşümlü kağıda basılmış. Dumanlıdağ’ın şimdiki hedefi Avrasya yemeklerini kendi hikayesini de ekleyerek kitaplaştırmak. - Avrasya’dan bir anı desem onca güzellik arasında ne gelir aklına? “2010 yılında Amerikalı müşterilerim cüzdanlarını kaybetmişlerdi. Biz onlara önemli olmadığını söyledik ve ülkelerine yolcu ettik. Aradan 3 yıl geçti. Bir akşam çok kalabalık bir grup geldi mekana. Kuşadası’ndan geliyorlardı. Bahsettiğim çift daha sonra vefat etmiş. Adam kendi kızına demiş ki “Alaçatı’da bir lokantaya gittim, yemek yedim, ücret almadı hatta havaalanına transferimi bile sağladılar, bir gün oraya giderseniz, mutlaka ziyaret edin “Çok duygulandım, unutamadığım bir anıdır.” Mustafa Dumanlıdağ’ın en büyük destekçisi 24 yıllık eşi. Yurt dışında eczacılık okuyan büyük oğlunun yanına sık sık gidiyorlar. Yorgunluğunu iyi uyku ve evde mutlulukla attığını söylüyor. Türk Sanat Müziği dinlemeyi seviyor. Avrasya’nın patronunun menüden en sevdiği yemek kuzu etli şevketi bostan. MUSTAFA USTA’DAN BİR TARİF SARAY KEBABI Malzemeleri: Yarım kilogram dana eti, 1 adet kuru soğan, 4 adet sivri biber, 1 adet domates, 2 diş sarımsak, Yeteri kadar tuz ve karabiber, Bir miktar sıvıyağ, Beşamel için: 2 su bardağı süt, 2 yemek kaşığı tereyağı, 1 yemek kaşığı un, Tuz ve karabiber. Üzeri için: Kaşar peyniri. Yapılışı: Etleri kuşbaşı doğrayın. Tencereye kuşbaşı eti alarak çok az sıvıyağı ekleyin. Onlar hafif kavrulurken yemeklik doğranan soğanı ilave edin. Hafifçe kavurun. Daha sonra ince doğradığınız sarımsakları ekleyin. Sivri biberlerin tohumlarını çıkarın. Domateslerin kabuklarını soyarak küp şeklinde doğrayın. Biberleri et içerisine ekleyin. En son domatesleri de ilave edin. Tuz ve karabiber ile tatlandırın. Tencerenin kapağı kapalı olarak 40dk pişirin. Patlıcanları şerit şeklinde soyup yarım saat tuzlu suda bekletin. Daha sonra patlıcanları süzüp kızgın yağda kızartın kızartma işleminden sonra patlıcanların yağını süzün. Pişmiş olan et harcımızı alın, kızartmış olduğumuz patlıcanların içine doldurun. Beşamel sosunu bir tencerede yapmak için süt, tereyağı, un, tuz ve karabiber ile karıştırın. Un kokusu çıkınca süt ekleyin. Topaklanmasın diye sürekli çırpma teli ile çırpın. Tuz ve karabiberi ilave ederek kaynatın. Hazırlamış olduğumuz beşamel sosunu etimizin üzerine kaşık yardımı ile beşameli gezdirin. Sivri biber ve elma domates ile süslüyoruz üzerine kaşar peyniri rendeleyip Önceden ısıtılan 180 derecelik fırında kaşarı kızarana kadar bekletin ve çıkartın.