Geçtiğimiz günlerde çeşitli film, dizi ve belgesellerin olduğu çok bilinen bir sosyal içerik platformunda “100 Humans” adında...

Geçtiğimiz günlerde çeşitli film, dizi ve belgesellerin olduğu çok bilinen bir sosyal içerik platformunda “100 Humans” adında harika bir mini belgesele denk geldim. Çeşitli gönüllülerden oluşan yüz kişilik bir grup; yaş, cinsiyet, mutluluk ve insan olmanın diğer yönleri hakkındaki soruları irdeleyen deneylere katılıyor. Mutluluk nedir ve nasıl sağlanır? Bir işe maaşı için mi girersiniz, sevdiğiniz için mi? Daha çok çalışmak için bizi ne motive eder; para mı mutluluk mu? Mutluluk tabi ki insanlar için büyük bir tetikleyici, ama diğer tetikleyicilere karşı nasıl dayanıyor? Mutluluğun anatomisinin incelendiği bölümde bu soruların cevabı aranıyor. Deney için insanlar iki gruba ayrılıyor. Sonrasında iki grupta kendi içinde dört kişilik gruplara bölünüyor. Görev ise bir takım malzemelerle ayakta duran bir yapı yapmak. En uzun ayakta duran yapıyı yapan grup kazanmış olacak. Ancak iki grup arasında bir fark var. Bir gruba kazanana 400 dolar verileceği söyleniyor. Diğer gruba ise eğlence için bir yarışma yapılacağı ve doyasıya eğlenebilmeleri için büyük bir fırsat olduğu söyleniyor. Coşku artırılıyor ve yarışma başlıyor. Eğlenerek en yüksek yapıyı yapmaya çalışan dörder kişilik insanlardan oluşan gruptan tartışma sesi gelmiyor, kimse grup lideri olmaya çalışmıyor ve insanlar gerçekten eğlenerek keyifli vakit geçiriyor. Yarışma sonunda para alacak olan dörder kişilik gruplar ise asla gülmüyor ve son derece ciddi çalışıyor. Ödül grubu bu yapıları yapmak için son derece motive görünüyor ama hiç eğlenmiyorlar. Bu eğlence eksikliği ise sonuçlara olumsuz yansıyor… Eğlenerek çalışan grup en yüksek yapıyı yaparak kazanan taraf oluyor. Deney sonucu ile ilgili açıklama yapan uzman isim; olayı “ise” “o halde” durumu olarak açıklıyor. “Başarırsanız para alırsınız.” Burada para tetikleyici oluyor ama insanlar belli bir ölçüde tetikleniyor. Çünkü sonunda bir ödül olduğu için insanlar farkında olmadan dar bir şekilde odaklanıyorlar. Deney esnasında herkes pür dikkatti ancak sonuç olumsuz. Çünkü bazı görevler için para gibi ödül içeren sonuçlar harika bir zihinsel durumdur ama görev yaratıcı bir görev ise durum tam tersi olur. Yani bu deneyde para ödülü insanların odağını daralttı. Bunu eğlence için yapanlarınsa odağı daha genişti ve daha iyi sonuç verdiler. “Zarf doldurma yarışı yapacağız en çok zarf dolduran takım 400 dolar kazanacak” denilseydi diğer takım da kazanabilirdi çünkü konu zarf doldurmak yani odak alanı dar bir konu. Zarfı doldururken kimse eğlenemez. Kısacası bazen psikolojik olarak zevk verdiği için bir şeyleri yaparız. Bu durumlarda insanlara para uzatmak onlara eğlenin demek kadar etkili değildir. Örnekte de gördüğümüz gibi insanlar para stresi olmadan daha iyi sonuç verip eğlendiler. Tabi burada eğlenerek çalışan gruptan gelen kahkahaların da olumlu etkisi var. Son araştırmalara göre kahkahanın fiziksel açıdan endorfin salgısını artırabildiği belirlenmiş. Komedi filmi seyrederken hissettiğiniz o kıkır kıkır keyifli his de buradan geliyor. Sadece gülümsemenin bile beyin üstünde olumlu etkisi var. Yapmacık bile olsa… Ağzınızın kenarındaki kasların gülüş pozisyonu aldığını hissedince beyin komik ya da neşeli bir şey yaşadığınızı sanıyor ve devreye girip kanınıza endorfin pompalıyor. Böylece gerçekten mutlu oluyorsunuz. Sonuç olarak kahkaha sadece mutluluğun sonucu değil, bizi mutlu da edebiliyor ve mutlu insanlar özellikle yaratıcı konularda daha üretken oluyor; para her zaman sandığımız kadar büyük bir tetikleyici olmayabiliyor…