Tarihçi Prof. Dr. Engin Berber, İzmir’de şehir merkezinde turist tutmanın en önemli yolunun müzeleri çoğaltmak olduğu...

Tarihçi Prof. Dr. Engin Berber, İzmir’de şehir merkezinde turist tutmanın en önemli yolunun müzeleri çoğaltmak olduğunu söyledi ve ticaret müzesi kurulması gerektiğinin altını çizdi Tarihçi Prof. Dr. Engin Berber, bir süredir Hür Efe Antika’nın fahri danışmanlığını yapıyor. Berber, İzmir’de müze tabelası asılı olan ya da müze olduğu ifade edilen çoğu alanın müze özelliği taşımadığını söyledi. Nüfus olarak Berlin’le İzmir’i karşılaştıran Berber, Berlin’de 200 müze olduğunu İzmir’de ise müze özelliği gösteren alan sayısının çok az olduğunu kaydetti. Berber’e göre İzmir’de ticaret müzesi için gerekli altyapı hazırlanmalı. Sözü sorularımıza ve Berber’in cevaplarına bırakıyoruz. Bildiğim kadarıyla müzecilikle ilgilenen İzmir’deki iki firmadan birine fahri danışmanlık yapıyorsunuz. 8 bin yıllık geçmişi olan bir kent için az bir rakam. Hür Efe Antika ve Müzecilik bu alanda neler yapar ve Tarihçi Profesör Engin Berber bu alana nasıl bir katkı sağlıyor? Benim müzeciliğe ilgim Hür Efe ile tanışmadan çok daha önce başladı. Tarihçi olarak, müzecilik alanının tarih alanından çıktığını biliyorum. Aslında müzecilik tarihin içinden yakın geçmişte ayrılan bir akademik disiplin. 19. yüzyılda Avrupa’da büyük müzeleri ve müze adalarını tarihçiler buldu, daha sonra müzecilik ayrıldı. Ben bunu akademik olarak bildiğim için müzeciliğe bir sempatim vardı. İlber (Ortaylı) Hoca’nın bazı sohbetlerinde ısrarla söylediği üzere, biz tarihçilerin çalıştığımız döneme ilişkin taşınır taşınmaz kültür varlıklarını bilmemiz gerekiyor. Ben Tanzimat Dönemi’ni anlatıyorum. Devletin fiziki anlamda şekillendiğini, adliye binalarının yapıldığı, kaymakamlıklar, batılı eğitim veren okullar… Bu binaların mimarî tarzı nedir, malzemesi nedir gibi şeyleri de bilmemim lazım. Eğer bunları bilmiyorsan dönemi ete kemiğe bürüyemezsin. Bu dönemin örneklerini bilmemek bilim dünyasında ne gibi sıkıntılar yaratıyor? Türkiye’deki Alman Askeri Heyeti’nin çalışmaları, Osmanlı’nın son 50 yılında yazılan bir tez. Tezin yarısında Krupp toplarını anlatıyor, yarısı Damauser tüfekleri. Öğrenciye sınavda soruyorsun, “Sen hiç bunları gördün mü?” diye, görmediler tabii. Bunlar çok zor değil aslında. Topu görmek biraz zor olur ama; herhangi bir kent müzesine gitsen tüfeği görürsün. Bu kadar basit bir şey. Tarihçiler olarak kültür varlıklarını bilmemiz gerekiyor. Amatör olarak ilgileniyorum. Gezdiğim yerlerde müzeleri ihmal etmedim, hiçbir zaman. Ödemiş Belediye Başkanlığı’ndan teklif geldi. İlk ben Ödemiş Kent Müzesi kuratörlüğünü yaptım. Sonra Hür Efe Antika’nın sahibi olan Cem Üsküp beyle anlaştık. Birbirimize kanımız da ısındı. Ben şu anda firmaya fahri danışmanlık yapıyorum. Birlikte üç-dört çalışma yaptık. Kuşadası Kültür Merkezi’ni yaptık, orası aslında kent müzesi, Turgutlu Kent Müzesi’ni, İzmir’de İsmet İnönü Anı Evi’ni yaptık. Şimdi Balıkesir’de bir tane şahıs için Yörük-Türkmen müzesi yapıyoruz. Dolayısıyla geçtiğimiz 10 yıl içinde ulusal ölçekte ciddi tasarım ödülleri alan kent müzelerine imza attık. Hevesimiz devam ettiği müddetçe bunlara devam etmek istiyoruz. Biz bu kente ve kentin bu kültürüne katkıda bulunmuş önemli isimlerin taşınabilir külliyatını da alıyoruz ve yine bu kentte değerlendirmeyi düşünüyoruz. Bu antika işi hızlı değişen bir iş. Yaklaşık 5 milyonluk bir metropol ve adam gibi müze yok. Bize gösterilen şeyler sergi; ama hepsinin kapısında müze tabelası var. İzmir’de müze diyebileceğimiz üç ya da beş kurum var. Dolayısıyla müzeler açısından da çok zavallı bir kent, keşke daha çok müze olsaydı bu kentin tanınırlığı açısından güzel olurdu. En önemlisi yaşayan kent olmak müzelerle olur. Tabelayı astık, burası müze dedik. Siz bazı yerlerin müze olmadığını söylediniz. Orasının müze olabilmesi için ne eklenmesi lazım? Bir binanın kapısına müze tabelası asabilmemiz için Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın özel müzelere yönelik bir yönetmeliği var. O yönetmeliğe uygun bir yapı ve içindeki eserlerin de ona uygun olması gerekiyor. Devlet neyin müze olabileceğin dair her şeyi bütün ayrıntılarıyla söylüyor; ama müze tabelası asılmamış, müze olduğu sanılan çok yer var, asılamadığı için de anı evi, kent belleği gibi isimler veriyorlar. Oraya o isimleri verenler kurdukları şeyin müze olduğunu iddia ediyorlar. Kültür Bakanlığı’nda bu konuda özenli davranıyor. Bundan iki yıl önce bizim de ısrarımızla Müzeciler Derneği, Ankara’da özel müzeler ile ilgili çalıştay düzenledi. Bu çalıştayda da bunlar söylendi. Konak bölgesine müze tabelası asmış, Kültür Bakanlığı’ndan da onay almış değişik kurumlar var. Bunlara nasıl müze onayı verildi akıl alır gibi değil. Bunlar bir defa bakanlığın kendi yönetmeliğine uygun değil. Müzecilik alanında bu kentin fukaralığını-yoksulluğunu tanımlamak için ben Berlin örneğini veriyorum. Berlin’de 200’e yakın müze var. İzmir’de bu kadar müze olsa ne olur? Muazzam olur. Biz kent merkezinde turist tutamıyoruz diyorlar, nasıl tutacaklar. Havaalanına geldi, bu adamın gecelemesi lazım, geceye kadar ne yapacak. Kemeraltı dünya tarihinin en eski yaşayan çarşısı. Bu alanın ciddi bir yatırım aldığını düşünsenize. Bunun belediyenin ve vilayetin kaynaklarıyla olmayacağı belli. Belediyenin üstünde bir devlet bakışına ihtiyacı var. UNESCO’nun geçici listesine Kemeraltı girdi; ama İzmir’in bu işin üstünden gelerek daimî listeye girmesi devlet katkısı olmadan mümkün değil. Bunlara siyaset üstü pencereden bakmamız gerekiyor. İzmirlinin mutlu olmasını istiyorsak hakikaten siyaset üstü bir pencereye ihtiyacımız var. Millî Mücadele burada başladı, 9 Eylül’de burada bitti. Devleti kuran parti, kurulduğunu İzmir’de ilan etti. Bu kentin ulusal bağımsızlık müzesi yok akıl alır gibi değil. Bu kenti bu kadar önemli olan şeyi ticaret; ama burada ticaret müzesi yok. Burası yeni Türk Milleti’nin iktisadi rotasının çizilmesi için önemli bir toplantıya da ev sahipliği yaptı. Türkiye (İzmir) İktisat Kongresi. Biz diyoruz ki EXPO alacağız. Neyle alacağız diyoruz? Sağlıklaalamadık. Anca ticaretle alabiliriz. Bu nedenle bir ticaret müzesinin kurulması lazım. Bunun altyapısını kurulması lazım. Devletin yaptığı yönetmeliğe göre yapılandırılmış müzeleri söyleyebilir misiniz? Resim ve Heykel Müzesi, Arkeoloji Müzesi, Etnografya Müzesi de var; ama yıllardır bakımda. Bu kadar turisttik bir yer olan İzmir için bu akıl alır gibi değil. Bir binayı müze olarak kurallara uygun açmak da önemli değil, uygun yere açılmalı. Tanıtımını yapmanız lazım. Atatürk Müzesi var. Benim sözünü ettiğim müzeler de yetmez. İzmir çok büyük bir alan.