Gerçekten “farklı” oldu 100. sene… Bu “farklılıktan” dolayı muhterem iktidar partisini ve İzmir Valiliği’ni yürekten...

Gerçekten “farklı” oldu 100. sene… Bu “farklılıktan” dolayı muhterem iktidar partisini ve İzmir Valiliği’ni yürekten kutluyorum. Yarattıkları hava o kadar ilginç ki, yakın gelecekte tarihsel önemi olan günlerde şehir meydanına Vahdettin, Damat Ferit, Ali Kemal, Sait Molla gibi “şahsiyetlerin” fotoğraflarıyla Mustafa Kemal’in fotoğrafını ve hatta Cumhurbaşkanlarıyla Binali Bey’in de fotoğraflarını asarlar artık. Tabii isterlerse Oğuz Kağan, Selçuk Bey, Osman Bey, Alparslan gibi önemli isimlerin de fotoğrafları asılabilir. İktidar ve şürekasındaki “ecdat hassasiyeti” beni derinden etkiledi… Etkiledi ama birkaç satır da ben kaleme alayım şimdi. Bir belediye başkanını tabii ki herkes eleştirmeli. Çünkü “seçimle gelen” seçenlerin ve seçmeyenlerin takibinde olmalı. Ancak eleştiri ile hakareti, cehaletle birleştirince neden hep karşıma iktidar partisi çıkıyor anlamıyorum. İktidarı tutan basına lafım yok. Olsa da umurlarında olmaz. Ama içlerinde gerçekten takip ettiğim meslektaşlarım var. Saygı da duyuyorum. Lakin iktidarın üslubu tek taraflı hakarete mi izin veriyor acaba? Yani iktidar partisi liderinden üyesine, kendi gibi düşünmeyen herkese hakaret, tehdit, küfredebilecek ama aynı karşılığı kendi alırsa devreye bakanlar, savcılar, hakimler girecek. Bunun adı da “demokrasi” olacak? Soyadı “Özışık” olan gazeteci şahsın sosyal medyadaki yayınını izlediniz mi bilmiyorum. Ama ben bu kadar cahil ve edepsiz bir üslubu ne duydum ne izledim. Merak ediyorum AKP İl Başkanı Bay Sürekli ne düşünüyor? “Hezeyan” deme olasılığı yüksek tabii. Yatıp kalkıp “Yunan demedi”, “Osmanlı’ya hakaret” etti yalanlarıyla gürültü çıkaranların, aslında 9 Eylül gecesi İzmirlilerin coşkusunu sindiremediklerini anlıyorum da, başta il başkanı olmak üzere gerçekten iktidar partisi o konuşmayı dinledi mi? 100 yıl önce sarayında oturan kimdi Bay Sürekli? Ama olmaz! “Hain de” olsa Osmanlı soyundan geliyor diye mi kabul edeceğiz? Bay Sürekli ve benzerleri gerçekten tarih biliyorlar mı yoksa “muhalifliği” böyle mi değerlendiriyorlar anlamıyorum. Nedir bu AKP’deki 2. Abdülhamit ve Vahdettin hassasiyetinin nedeni? Yani 36 Osmanlı padişahı içinde neden Abdülmecit hiç gündem olmuyor mesela? Ya da IV. Mehmet? Ha sorayım lakabı “avcı” olan padişah kim biliyorlar mı acaba? Bana anlatabilirler mi? Bir insan aynı anda hem 2. Abdülhamit’e hem Vahdettin’e hem de Mustafa Kemal’e nasıl sahip çıkar? Vahdettin için Mustafa Kemal neler yazmış biliyorlar mı? Vahdettin’in yurttan kaçmak için İngilizlere yazdığı mektubu biliyorlar mı? TBMM eski başkanı İsmail Kahraman’ın başlı başına Halkapınar’da yatan şehitlere alenen hakaret ettiğini neden konu etmedi Bay Sürekli? Yahu adam “İzmir kurtulurken bir kurşun atılmadı” dedi. Bırakın İzmir’i Manisa’nın bile yakıldığını unutmuş, yaşından olabilir ama yaptığı düpedüz hakaret. Peki ben dahil bir tek kişi çıkıp, Özışık namıyla maruf şahsın, Tunç Soyer’e sarfettiği sözleri ettik mi? Radyo yayınımda, Bay Sürekli’yi Mirkelam’a kahve içmeye davet ettim. Teşrif ederse ona İzmir’in “örtülü” tarihini de anlatacağım. Korktuğum şu, sırada İktisat Kongresi var ardından Cumhuriyet’in 100. yılı… Bakalım Bay Sürekli ve partisi hangi cinlikler çıkaracaklar? İster misiniz Cumhuriyeti de Vahdettin ilan etti desinler? VALİYE VE BAŞKANA GELEN “TOPRAK”LAR Daha çok konuşuruz biz 9 Eylül’ün 100. senesini. Garipliklerle geçti gitti. Vali ayrı Belediye ayrı yaşattı coşkuyu. Neyse… Pek fark edilmedi ama bir gariplik daha yaşandı 9 Eylül Günü. Her yıl 9 Eylül’de Hükümet Konağı önüne gelen süvariler, yanlarında Afyon’dan şehitliklerden toplanan toprağı da İzmir Valisi’ne “arz ederlerdi”. Toprak ve bayrak vali tarafında saygıyla teslim alınırdı. Ama, üstelik 100. 9 Eylül’de bu böyle olmadı. Yine toprak ve bayrak özel kutusunda hazırlandı, İzmir’e geldi. Nedendir bilinmez Vali teslim almadığı gibi, anlamsız bir şekilde sadece iktidarın İzmir milletvekili sıfatı olan Binali Yıldırım tarafından, süvari temsilcisine “bayrak ve Kur’an verildi”! Peki Afyon’dan istiklal şehitliklerinden gelen toprak ne oldu? O bilinmiyor… Fakat “bir yere kaldırıldığını” göz önünden uzaklaştırıldığını biliyorum. Süvari birliğine “bayrak ve Kur’an verme” fikri kime ait anlamadım? Binali Yıldırım’ın diğer milletvekillerinden farkı ya da üstünlüğü nedir anlamadım? Anladığımı yazarsam “çarşı karışır” farkındayım. Ama anlamadığım bir şey daha var. CHP ve İYİ Parti milletvekilleri neden sessiz? Şehitlikten getirilen toprağın akıbeti önemli değil mi? CHP ve İYİ Parti bilsin ki, bu satırların yazarı bu konuyu sosyal medyada paylaştıktan sonra inanılmaz sayıda hatta içlerinde MHP’li de olan yurttaşların ilgisiyle, numarasız arayıp kafamı gözümü dağıtacağını söyleyen birkaç yurttaş da oldu. Ha şimdi Başkan Tunç Soyer’e mesnetsiz saldıranlara bir lafım daha var. Hani Afyon’dan şehitliklerden toplanıp İzmir’e getirilen lakin Vali’nin almadığı mukaddes toprak var ya… İşte o toprakların aynısı Başkan Soyer’e de geldi… Başkan Soyer ne yaptı peki? Bir meşe fidanında buluşturdu o mukaddes toprakla İzmir toprağını. Şimdi istediğiniz gibi bana “Soyerci” diye küfredin. Ama ben size, sizin adamınız “Özışık” gibi asla küfretmem. Çünkü ben sizin de demokrasinin nimetlerinden yararlanmanızı diliyorum Bay Sürekli…