Hayatımızda, yaşantımızda çark nasıl dönüyor. Görünüşe bakılırsa hiç de iyi dönmüyor. Hayat çarkı, toplumu un gibi öğütüy...

Hayatımızda, yaşantımızda çark nasıl dönüyor. Görünüşe bakılırsa hiç de iyi dönmüyor. Hayat çarkı, toplumu un gibi öğütüyor. Bu gidişle kutsal değerler dahil ne var ne yok ortadan kalkacak, önce insan olmak ortadan kalkacak gibi. Binlerce yazacak konu varken yazma konusunda sıkıntı duymak çok kötü. Kominist bir rejimde her şey yasaklı iken ortaya çıkan edebiyat şaheserleri ve yazarlarına hayran olmamak mümkün mü? Edebi bir eser yazmıyoruz, o sebeple alanımız geniş. Yaklaşan seçimler varken siyasetten başlamalı. Seçimlerde baraj olmamalı, her siyasi demokrasi derken kendine göre demokrasi tarif etmemeli. Aday belirlemesi halka açık olmalı. Vatandaş her partiden bir kişi işaretleyebilmeli adaylar en çok oy alandan aşağıya doğru sıralanmalı ve adaylar belirlenince partilerin seçimi bir kaç ay sonra yapılmalı. Personel merkezi sistem ile atanmalı, okullara standart getirilmeli çok geniş alanlarda sağlık, spor, tiyatro dahil etkinlikler yapılacak büyüklük ve bütünlükte olmalı, her yere okul açılmamalı. İşe yaramaz liseler kapatılarak, imalat sanayiine yönelik meslek okulları açılmalı. Sanayi, tarım ve tarımsal pazarlama organizasyonu, su, politikaları ile projeleri yapılmalı. Ülkenin demografik yapısı ne pahasına olursa olsun tespit edilmeli. İstatistikler sağlam zeminlere dayanmalı takibi sıkı tutularak kısa sürede sonuçlar belirlenerek neticelendirilmeli. Basında yayın yasağı hiç olmamalı ancak keskin bir yalan haber, siyasi maksatlı algı yayını kesinlikle yaptırılmamalı. Sendikalar Yasası sil baştan düzenlenmeli ve iş yeri sendikacılığı getirilmeli, sendika tercihine müdahaleci hüküm olmamalı. Dernekler yasası yeniden düzenlenmeli, odalar birliği gibi yapıları olmalı veya meslekler konusunda oda ve dernekler ayrımı kaldırılmalı. Dernekler meslek guruplarından olmamalı. Hiç bir konuda denetim yani teftiş bulunmamakta ve mevcut olanların da yozlaşmış olmaktan kurtarmak gerekmekte. Adalet bir takım insanlar tarafından maddi güçlüğü olan kimseler için tehdit mekanizması olarak kullanılmamalı. Kurumların kendini ilgilendirmeyen hallerde personele ait kişisel mahkeme masraflarının devletten karşılanması önlenmeli. Davalarda tarafların maddi durumu dikkate alınarak harç, avukat, tazminatlar belirlenmeli. Mahkemelerde süre rezaletine çözüm getirilmeli. Kurulan İstinaf Mahkemeleri meseleyi çözmeli. Özellikle maddi haksızlıklarda insanların dava sonucunu görmeden ölmeleri önlenmeli. Ülkeyi belli zaman sürelerinde ekonomik sıkıntıya sokan ithalat-ihracat rejimi baştan aşağı değişmeli vergi sisteminde hızla dolaylı vergiden uzaklaşılmalı. Esasen imalat üretimi olmadıkça her zaman ekonomi bozulmaya mahkum olacaktır. Üretim olmadıkça ekonomiyi sıkışmaktan kurtarmak mümkün olmayacaktır. ‘Nerdesin devlet?’ diye çağrılar olmamalı bu konu sıkça olursa insanların öfke kontrolü azalır. Bu durum bir ülke için en vahim dönemdir. İyi müreffeh günlere, aylara, yıllara inşallah...