Afetlerin “doğal olmadığını” anlamak için risk unsurlarını dikkate almak önemlidir. Risk, tehlikenin (örneğin bir toprak kayması, deprem, sel veya yangın), insanların ve varlıkların tehlikeye maruz ka...

Afetlerin “doğal olmadığını” anlamak için risk unsurlarını dikkate almak önemlidir. Risk, tehlikenin (örneğin bir toprak kayması, deprem, sel veya yangın), insanların ve varlıkların tehlikeye maruz kalmasının ve maruz kalan nüfus veya varlıkların savunmasızlık durumunun bir yansıması olarak ortaya çıkar. Yerel yönetimler ve karar vericiler, doğal veya insan kaynaklı küçük ve orta ölçekli tehlikelerin etkisiyle ve daha seyrek olarak büyük ölçekli tehlikelerle karşı karşıya kalmaktadır. İklim değişikliği ve aşırı hava olayları kentlerin tehlikelere ve risklere maruz kalma oranını artırmıştır. Bu noktada üzerine düşünülmesi gereken konu ise çeşitli yatırım kararlarının çevresel değişiklikler yaratabileceği ve bu faktörler hesaba katılarak hareket edilmediği takdirde, artan riske katkıda bulunabileceği gerçeğidir. Afetlerde yerel yönetimler, geniş kapsamlı sorumlulukları olan ancak bunlarla başa çıkmak için görece yetersiz kapasiteleri olan ilk müdahale hattıdır. Yerel yönetimler; afet riskini öngörme, yönetme ve azaltma, erken uyarı sistemleri kurma veya bunlara göre hareket etme ve belirli afet yönetimi yapıları oluşturma konusunda eşit derecede ön saftadır. Çoğu durumda, yerel yönetimlerin bu zorluklarla mücadele etme kapasitesini artırmak için yetki, sorumluluk ve kaynak tahsislerinin gözden geçirilmesi gerekir.

RİSK UNSURLARI

Doğa olayları veya insan kaynaklı tehlikeler kendi başlarına bir afet ya da risk değil zarar verme potansiyeline sahip olaylardır. Bu tür olaylar belirleyici politikalar, eylemler, uzmanlar ve yerel paydaşların aktif katılımıyla ele alınabilecek insani ve kentsel savunmasızlığın bir sonucu olarak afet haline gelir. Dayanıklı bir kent ve toplum ise afetlere hazırlıklı olarak gerektiğinde kendini yeniden inşa edebilir. Afetlerin “doğal olmadığını” anlamak için risk unsurlarını dikkate almak önemlidir. Risk, tehlikenin (örneğin bir toprak kayması, deprem, sel veya yangın), insanların ve varlıkların tehlikeye maruz kalmasının ve maruz kalan nüfus veya varlıkların savunmasızlık durumunun bir yansıması olarak ortaya çıkar. Dayanıklı Kentler’de risk yönetimi konusunda güçlü liderlik ve koordinasyon vardır, sorumluluklar açıkça belirtilir. Bu liderlik ve koordinasyon, etkili paydaş katılımını, iyi tanımlanmış politikaları vestratejileri, görev dağılımını, iletişim kanallarını ve etkili risk yönetimini kolaylaştıran mekanizmaları içerir. Dayanıklı Kentler’de, yerel yönetimler tehlikeler hakkında her zaman güncel bilgilere sahiptir. Risk değerlendirmeleri; kentsel planlama, kentsel yatırımlar ve uzun vadeli kalkınma için dayanıklılığı güçlendirmek için bir temel olmak üzere düzenli olarak hazırlanır. Dayanıklı Kentler’de, dayanıklılık faaliyetlerini destekleyecek tamamlayıcı ve teşvik edici bir finansal planlama yapılır. Dayanıklı Kentler’de, kentsel planlama dezavantajlı gruplara odaklanılarak ve güncel risk bilgilerine dayalı olarak gerçekleştirilir. Fiziksel ve insani kayıp riskini etkili bir şekilde azaltmak için gerçekçi ve risk uyumlu bina düzenlemeleri uygulanır. Dayanıklı Kentler’de, kentin sınırları içindeki ve çevresindeki doğal ekosistemler, koruyucu işlevlerini sürdürmek ve korumak üzere doğal tampon bölgeler olarak tanımlanır ve korunur. Dayanıklı Kentler’de, dayanıklılık ile ilgili sorumlulukları ve görevleri olan tüm kurumlar bu gereklilikleri yerine getirmek için ihtiyaç duydukları kaynaklara sahip olacak biçimde güçlendirilir. Dayanıklı Kentler’de, toplumsal yardımlaşma ve hemşerilik anlayışı eğitim ve iletişim kanalları aracılığıyla güçlendirilir. Dayanıklı Kentler’de tehlikeli ve riskli durumlarda temel kentsel hizmetlerin devam etmesini sağlamak için kritik altyapıyı korumak ve geliştirmek için bir strateji vardır. Dayanıklı Kentler’de, hazırlık planlarının oluşturulması ve düzenli olarak güncellenmesi, erken uyarı sistemlerine bağlanılması ve kamu hazırlık tatbikatları ile acil durum ve yönetim kapasitelerinin artırılması ile etkin afet müdahalesi sağlanır. Dayanıklı Kentler oluşturmak riskleri tanımlama, savunmasızlığı ve dolayısıyla riski azaltma, acil durumlar hazır olma, kentleri risklere uyum kapasitesini arttırmayı gerektirir. Bu rehber yerel yönetimlerin kentlerde olumsuz koşullar ve tehlikelere hazırlık olma ve hızlı iyileşebilme kapasitesini güçlendirmek üzere hazırlanmıştır.

EYLEM PLANI NEDİR?

Eylem planı, bir stratejik planın uygulanabilirliğini artırmaya yönelik faaliyetleri, bu faaliyetlerden sorumlu ve ilgili birimler ile bu faaliyetlerin başlangıç ve bitiş tarihlerini içeren planıdır. Dayanıklı kentler amaçlayan yerel yönetimler, bu konudaki hedeflerini belirlemelidir. Bu hedefler kent paydaşlarının katılımı ile oluşturulmalı ve önceliklendirilmelidir ve kentin stratejik planı ile örtüşmelidir. Hedeflerinizi oluştururken SMART (Spesific, Measurable, Attainable, Relevant, Timely) ölçütü göz önüne almak faydalı olacaktır. Spesifiklik: Hedefleriniz yeterince net ve anlaşılır olmalıdır. Ölçülebilirlik: Hedeflerinizdeki ilerlemeyi izleyebilmek için ölçülebilir göstergeler dâhil edilmelidir. Ulaşılabilirlik: Hedefleriniz sahip olduğunuz kaynaklar ile hayata geçirilebilmedir. Alakalılık: Hedefleriniz stratejik plan ve kent paydaşlarının öncelikleri ile uyumlanmalıdır. Zamanındalık: Hedeflerinizin bir zaman planı ve bitiş tarihi olmalıdır. Tüm görevli birimlerin bu süreçten haberdar olduğundan ve eylem planına erişimi olduğundan emin olmak önemlidir. Bu şekilde herkes rollerinin ve sorumluluklarının farkında olacaktır. Daha büyük ve daha karmaşık görevlerle karşılaşmanız durumunda, bunları yürütmesi ve yönetmesi daha kolay olan daha küçük görevlere bölmek uygun olacaktır. Bazı hedefler, diğer hedefleri engelleyebileceğinden ya da daha önce yapılması gerektiğinden öncelik sıralaması yapmanız gerekebilir. Eylemlerin son tarihlerini eklenmeli ve gerçekçi olduklarından emin olunmalıdır. Bitiş tarihlerine karar vermeden önce görevin kapsamını anlamak için bunu gerçekleştirmekten sorumlu kişiye danışılmalıdır. Gerekli kaynaklara sahip olduğunuzdan emin olmak, eylemleri tamamlamak için oldukça önemlidir. Kaynak belirleme aşaması bütçenizi de belirleme sürecini içermelidir. Her eylemin gerçekleşmesi için bütçesini belirlenmelidir. Eylem planı hazırlandıktan ve uygulamaya konulduktan bir süre sonra, kaydettiğiniz ilerlemeleri değerlendirmek için izleme değerlendirme çalışmaları yapılmalıdır. Tamamlanan eylemlerde hedef giden yolda nasıl ilerlediğinizi inceleyerek güncel ya da ileriye yönelik planlarda iyileştirmeler ve güncelleşmeler yapmanız mümkün olacaktır. Afet riskinin azaltılması, afet riskini azaltmaya yönelik planları belirlemek, değerlendirmek ve geliştirmek için sistematik, çok yönlü ve pro-aktif bir yaklaşım gerektirir. Yerel yönetimler, dayanıklı kentler oluşturmak için eylem planı hazırlamak ve uygulamak üzere Dayanıklılık Oluşturma Döngüsü’ndeki 5 adımı takip edebilir: 1. Dayanıklı Kente Giriş: Organizasyon Yapısı ve Hazırlık 2. Kentin Risk Analizi ve Savunmasız Alanlar 3. Dayanıklı Bir Kent için Eylem Planı Oluşturmak 4. Eylem Planının Finanse Edilmesi ve Uygulanması 5. Dayanıklılık Eylem Planının İzlenmesi ve Değerlendirilmesi 1. Dayanıklı Kente Giriş: Organizasyon Yapısı ve Hazırlık Yerel yönetimlerin ve karar vericilerin, kent dayanaklığını geliştirmek için afet riskinin azaltılmasına yatırım yapmanın önemini kavrayarak, bu konuyu kentin sürdürülebilir kalkınma stratejisinin ve stratejik planının bir parçası olarak görmeleri gerekir. Bu farkındalık, kurumsal hedef belirlemenin hazırlanmasına zemin hazırlayacaktır. Ancak afet risk yönetimi, tüm farklı paydaşların ortak çabasını gerektiren karmaşık bir süreçtir. Yerel yönetimler tüm konuları tek başlarına ele alamazlar. Çeşitli paydaşların; finansman, veri ve bilgi birikimi, insan kaynakları ve profesyonel hizmetler açısından desteğine ve katılımına ihtiyaç duyulabilir. Özel sektör, akademik kuruluşlar, sivil toplum ve diğer paydaşlar afet riskinin azaltılmasına önemli ölçüde katkıda bulunabilir. Direnç oluşturmak için ortaklıklar geliştirmek şarttır. Yerel yönetim karar vericilerinin, akademisyenlerin, özel sektörün ve yerel yönetim içindeki toplumun katılımını kolaylaştırmak önemlidir. Karar vericilerin, tehlike anında ve afetler karşısında herkesin maruz kalabileceği riskleri azaltmaya katkıda bulunabilmesi için etkili ortaklıkları kolaylaştırmaları beklenir. Tüm paydaşlar belirlendikten sonra katılımcı süreçler belirlenir. Böylece Dayanıklılık Oluşturma Döngüsü planlanmaya ve operasyonel hale getirilmeye hazır olacaktır. Kurumsal Yapıyı Hazırlayın ve Farkındalığı Artırın Aksiyon 1: Yerel yönetimlerin karar vericileri dayanıklılık oluşturmanın önemi hakkında bilgilendirilir. Karar vericileri, kentin sürdürülebilir kalkınma stratejisinin ve stratejik planının ayrılmaz bir parçası olarak afet riskini azaltmaya yatırım yapmayı seçer. Bir ekip oluşturarak ve özel bir bütçe ayırarak bu konuda bir taahhüt verir. Aksiyon 2: Afet riskini azaltmaya yönelik yasal çerçeve ve dayanıklılık oluşturma gündemi oluşturulur; gerekirse dayanıklılığa ilişkin bir politika benimsemek üzere belediye meclisi aracılığıyla yasal politika çerçevesi geliştirilir. Aksiyon 3: Dayanıklılık oluşturma gündemine liderlik etmek üzere teknik bir birim veya ekip oluşturacak kişiler belirlenir. Aksiyon 4: Afet riskini azaltma ve kent dayanaklığına dair kamuoyu oluşturmak için paydaşlar ile iletişime geçilir. Paydaşları Belirleyin, Rol ve Sorumlulukları Tanımlayın ve Katılımcı Sürecini Geliştirin Aksiyon 1: Dayanıklılık oluşturma sürecine dâhil olacak kamu kurumları, meslek örgütleri, sivil toplum kuruluşlar ve üniversiteler gibi kilit paydaşlar belirlenir ve paydaşlar bir araya getirilir. Afete dayanıklılığın çeşitli yönleriyle ilgili sorumluluklar tanımlanır. Aksiyon 2: Süreci uygulamak için iç ve dış paydaşlardan oluşan bir kurul oluşturulur Aksiyon 3: Sektörel veya tematik çalışma grupları belirlenir. Aksiyon 4: Buna göre kentin ihtiyaçları, öncelikleri ve şehir kaynaklarını hakkında fikir alışverişinde bulunulur. Aksiyon 5: Farklı paydaşların katılımı ve bilgi paylaşımını arttırmak için mekanizmalar oluşturulur. 2. Kentin Risk ve Dayanıklılık Analizi Afet risk yönetimine yönelik politika ve uygulamaların, savunmasızlık, kurumsal ve toplumsal kapasite, kişilerin ve varlıkların savunmasızlıkları, afet özellikleri ve çevre açısından afet riskinin anlaşılmasına dayanması gerekir. En yüksek riske maruz kalan topluluklar ve varlıkları göz önüne alarak afet riskini azaltmak için önerilen stratejileri kaynak oluşturmak üzere etkili bir risk değerlendirmesi yapılmalıdır. Risk değerlendirmesi, afet riskini azaltma eylem planlarının ve kaynak tahsisinin geliştirilmesi için bir temel sağlar. Şehrin riskleri hakkında bilgi edinin ve gerekli risk değerlendirmelerini yapın. Aksiyon 1: Potansiyel tehlikelere ilişkin geçmiş afet verileri toplayın ve analizini yapın. Afet verilerinde doldurulması gereken boşlukları belirlemek için daha önce yapılmış çalışmalar ve değerlendirmeler de dâhil olmak üzere şehrin mevcut riskleri hakkında bilgi toplayın ve bu verileri sistematik hale getirin. Aksiyon 2: Risk analizine hazırlamak üzere kente dair temel değerlendirme çalışması (baseline study) gerçekleştirin. Aksiyon 3: Farklı paydaşları dâhil ederek, kentin uzun vadeli planlarında göz önüne alınması gereken kent çapında tehlikelere maruz kalma ve savunmasızlığı belirlemek için mevcut ve gelecekteki tehlikelerin analizini yapın. Aksiyon 4: Gelecekteki risk seviyeleri ve kentsel dinamikler için kentin sınırları dışındaki riskleri ve iklim değişikliğinin etkilerini göz önünde bulundurarak, tanımlanmış tüm tehlikelere ve kademeli etkilere dayalı risk değerlendirmeleri geliştirin. Yerel paydaşların risk değerlendirmeleri yapmasını sağlayın. Aksiyon 5: Çok paydaşlı katılım yoluyla risk değerlendirmelerini düzenli olarak güncelleyin. Dayanıklılık Durumunun Değerlendirilmesi Yerel yönetimler, risk değerlendirmesi yapıldıktan sonra çevresel faktörleri dikkate alarak ve yerel paydaşların katılımı kent dayanıklılığı konusunda güçlü ve zayıf yönlerini belirlemeli ve bir değerlendirme raporu hazırlamalıdır. Yerel yönetimler, aşağıdaki stratejiyi kullanarak risk azaltma ve direnç geliştirme ilerlemelerini gözden geçirmek için bu araçları kullanabilir: Eksiklikleri ve güçlü yönleri analiz edin ve bir dayanıklılık değerlendirme raporu hazırlayın. Aksiyon 1: Güçlü yönleri, zayıf yönleri, fırsatları ve tehditleri (GZFT Analizi) belirleyerek şehir genelinde durumun dâhili ve harici bir analizini yapın. Aksiyon 2: Afet riski azaltma ve risklere karşı dayanıklılık oluşturmak için kilit paydaşları, kaynakları ve kapasiteleri analiz edin. Aksiyon 3: Risk değerlendirmelerine dayalı bir taslak değerlendirme raporu hazırlayın ve sonuçları ilgili tüm paydaşlara iletin. Aksiyon 4: Paydaşların yorumlarını ve tavsiyelerini de dahil ederek, tüm yerel yönetim birimlerinin planlama ve strateji süreçleri için afet risklerini ve etkilerini bir karar alma unsuru olarak entegre etmesi için mekanizmalar geliştirin. Aksiyon 5: Risk Değerlendirme Raporu’nu yayınlayın ve bu konudaki iletişim çalışmaları ile toplumu bilgilendirin. (DEVAM EDECEK)