Hepimiz mükemmel anne babalar olmak istiyoruz. Hiç hata yapmayan, çocu

Hepimiz mükemmel anne babalar olmak istiyoruz. Hiç hata yapmayan, çocuğuna her zaman doğru örnek olan, kızmayan ama çocuklarına istediklerini de yaptırabilen anne babalar… Olabiliyor muyuz? Pek sanmıyorum. Ancak kesin olan olan bir şey var, çocuklarımızı çok seviyoruz ve zaman zaman onları azarlasakta, sonra bundan pişman oluyor ve soruna çare arıyoruz. Anne olmak, daha önce deneyimlenmeyen pek çok farklı duygu, düşünce ve davranış içerisinde olmayı da beraberinde getiriyor. Ancak günlük yaşamın getirdiği zorunluluklar nedeniyle ideal çocuk yetiştirme sorumluluğu sekteye uğrayabiliyor. “Onu azarlıyorum”, “sinirleniyorum” , “sonradan çok pişman oluyorum” gibi söylemler aslında annelerin istemeden yaptığı davranışların pişmanlığı yansıtıyor. Annelerin çocuklarının istenmeyen davranışları karşısında, onları cezalandırmaları, bağırmaları gibi tepkiler vermeleri sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Gelişim basamaklarında, çocukların karşılaştığı sorunların birçoğu o döneme ait olan ve annelerin desteğiyle çözümlenebilecek sorunlardır. Çocuğun istenmeyen davranışı karşısında bağırmak, o an için doğru ve tek çözüm gibi görünüyor olsa da, sonrasında çocukta olumsuz sonuçlar doğurabilir. Olumsuz ebeveyn tutumlarının, çocuklarda psikolojik sorunlara neden olduğu bilinmektedir. Bu nedenle, öncelikle çocuğun davranışının altında yatan sebebi anlamaya çalışmak gerekir. Hırçınlığının nedeni, belki de sizin ilginizi çekmek içindir veya uyumak istememesi sizi özlediği için olabilir. Suçluluk duygusu kendi değerlerimizi, ahlaki kurallarımızı ihlal ettiğimiz, vicdanımıza uymayan durumlar karşısında ortaya çıkar. Bu nedenle çocuğa istemediğimiz şekilde davranmak suçluluk duymayı ve sonrasında da pişmanlığı getirir. Aslında pişmanlık duymak, bir bakıma öz kontrol sağlama, durumdan ders çıkarma, olayla ilgili değerlendirme yapma gibi farkındalığa yönelik sonuçlar sağladığında geliştiricidir. Suçluluk duyup, aşırı telafi yöntemlerine başvurmak, çocuğun isteklerine aşırı hassasiyet göstererek her istediğini yerine getirmek veya bunun tam tersi, annenin kendisine olan güvenini yitirerek, çaresiz ve yetersiz hissederek çökmesi, istenmeyen durumun çözümü için uygun yöntemler değildir. Ya da sanki hiçbir şey olmamış gibi davranmak, olduğu gibi devam etmek de uygun değildir. Çünkü bir şeyler oldu… Anne ile çocuk arasında istenmeyen bir durum yaşandı. Hatalı olduğumuzu düşündüğümüz durumlarda çocuk çok küçük de olsa “daha küçük anlamaz” demeden, hissettiğimiz rahatsızlığı belirterek çocuktan özür dilemeliyiz. Hiç birimiz mükemmel değiliz ve hata yapabiliriz. Bunu kabul ederek çocuğun görmesini sağlamak, çocuğun gözünde ebeveyni küçültmez tam tersine onu birey olarak kabul ettiğimizi ve ne kadar çok değer verdiğimizi gösterir. Annelerin, çocukları için sonradan pişman olacakları, istemedikleri davranışı göstermemeleri için; sorunun altta yatan nedenini anlamaya çalışmaları, tekrar aynı durum ortaya çıktığında nasıl bir tutum sergileyeceklerini önceden planlamaları, fevri davranmadan durup düşünerek hareket etmeleri gerekir. Bu sayede anne ile çocuk arasındaki ilişkinin zedelenmesi önlenerek, sağlıklı ve güvene dayalı bir ilişkinin gelişmesi desteklenmiş olur.