Bu hafta eğitime döndüm yüzümü, yıkılan okulumla, azarlanan öğretmenlerimle karşılaştım sevgili dostlar… Düşünüyorum, ne yazsam diye. Çocukluğumu nasıl sığdırayım bir köşeye? Zamanın çok ötesindeyd...

Bu hafta eğitime döndüm yüzümü, yıkılan okulumla, azarlanan öğretmenlerimle karşılaştım sevgili dostlar… Düşünüyorum, ne yazsam diye. Çocukluğumu nasıl sığdırayım bir köşeye? Zamanın çok ötesindeydi Necatibey İlköğretim Okulu. Kapalı spor salonu, tiyatro salonu, kütüphanesi, özel eğitim sınıfı, laboratuvarı, basketbol, futbol sahaları hepsi kıymetliydi; ama en önemlisi kaç okulun bahçesi bu kadar büyüktü? Kaçının bahçesinde çeşmeleri vardı? Hatay’da oturup o çeşmelerde elini, yüzünü yıkamayan, su içmeyen çocuk var mıydı? Orada top oynamayan, paten kaymayan, bisiklete binmeyen, su savaşı yapmayan, dut ağaçlarına tırmanmayan kalmış mıydı? Gündüzleri okulsa akşamları güvenli oyun alanımızdı. Kışın sınıfında dersten yazın bahçesinde eğlenmekten yorgun düşerdik. Koşunca terimizi, düşünce kanımızı akıttığımız yuvamızdı Necatibey. O yuvayla birlikte tüm çocukluğumuz yerle bir oldu. Tarih kokan binasını, tarım bahçesindeki ağaçlarını yok ettiler iş makineleriyle. Oysa kaç okulun tarım bahçesi, apartman boyunda okaliptüsleri, dutu vardı? RUHUNU ÇALDILAR   Yıllar içinde yok edildi Necatibey. Önce çeşmeleri söktüler bahçeden. Oynamaya gelen çocukların suyu kesildi. Sonra okul saati dışında giriş çıkışı yasakladılar. Kapıya nöbetçi koyup, çocukların koşup oynayacağı yere otomobilleri sıraladılar, öyle belirli saatler içinde falan değil ha, tüm gün arabalarındı bahçe! Yeri geldi, öğrencilere kızdılar teneffüste, “Arabalardan uzak durun” diye. İki bahçeyi ortalayan bölümde yer alan, Atatürk’ü kucağında kız çocuğuyla kitap okurken tasvir eden görkemli büst kaldırıldı. Gidip Atatürk’ün diğer dizine de bizim oturduğumuz, O’na sarıldığımız, etrafında koşup oynadığımız o güzel büst… Bahçe ikiye bölündü, duvarlar yükseldi. Anlayacağınız okulun ruhu yavaş yavaş çalındı. Edindiğim bilgiye göre, daha büyük bir bina yapılacağı için kesilmiş ağaçlar. Ya projeyi oturdukları yerden çizip gönderdiler; okulun büyüklüğünden, yeşil alanından haberleri yok ya da sadece ağaçları kesmek için yeni binayı tarım bahçesine doğru konuşlandırdılar. Yeni ağaç dikilecek mi, bilinmez. Ama bir vaha, korkarım hapishaneye dönüşüyor. Kabul etmeseler de fonlar ile yaptıkları okullardan biri haline geldiği için mülteciler de dahil oluyor. Bir kültür varlığımız da yeşili koruyarak, tarihe saygı çerçevesinde, amacına uygun yenilense ne olur! Hoşça kal Necatibey! Hoşça kal çocukluğum… KAYMAKAM REZALETİ Artvin'in Kemalpaşa ilçesinin 1.5 aylık Kaymakamı Mehmet Faruk Saygın, geçen hafta bir liseyi ziyaret etti. İddialara göre, burada özel eğitim sınıfına geldiğinde kendisine "Hoş geldiniz" diyerek elini uzatan öğretmeni sınıftan kovdu, araya girmek isteyen bir başka öğretmeni de azarladı. Kemalpaşa Eğitim-Sen temsilcisi Koray Emiralioğlu, kimsenin öğretmenlik mesleğini itibarsızlaştırmasına izin vermeyeceklerini söyledi. Ancak Artvin Valiliği, ‘üzen’ olayı açıkladığı yazısında öğretmene bakışı ortaya koydu. “Yaptı ama; hele bir sor niye yaptı” içerikli açıklamada, “Kemalpaşa Kaymakamı, öğrencilerle sohbet ettiği sırada sınıfa sonradan giren ve daha sonra sınıf öğretmeni olduğu anlaşılan kişinin elini uzatarak tokalaşma isteğini, pandemi kuralları gereği eli göğsünde selamlaşarak karşılamış, öğretmen olduğu sonradan anlaşılan kişinin ısrarı neticesinde kaymakamımızla öğretmenimiz arasında bizleri de üzen, istenmeyen bir diyalog meydana gelmiştir. İlçe Kaymakamına gerekli tembihat yapılmış, konu ile ilgili inceleme ve araştırma devam etmektedir” denildi.

Kaymakam Mehmet Faruk Saygın, aynı okulu bir kez daha ziyaret ederek kovduğu öğretmen Burak Kılıç’tan özür diledi.

TAÇ GİYEN BAŞ AKILLANIRDI HANİ? Birincisi diyalog yok, azarlama var. Dahası öğretmenin tokalaşmada ısrarcı olması ne demek? Siz dinlerken, yazarken inandınız mı buna? Sınıfa sonradan giren, öğretmen olduğu sonradan anlaşılan, ne demek? Sonradan girene, öğretmen olmayana böyle bir terbiyesizlik yapılır mı? “Beyefendi/Hanımefendi şu anda bir denetimimiz/incelememiz var” diyerek, müsaade istenir, değil mi? Vatandaş da olsa azarlanmaz. Tembihat yapıldı, ne demek? Görevi başında, öğrencisinin gözü önünde öğretmeni azarlamanın karşılığı, tembih midir? Üzüntü duymak ne demek? Zira öğretmenlerimiz adına üzülecek bir şey yok, kendileri bir terbiyesizlikle karşılaşmış. Gerekli ceza verilir sorun hallolur. Yok Kaymakam adına üzüntü duyduysanız ki hem utanmalı hem de üzülmeliyiz, haklısınız. Kaymakam Saygın, biyografisinde yazdığına göre 1993 doğumlu. Daha 30’una varmamış bir genç görünce, pırıl pırıl bir devlet görevlisi hayal ediyor insan. Enerjisini, bilgisi ve görgüsüyle harmanlar, elini her taşın altına sokar, herkesin sevgisini kazanır, diye hayal ediyor. Bu hayal kırıklığına üzülelim. Kaymakam Bey’e gerekli cezanın verileceğini ümit ediyor, öğretmenlerimize geçmiş olsun diyorum. Ders almak isteyenler için de bir anekdot iliştiriyorum: Atatürk, yurdu dolaşırken bir köy okuluna gider. Öğretmen ders anlatmaktadır. Atatürk´ü görünce ayağa kalkıp yerini vermek ister. Bunun üzerine Atatürk, kibarca işaret eder “Hayır yerinize oturunuz. Dersinize devam ediniz.” der ve ekler: “Eğer izin verirseniz biz de sizden yararlanalım. Unutmayınız ki Cumhurbaşkanı bile sınıfta öğretmenden sonra gelir.” İşimize bakalım, içimize bakalım; tarihe, kültüre, çevreye, emeğe saygıyı elden hiç bırakmayalım. İYİ HABER Olimpiyat şampiyonu Mete Gazoz, 2021 Dünya Okçuluk Kupası Finalleri'ne çeyrek finalden başladı. ABD'nin Güney Dakota eyaletindeki Yankton kentinde düzenlenen organizasyonda, Virgin Adaları'ndan Nicholas D'amour'u 6-4 yenen 22 yaşındaki milli okçu, son 4 sporcu arasına adını yazdırdı. Mete Gazoz, yarı finalde ise ABD'li Jack Williams'a 7-3 mağlup oldu. Üçüncülük maçında Hindistanlı Atanu Das'ı 6-0'lık skorla geçen sporcumuz, turnuvayı üçüncü sırada bronz madalyayla tamamladı. GÜZEL İÇERİK “Akademisyen Anne”, çocuk gelişimi uzmanı Doç. Dr. Saniye Bencik Kangal’ın bilgilerle dolu instagram hesabı. ‘Çocuğumun Beyninde Neler oluyor?’, ‘Evlat’, ‘Oyunperest’, ‘Korkma! İyi Bir Annesin’ isimli kitapları bulunan Kangal, bebeğinizi büyütürken zorlandığınız konuları, çocukluk, ergenlik dönemleriyle ilgili merak ettiğiniz soruları masaya yatırıyor, sağlıklı ebeveyn- çocuk ilişkisinin ipuçlarını veriyor.