(Geçen haftadan devam) Son üç yazımda yaşadığımız depresyon, huzursuzluk, çaresizlik, stres, kaygı ve öfkenin kaynağının bizim olumsuz düşüncelerimiz yani düşünce bozuklukları olabileceğini anlatar...

(Geçen haftadan devam) Son üç yazımda yaşadığımız depresyon, huzursuzluk, çaresizlik, stres, kaygı ve öfkenin kaynağının bizim olumsuz düşüncelerimiz yani düşünce bozuklukları olabileceğini anlatarak nasıl düşünürsek öyle hissedeceğimizden bahsetmiştim. Terapistlerin önerdiği Psikiyatrist Prof. Dr. John N. Briere’nin Cognitive Distortion Scales (CDS)-Bilişsel Çarpıtma Ölçeği'nde yer alan düşünce bozukluklarına yer vererek yaşadığınız sorunun kaynağını bulmanıza yardımcı olmaya çalıştım. Şimdi kaldığımız yerden devam edelim… “Depresyonumun olumsuz düşüncelerden kaynaklandığını anlıyorum. Hayata bakışımın duygu halimdeki inişleri ve çıkışları etkilediğini de biliyorum. Ama olumsuz düşüncelerim bu kadar çarpıtılmışsa nasıl bunu fark edemiyorum ve sürekli aynı hataya düşüyorum. Kendime söylediklerim bu kadar mantıksızken bana nasıl bu kadar doğru görünüyor?” gibi pek çok benzer soruyu kendi kendinize sorduğunuzun farkındayım… Çünkü ben de sormuştum… Duygularımız gerçek değildir Depresif düşüncelerimiz çarpıtılmış bile olsa biz bunu çok gerçekmiş gibi algılarız. Ancak bu kuvvetli bir yanılsamadan ibarettir. Şöyle ki: Duygularımız gerçek değildir! Duygularımız düşüncelerimizin aynası olmak dışında anlamsızdır da. Algılarımız bir anlam ifade etmiyorsa yarattıkları duygular da bizi daha şişman ya da daha kısa gösteren aynaların yansıttığı görüntü gibi yanıltıcı olacaktır. Bu çarpıtılmış düşüncelerimizin yarattığı çarpıtılmış duygularımız da çarpıtılmamış düşüncelerimizin yarattığı duygularımız kadar bize gerçek ve tutarlı gelir. Otomatik olarak onları da gerçekmiş gibi algılarız. Oysa bu zihnimizin bize oynadığı güçlü bir yanılsama oyunudur. Çarpıtılmış düşüncelerimizin sonucunda depresyonu davet ettiğimiz zamanlarda duygularımız ve hareketlerimiz sürekli birbirini etkileyen bir kısır döngüye dönüşür. Depresif beynimizin her söylediğine inandığımız için kendimizi her şey hakkında olumsuz hisseder halde buluruz. Bu saliseler içinde olur ve bizim bunu fark etmemiz çok kısa süre olduğu için pek de mümkün değildir. Olumsuz duygu gerçekmiş hissi uyandırır ve onu yaratan çarpıtılmış düşünceye inandırıcılık yükler. Bize çok gerçek görünür, çünkü gerçekmiş gibi hissederiz. Bu döngü sürer gider ve sonunda yarattığımız bu zihinsel hapishanede tutsak olur kalırız. Bu duygusal hapishaneden kurtulmak için olumsuz duygularımızı yaratan olumsuz düşüncelerimizi değiştirmek gerekiyor. Basitçe: Düşüncelerimiz duygularımızı yaratır, duygularımız düşüncelerimizin doğru olduğunun kanıtı olamaz. Düşüncelerimiz de yanlış yani bozuk olabilir. Bozuk düşüncelerimizi değiştirebilirsek duygusal halimizi de değiştirebiliriz…. İnsanoğlu düşünen bir varlık olduğuna göre düşüncelerden dolayısıyla duygulardan kaçmak mümkün değil. Tabii ki hiçbirimiz robot değiliz. Duygusuz varlıklar da değiliz. Ancak daha olumlu daha pozitif düşüncelerle duygularımızı da negatiften pozitife çevirebiliriz… Bundan sonraki yazılarımda düşünce düzenimizi değiştirme konularına yer vereceğim. Düşünme düzenimizdeki olumlu ayarlamalar duygularımız üzerinde derin etki yaratacaktır. Ve böylece sorunlarımızla başa çıkmanın yollarını öğrenerek daha verimli yaşama becerisi kazanabiliriz… Sağlıcakla kalın…