Ne yapayım ben böyleyim, huyum, karakterim, yapım böyle, vazgeçmek de olmuyor, olamaz da. İki kişi tartışsın, konuşsun bağıranı değil, daha sakin olana gönlümü meylederim, kuvvetli olanı değil güçsüzü...

Ne yapayım ben böyleyim, huyum, karakterim, yapım böyle, vazgeçmek de olmuyor, olamaz da. İki kişi tartışsın, konuşsun bağıranı değil, daha sakin olana gönlümü meylederim, kuvvetli olanı değil güçsüzü severim, ezeni değil ezileni tutarım, ilk etapta tabi sonra da adalet duygum ön plana çıkar, doğruyu yanlışı ayırt etmeye çalışırım. Kime göre, nasıl, kim doğru kim hatalı o da kesin olmayan apayrı bir konu. Peşin hüküm, art niyet, sabit bakış da değil, öngörü sadece bizimkisi. Canım ülkemde taş üstüne taş koyanı, ağaç dikeni, garibim hayvancağızları bakanı besleyeni, helal altın teriyle çalışanı emek vereni severim sayarım. AVM'lere marketlere, hiperine, süperine karşı değilim, hepsi de kazansın, o kadar kişi istihdam ediyorlar okey de ben yine bakkal amcadan, bakkal teyzeden yanayım, ayağım onlara doğru götürür beni. Sütü sütçüden, balı balcıdan, tatlıyı tatlıcıdan, pideyi pideciden alırım. Orijinali kimse o, maksat destek olmak. Hassasım bu konuda. Başka bir nokta daha açıklayayım her zaman yerliden, yerli malından, yerli mamulden yanayım. Dışa kapalı, yeniliğe düşman, ketumlardan asla değilim, yerli yazarın kitabına, yerli müziğimize değer veririm, öncelik bizim, bize ait olandan. Huyum bu, böyle yetiştim, kafam böyle. Sporda da Türk futbolunda da her zaman, ezelden ebede, son nefese kadar Türk futbolcusundan yanayım, pazara kadar değil kara toprağa kadar. Bu da böyle, işte o kadar. Yabancılarla doldurdular takımlarımızı, çok yüz verildi, sonu var mı nereye varacak onu da bilemiyorum, daha beteri olacak mı, bu konuda da derin şüphelerim var. Yabancı gelsin, oynasın tabi, zevkle izlerim ama. Takımın tamamı onlardan kurulu olsun, yok böyle bir dünya. Tasvip etmiyorum, vicdanım da el vermiyor. Sorarım size Galatasaray, UEFA Kupası Şampiyonu olduğunda kadroda kaç yabancısı vardı, şimdiki gibi 11 yabancılı değildi. Bizim evlatlarımız çok daha fazla idi ki, muazzam kupayı kaldırıldılar. Dünya Kupası'nda 3.olduk, takımında banko oynayanlarla olduk. Şimdi de iyiyiz Milli takımımızda ama, Avrupa'da top koşturanlarımız var iyi ki. Yoksa bizim ligde oynayanlarımız yedek kulübesinde, tribünde ya da kadroya bile giremedikleri için, evde televizyondan maçı izliyorlar. Yazık çok yazık. Her zaman bizim evlatlarımızdan yanayım. Takımlar seremonide diziliyorlar, İstiklal Marşımız okunuyor, tribünde seyirci yok zaten, 22 futbolcunun 22'si de yabancı, takım adları bizimkilerden. Oldu olacak adını da değiştirin olsun bitsin. Hatta yönetenler de yabancı olsun, adı Türkiye Ligi, hadi canım valla mı? Süper Lig'de sahaya 5'i Türk futbolcu ile çıkan olursa çok mutlu oluyorum ama, ara ki bulasın. 11, 10+1, 9+2, 8+3 yabancılı kadrolar pek popüler, moda, flaş, burası Türkiye oysa. Gençlerimiz köreliyor, istekleri kayboluyor, dönün bakın artık kötü gidişe. Böyle karar almalarının sebebi var tabii ki. Bildiğim nedenler şöyle. Türkler çok para istiyor, ucuza yabancı getirelim dediler, yabancılar ecnebi parayla oynuyorlar, hem de öyle ucuza filan değil, daha pahalıya mal oldu. Yabancı getirelim Avrupa'da başarılı olalım dediler, sonuç hüsran o da tutmadı, Avrupa'da başarıdan başarıya koşuyoruz (!) Hey maşallah tutmayın. Yabancılardan bir şeyler öğrenelim diye getirdiler desek o da külliyen yalan, şehir efsanesi, onlar bizden öğrensin. Seyirci topluyorlar desek yabancılar için, seyirci yok ki maça gelebilsin. Televizyona izleyici çeksinler desek, zaten parasını peşin ödüyorsun ister izle ister izleme ne fark eder. Bize futbolu öğretenler en baştan, artık yoklar, yerleri de asla doldurulamaz. Yabancı ısrarında kimlerin çıkarı, ne hesabı var bilemiyorum ama gideri bize yansıyor, Türk futboluna yazıyor, gençlerimiz harcanıyor. Bu karardan, hatadan, yanlıştan bir an önce dönülmeli, gidişat iyi değil. Mesela bizim Balçovalı Küçük Dev Adamımız, Balçova İdmanuydu'nda yetişen, keşfedilen Göztepe'nin çocuğu Halil Akbunar, yabancılardan fırsat bulamasa belki de istikrar sağlayamaz yıldız olamazdı. Şans verildi, fırsat buldu, iyi değerlendirdi, çalıştı, ya diğerleri. Milli Takıma da alınmalı artık Halil. Trabzonspor mecbur kalsa da yabancılar yüzünden hep yedek hatta yedeğin yedeği bekleyen 18 yaşındaki Kağan Moradaoğlu'nun şans yüzüne güldü, fırsat buldu, harikalar yarattı, devleşti kalede. İbret olsun kapak olsun. Gençlere, bizim Türk futbolcularına, sporcularına şans veren, gayet normal olsa da yine günümüzde cesaret olarak görülse de teknik adamlarımıza teşekkür ederim, alınlarından öpüyorum. Süper Lig böyle de 1.Lig ondan aşağı kalır mı, ne işi var yabancı futbolcunun takımlarda, 1 veya 2 neyinize yetmiyor, onlarda da bi ton yabancı, el insaf yahu. Hele ki takımlarında 17, 18 yaşındakileri sahaya süren hocalarımızdan Allah razı olsun. Ne büyük adamlarmış, çoğu melek oldu gitti nurlar içinde kalsınlar. Şimdikiler ne alakası varsa başarı için yabancıya forma veriyorlar, işin kolayını bulmuşlar. İnsan kazandır, sporcu yetiştir. Şimdikiler günü kurtarmaya çalışsalar da bir şey kurtardıkları yok, daha çok batırıyorlar, haberleri yok. Bu nedenle gözbebeğimiz Altınordu'ya apayrı bir değer veriyorum, her hafta, her maçta bir yıldız çıkarıyorlar, sahada ispatlanıyor, oysa temelden bulup çıkarıyorlar. Daha 16'sında 1.Lig'de oynayanı mı ararsınız, 17'sinde gol atana mı hepsi var, rekor hepsi. Yabancısız, tamamı Türk futbolcularla Altınordu bu sene Süper Lig'e çıkmalı, aleme ibret için, istiyorum, bekliyorum, hayallerimi süslüyor, haydi inşallah. Kazanan sadece Altınordu değil hepimiz olacak, bu bir milad olacak, İzmirspor'u Süper Lig'de göremem, göremeyeceğim mesela açık ve net, haydi Altınordu, haydi Altay çıkın, çıkmalısınız, turlar atalım sahilimizde.