Karşıyaka Belediyesi sosyal sorumluluk çerçevesinde pandemi sonrası yaraları sarmaya çalışıyor.

Karşıyaka Belediyesi sosyal sorumluluk çerçevesinde pandemi sonrası yaraları sarmaya çalışıyor. Mahalle şenlikleri, 65 yaş üstü için düzenlediği günü birlik turlar gibi etkinlikler Karşıyakalılar tarafından takdir görüyor. Karşıyaka Belediyesi'nin kadın girişimcilere ve müzisyenlere bir yandan destek sağlamak, diğer yandan da sıcak yaz akşamlarına renk katmak amacıyla düzenlediği Bahariye Mahallesi’ndeki sokak şenliklerini uzaktan izledim. Muhteşem bir etkinlikti. Aylarca kısıtlamalardan bıkan insanların mutluluğunu görmenin sevincini yaşadım. Kalabalığa girmeyi pek sevmem. Muhtarların piri Fuat Pusat abimle, Dr. Cemil Tugay başkanımla yakın durmayı elbette çok isterdim. Ama pandemi koşullarında bırakın sevdiklerimizle, kullandığımız eşyalardan bile uzak durmak gerekiyor. Bağışıklık sistemimin zayıflığı da beni buna zorunlu kılıyor. Birçok mahallede “Sen de gel” sloganıyla organize edilen iki günlük şenlikler devam ediyor. Kadınlar kooperatiflerinin üyeleri ile mahalleli kadınlar, kurulan stantlarda el emeği ürünlerinin satışını yapıyor. Karşıyaka Belediyesi de stant kurarak vatandaşın şikayetlerini ve isteklerini dinliyor. Aylarca kısıtlamalar nedeniyle evde kalmaktan sıkılan 65 yaş üzeri için muhtarlıklarla iş birliği ile günü birlik geziler düzenliyor. Kısıtlamalar sırasında 78 yaşındaki bir bilge çınarın şifreyi aklında tutamadığı için bankamatik kartı kullanmadığı nedeniyle para çekmedeki sıkıntısını dinlemiş, ona yardımcı olmuştum. Hem çok paralı hem de akıllı bir yaşlı çınar ile ilgili sosyal medyada okuduğum ve çok hoşuma giden bir hikâyeyi yazmadan geçmeyeyim. Hikâye şöyle; Altmış beş yaşını geçmiş bir hanımefendi bankaya gitmiş. Fişini almış, sırası gelmiş vezneye gitmiş. “Hesabımdan 500 lira çekmek istiyorum” demiş. Veznedeki genç memur itiraz etmiş: “Hanımefendi 3 bin liranın altında para çekecekseniz, ATM’den çekeceksiniz. Kuralımız böyle.” Kadın bir düşünmüş: “O zaman hesabımdaki tüm parayı çekmek istiyorum” demiş. Veznedar bir oflamış, bilgisayara kadının müşteri numarasını girmiş, ekrana bakınca gözleri fal taşı gibi açılmış: “Hanımefendi, hesabınızda 1 milyon lira var. Bu kadar bir meblağı ödeyemeyiz ki, önceden haber vermeniz gerek. Bu kadar paramız yok. Talebinizi alayım, yarın size bu parayı ödeyelim.” Kadın sormuş: “Peki en çok ne kadar ödeyebilirsiniz? Ne kadar paranız var?” Genç veznedar kasasına bakmış, yanındaki veznelerde ne kadar para olduğunu sormuş: “Şu anda en çok 200 bin lira ödeyebilirim hanımefendi.” Kadın gülümsemiş: “Tamam o zaman hesabımdan 200 bin lira çekmek istiyorum.” Veznedar kasasından paraları çıkartmış, yandaki kasalardan da borç alarak 200 bin lira toparlamış. Hepsini saymış, kadına imza attırmış, parayı kadına vermiş. Kadın hiçbir reaksiyonda bulunmamış. Veznedar: “Tamam değil mi hanımefendi, buyurun işte paranız.” Kadın: “Tamam değil, şimdi hesabıma 199 bin 500 lira yatırmak istiyorum.” Denizin ortasında balık yemek var Pandemiden dolayı uzun zamandır dışarıya çıkıp bir yemek yiyemedik. Çok sevdiğim bir dostumun daveti ile Denizkent Restorant’dan Uğur Karslı müdürümü aradım, iskelede bir balık keyfi yapalım istedim. İskele tadilattaymış. Dante Balık Restoran’ın iskelesini önerdi. Denizin ortasında balık yeme keyfini yaşayalım istedim. İki aile gittik. Denizin esintisi, oranın sorumlusu Duran Tuluk ve garson Cihan Arslan’ın ilgi ve samimiyetine lezzetler eklenince mest oldum. Kurumların çalışanları ile yaşadıklarına olan inancımı gerçekleştiren emekçi kardeşlerime teşekkürler. SONSÖZ: “Kalbimizi yoranlar değil, kalbimizi onaranlar kıymetlidir.” Şems-i Tebrizi