Covid-19 virüsünden dolayı hayatını kaybeden ve hastalanan sağlık çalışanlarımızın sayısını Sayın Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca bütçe görüşmelerinde meclis kürsüsünden açıkladı. 130 bin sağlık çalış...

Covid-19 virüsünden dolayı hayatını kaybeden ve hastalanan sağlık çalışanlarımızın sayısını Sayın Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca bütçe görüşmelerinde meclis kürsüsünden açıkladı. 130 bin sağlık çalışanımıza virüs bulaştı. 225 Şehidimiz var. Bu rakam Sağlık Çalışanlarımızın görevlerini yaparken aldıkları riskin de göstergesidir. Sağlık çalışanlarının asıl sıkıntısı, yerel yöneticilerin, kurum yöneticilerinin, siyasetin müdahalesi yada, idarecilerin kendi egolarını tatmin etme derdiyle personeller arasında yaptıkları haksızlıklar, hukuksuzluklar ve adaletsizliklerdir. Sağlık çalışanlarımızın çalışma düzeninde yazılı olmasa da bazı etik kurallar vardır. Mesela; mesleğe yeni başlamış genç bir hemşire kardeşimizin, genç olmasın ve mesleğinde tecrübe kazanmasını sağlamak için, kurumun daha yoğun, ya da zor olan yoğun bakım, acil gibi bölümlerinde çalışması hem kurum açısından hem de meslektaşımızın kendini yetiştirmesi açısından önemlidir. Mesleğinde belli bir yere gelmiş olan 25-30 yıllık hemşire ablamızın da tecrübe gerektiren ancak iş yoğunluğunun daha az olduğu bir bölümde çalışması gibi. Sağlık çalışanlarımızın çalışma düzenleri, çalışma şartlarının zorluğu, personeller arasında yapılan ayrımcılık, personellere yapılan psikolojik baskı (mobbing) yönünden son zamanlarda ülkemizin her bir köşesinden o kadar çok sıkıntı geliyor ve duyuyoruz ki, kendimizi “Bu kadar da olmaz” demekten geri alamıyoruz. Mesela; küçücük bir devlet hastanesinde üç anestezi teknisyeni var. İki arkadaşımız 33-34 yıldır görev yapıyor. Bir arkadaşımız diğer arkadaşlara göre daha genç ve görev yılı diğerlerinin neredeyse yarısı. Kurumun bir kamu kurumu olduğunu unutup özel işletmesi zanneden başhekim arkadaş yılı fazla olan arkadaşları geçici görevlendirmeyle filyasyon görevine gönderip, genç olan arkadaşı kurumda tutuyor. Hangi gerekçeyle? Sağlık Bakanlığının talimatı olmasına rağmen, göreve yeni başlamış, sertifikalı olan gencecik hemşire arkadaşlarımız yoğun bakım servisine çalıştırılmazlarken 31 yıllık hiç yoğun bakım tecrübesi olmayan hemşire yoğun bakıma alınıyor. Böyle bir durumda yoğun bakım sertifikası olmayan 31 yıllık hemşirenin yoğun bakımda çalışırken telafisi olmayacak, olası yapabileceği bir hatayla bir vatandaşımız hayatını kaybederse sorumluluk kimindir? Tabi bu arada, yapılan yanlışı dile getirdiğimizde, adı idareci olup ta, idare edemeyen, kurum içinde yaptıkları haksızlık hukuksuzluk ve adaletsizliklerden dolayı kurumda çalışma huzuru bırakmayan arkadaşların gerekçeleri de hazır. O hemşire sorumlu hemşire, o hemşire mavi kot hemşiresi, ya da en vahimi o hemşire bilmem hangi siyasinin yakını ve benzeri cevaplar. O hemşire arkadaşımızı ben mi servis sorumlusu yaptım? Nasıl görevlendirdiyseniz öyle görevden alırsınız. Yapılan haksızlığı hukuksuzluğu hangi siyasi partinin yaptığı önemli değil. Bir siyasi partinin ilçe başkanının yakının yada tanıdığının bir hastanede korunmasını, pozitif ayrımcılık yapılmasını bence aklı selim hiçbir siyasetçi istemez. Geçici görevlendirme süreleri eşit ve adaletli olması gerekirken örneğin 30’ar gün olsa, olmaz mı? Neden bazı personeller 20 gün bazıları 30 gün bazıları 45 gün gider? Neye göre? Kime göre? Adaletli olmak bu kadar mı zordur? Emin olun ki, en kolay yönetim şekli, adaletli olmaktır. Çünkü yapacaklarınız bellidir. Hakkın, Hukukun, Adaletin ve Liyakatin üstün olacağı günlerde buluşmak dileğiyle…