İyi haftalar köyün delisi okuyucuları, bugün düşünce pencerelerini konuşmaya geldim!

İyi haftalar köyün delisi okuyucuları, bugün düşünce pencerelerini konuşmaya geldim! Bir dostumla birlikte açıldı bu pencereler. Düşünce zincirleri içinde kaybolanları masaya yatıralım dedik. Hepimiz gün içinde işe dair, hayata dair düşünce zincirleri oluşturuyoruz. Beyin muhteşem bir yapı! Bir bilgisayara bu kadar çok pencere açıp kapatmaya çalışırsanız büyük ihtimalle sonuç alamazsınız ancak beyninizden alabilirsiniz. Acaba her durumda bu zincirleme düşüncelerin sonucu iyiye çıkar mı? Pek tahmin etmiyoruz! Zihniniz bir durumla karşı karşıya kaldığında siz farkında bile olmadan bir dizi işlem başlatıyor. Örneğin yemeğe çıkmak istiyorsunuz ve aklınızda gitmek istediğiniz bir yer var. Nasıl gideceğinizden başlayarak planın iptal olmasına dair bir sürü detay artık zihninizde, alt planda işlemleniyor. Şimdi bu çok basit olan olayı biraz karmaşıklaştıralım. Gündüz iş yerinde bir problem yaşadınız ve tam olarak çözülmedi. Zihniniz bir yerden de onu ateşlemeye çalışıyor. Hadi hadi, biraz daha kaos yaratalım. Anneniz ara ara sizi arıyor ve onu aramadığınız için şikayet ediyor. Az daha gidelim, markete bir giriyorsunuz cebinizdeki tüm para çıkıyor, biraz daha açılalım, çocuğunuzla yeteri kadar vakit geçiremediğinizi düşünüyorsunuz ve vicdanınız zihninizi yemek üzere. Nasıl, düşünceleriniz ne kadar şirin bir yapı oluşturdu değil mi?

DELİ GİBİ YORGUN’

Şimdi şöyle düşünelim, yukarıda bahsettiklerimi birbiri ardına ekleyin ve bir zincir hayal edin. Tabiki bununla bitmiyor, kendi hayatınızdan parçalar da ekleyin oraya. Yazının başında bahsettiğim gibi bir bilgisayara benzettiğimiz zihnimizde bir sürü pencere açtık. Ve farkındaysanız hiçbiri kapanmadı. Evdesiniz ama iş penceresi hala açık. Dışarıda eğleniyorsunuz ama zincirler aklınızda sallanıyor. Merak etmeyin dostlarım, bu zincirler sizi zehirlemez, sadece aşırı derecede yorabilir. Yani toksik bir hale dönüşmez- eğer 7/24 uyumuyor ve bunları düşünüyorsanız başka- ancak alttan alta işlemcinizi neyin yoruyor olduğunu anlamazsınız. Bir pazar günüdür, bütün gün evde yatmışsınızdır ama deli gibi yorgun hissediyorsunuzdur. Başınız, sırtınız ağrıyordur sürekli. Üşütmekten tutun fıtığa kadar bir sürü hastalık sayarsınız. Gerçekten hasta olmuşsunuzdur da. Sizden dışarı yol alamayan düşünce zincirleriniz sizi yormaya başlamıştır çünkü. Açıp açıp kapatamadığımız düşüncelerimizin nereye gittiğini- daha doğrusu gidemediğini- bazen çok sert bir şekilde buluyorum kendimde. Akşam sohbet ederken arkadaşlarımda görüyorum. Ailemde görüyorum. Markette sıra beklerken konuşan insanlardan anlıyorum mesela. Hepimizin eline uçan balonlar verselerdi bu düşünceleri temsil eden, sanırım çoğumuz uçuyor olurduk! Uçmayı engellemek için zincirlerin biraz çözülmesi, yani düşüncelerin bulundukları yerden dışarı çıkmaları lazım. Bazen rahatlamak için bir durumun gerçekten çözülmesine ihtiyacınız olmayabilir, dışarı çıkması yeterlidir. Bilgisayardaki pencereleri biraz kapatmaya ne dersiniz?