“Gel benimle… Çok çok uzaklara…”

Gel benimle… Çok çok uzaklara…” Sesine hayran olduğum sevgili sanatçımız Yaşar, ne güzel söylemiş. Hangimizin şöyle uzak uzak diyarlara gitme isteği yok ki? Hiç kimsenin bilmediği, belki de hiç kimsenin olmadığı bir yerde şöyle güzel bir kafa dinlemek… Düşüncesi bile insanın içini huzurla dolduruyor. Eskiden, ilkokul ve lise yıllarımda anket defteri modası vardı. Sınıf arkadaşlarınıza, tanıdıklarınıza bu defteri doldurtur, seneler sonra okuyup o güzel anılara geri dönüş yapardınız. İşte, o defterdeki sorulardan biriydi: Issız bir adaya düşseniz yanınıza ne alırdınız? Sahi, sen ne alırdın? Çok merak ettim şimdi… Ben mi? Yumuşacık yastığım, sağlam bir olta, hiç bitmeyecek uzunlukta kitaplar… Hayatta kalır mıydım bilinmez ama oldukça mutlu olacağımı söyleyebilirim! Hani bazen öyle anlar vardır ya, yorulursunuz ve pili bitmiş kumanda gibi hissedersiniz kendinizi. Pillerin yerini değiştirip kumandanın sırtına pat pat diye vurduğunuzda iki saniye çalışsa da bitmiştir ve değişim istiyordur ya hani… Ya da şöyle anlatayım; Muhteşem Yüzyıl’da Meryem Uzerli’nin kendini zirveye taşıyan bir diziyi bile terk edip arkasına bakmadan uzaklaşması gibi… Üzüntüden, dertten, kederden kaçıp kurtulmayı düşlemek. Hangimiz son günlerde böyle hissetmiyoruz ki… Bu yıl yaşadıklarımızın yarattığı yorgunluk mu, hala yaşadıklarımızın verdiği endişe mi, mevsim geçişlerine bağlı bir durum mu, yoksa bizim tuhaflığımız mı, bilinmez. Haliyle ayarlarımız kaçtı tabi! Peki, hal böyle ise ne yapıyoruz? Yerden kalk! Üstünü, başını temizle! Silkelen ve kendine gel! Depresyonu def, neşeyi evine davet et! Belki küçük bir hobi, belki kulaklarına çalınan bir senfoni, belki de sadece dumanı üzerinde tüten sade bir kahve mutlu eder bizi… Yeter ki isteyelim… *** Yine ardı ardına açıklamalar yapıyoruz… Ben bu yazıyı yazarken televizyonda Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk konuşma yapıyordu… Alttaki KJ’ye gözüm ilişti: Okullar 1 ay daha tatil mi? Sonra açıklamaları dinledim: 31 Ağustos’ta uzaktan eğitimle okullar açılacak, 21 Eylül’de Bilim Kurulu’nun tavsiye ettiği sınıflarda, aşamalı ve seyreltilmiş şekilde yüz yüze eğitim başlayacak. Birinci dönem ara tatili 16-20 Kasım, yarıyıl tatili 25 Ocak- 5 Şubat, ikinci dönem ara tatili ise 12-16 Nisan’da yapılacakmış. Ya da en azından şimdilik böyle planlandığını söyleyebilirim… Uzaktan eğitim nasıl olacak, sınıflar nasıl düzenlenecek, çocuklar ve gençler uzun süre sonra okula dönünce nasıl zaptedilecek, velilerin bu duruma yaklaşımı nasıl olacak, eğitimde yaşanan bu gelişmelerin yansımaları nasıl olur, yaşanan uzun süreli arayı telafi etmek için nasıl bir program izlenecek, Semra böyle sorular sormayı nereden öğrendi? İşte, aklımızda olanlar bunlar… Biz her zaman ‘Her şeyin başı sağlık’ diyelim ve önemli olan sağlığımızı korumak olduğunu unutmayalım. Elbette ki bu günler de geçecek. Eski düzenimize kavuşacağız. Şaka maka da, bu arada siz de güzel tatil yaptınız… Gençler iyi mi böyle?