Kek insanı mısınız yoksa kurabiye mi? Peki atıştırmalığın yanına çay mı seversiniz kahve mi? Evinizde kedi mi besleseniz daha huzurlu olursunuz yoksa köpekler mi sadık dostunuz? Hepimiz çeşit çeşit, k...

Kek insanı mısınız yoksa kurabiye mi? Peki atıştırmalığın yanına çay mı seversiniz kahve mi? Evinizde kedi mi besleseniz daha huzurlu olursunuz yoksa köpekler mi sadık dostunuz? Hepimiz çeşit çeşit, karakter karakter… İnsan evladı öyle ki; gerçekten Bostanlı Pazarı’ndaki ürün çeşitliliğinden dahi daha çok karaktere sahibiz. Hani bir şarkı vardı ya ‘Beni beğeneni ben beğenmem, benim beğendiğim ise benim beğenmez’ diye gerçekten de aynı öyle… Çok yakın bir dostum var, alıp kalbimin baş köşesine koymak istediğim, çok ama çok değer verdiğim. Geçen gün oturup konuştuk da aslında hiç ortak noktamız yok. Ben sabah insanıyımdır, güneşin doğması bile günümü güzelleştirir. O ise tam bir gece insanıdır; benim enerjim yavaş yavaş biter ve pilim artık uyarı sinyali verirken onda tam bir enerji! Oradan oraya hoplar, sanırsın ki bütün gün dinlenmiş… Eşimle de benzer bir durumu yaşıyoruz. O gerçekten titizlik hastasıdır, eve geldiğinde hemen üzerini değiştirir, elini yüzünü yıkar anca ondan sonra salona geçer ve oturur. Ben mi? Ben eve geldiğimde bir dolaşır, sonra bir o koltuğa bir bu koltuğa atlar gecenin bir yarısı üzerimdekini değiştiririm. Lütfen kınamayın, bu pislik değil tam bir alışkanlık. Okuldayken de böyleydim. Okuldan geldiğimde üzerimi değiştirmek istemez, okul kıyafetlerimle bir oraya bir buraya giderdim. Annemin ‘Kızım üzerini çıkart’ diye diye dilinde adeta tüy biterdi. Saat bile arada sırada doğruyu gösterir ya bir gün eve gelip üzerimi hemen değiştirmişim. Bana bakmadan televizyon izleyen annem başladı ‘Üzerini çıkar’ demeye. Ne gülüp dalga geçmiştim. Anı işte… Dediğim gibi hepimizin farklı huyları, çeşit çeşit karakterleri ve bin bir tane farklı zevki var. O yüzden ayrılıklarımızı kabul edip farklılıklarımızı sonuna dek yaşamalıyız. Sadece insandan insana da değişmiyor bu durum; düşünsene 14 yaşındaki sen ile şimdiki sen arasında ne gibi farklar var… Umarım gülümseyerek anıyorsundur geçmişi. Şimdi sana bir şey söyleyeyim: Aslında hepimiz aynı olsak hiç zevki kalmaz bu hayatın. Düşünsene tüm çiçekler aynı, nasıl bileceksin papatyalar ve güllerin varlığını… Sonra… Düşünsene hava hep güneşli, özlemez misin yağmurda ıslandığın günleri… Ya da düşünsene, en sevdiğin yemeği her gün yediğini. İnan bana için bayılır, bıkkınlık geçirirdin. Sen beni dinle, kabullen herkesi farklılıklarıyla. Hatta tüm farklılıklarını da bir bir kucakla. Sen değerlisin, sen özelsin, sen çok güzelsin. Bu güzelliklerinle herkesten de çok farklısın, ne kadar güzel… Şimdi bir kendini düşün bir de yanındakini; hatta ne güzel bir sohbet konusu değil mi? Açın bakalım karşılıklı defteri, farklılıkları yatırın masaya… Ve şükredin hayata, iyi ki bu kadar güzel bir renk paletinde yaşıyoruz diye!