Saç boyası, her yaşa hitap ettiği gibi hem kadın hem erkeklerin değişim için kullandığı bir üründür. Beyazları gizlemek için saçını boyatanlar olduğu gibi...

Saç boyası, her yaşa hitap ettiği gibi hem kadın hem erkeklerin değişim için kullandığı bir üründür. Beyazları gizlemek için saçını boyatanlar olduğu gibi ombre ve balyaj gibi renklendirme işlemlerini de tercih edenler oldukça fazladır. Farklı renkler ve tarzlar denemek heyecan verici ve insanı yenileyici bir süreçtir. Bu yüzden de saç boyatmak oldukça popülerdir.

Bu değişim insanın kendisini iyi hissetmesini sağlasa bile aslında saç boyalarının ve içlerinde bulunan kimyasalların sağlığa yan etkileri vardır. Bu yan etkiler sadece saçları değil, vücudu da etkileyebilir. 

Saç boyaları, kalıcılık derecesine göre üçe ayrılırlar. Bunlardan ilki kalıcı boyalardır. Kalıcı boyalar, kullanıcıların yüzde 80’inin tercih ettiği boyalardır. Saç şaftında kalıcı kimyasal değişimlere sebep olurlar. Bu boyaları uyguladıktan sonra saç rengi şampuanla çıkarılmaz ve ısıya dayanıklıdır. Kalıcı boyaların içinde birçok kimyasal madde bulunur.

Hidrojen peroksit, parafenilendiamin (PPD) ve amonyak bunlardan bazılarıdır. Kalıcı boyaların saçın içine işleyebilmesi için amonyak kullanılır. Amonyak, saç telinde şişmeye neden olur ve saçın kabuğunu açar. Hidrojen peroksit ise saçınızın doğal rengini yok eder. Kalıcı boyalar saç telini hasara uğratır ve saç proteinlerine zarar verir. Ayrıca saçınızın bu tür kimyasallarla işlem görmesi saçınızın kırılmasına yol açar. Yüksek miktarda amonyak, ciltte tahrişe yol açabilir.

Saçınızı sık aralıklarla devamlı boyamak ve kimyasallara maruz bırakmak saçınıza zarar verir. Normalde her boyama işleminin arasına 4-8 hafta kadar zaman girmelidir.

Saç boyalarının içerdiği kimyasal maddeler, alerjik reaksiyonlara sebep olabilir. Saç boyalarına karşı alerjisi olanlar, genelde bu kimyasallardan birine alerjiktir. Saç boyalarında alerjiye sebep olan en yaygın maddeyse parafenilendiamin, yani diğer adıyla PPD’dir. En sık görülen semptomlar kaşınan saç derisi, kafa derisinde kızarıklık ve şişlik, kepeklenme, göz ve göz kapağı çevresinde şişlik ve son olarak göz, burun ve yüz çevresindeki pullu deridir.

Saçlarınızı ne kadar sık boyatıyorsanız saçlarınız boyalarda bulunan kimyasallara o kadar çok maruz kalmış olur. Saçın dış yüzeyinde koruyucu ve doğal lipit tabaka vardır. Bu tabaka saçın nemlenmesini sağlar. Saç boyalarıysa saçın koruyucu tabakasını yok ederler. Bu da saçlarınızın parlaklığını ve nemini kaybetmesine yol açar. 

Saç boyaları sadece saçınıza değil, cildinize de zarar verebilir. Yanma hissi, kızarmış ve pul pul olmuş cilt, kaşınma ve rahatsızlık hissi semptomlardan bazılarıdır. Saç boyasını yanlış uygulamak, bu tür semptomlara yol açabilir. Bu sebeple saç boyasını kendiniz uyguluyorsanız eldiven takmayı unutmayın. Hem cilt hem de saçta görülen alerjik reaksiyonları erken tespit etmek için yama testi uygulanabilir.

Bu testte, kişinin sırtına alerjik maddeler yapıştırılır ve iki gün sonra kontrol edilir. Sonuca göre alerjik madde tespit edilir ve hasta içinde o madde bulunan ürünleri kullanmaz.

Saç boyalarındaki kimyasallar sadece ciltte değil, başka bölgelerde sağlık sorunlarına da yol açabilirler.

Yapılan araştırmalar, PPD’nin kansere yol açabileceğini kanıtlamıştır. Fakat saç boyalarında bulunan miktarın kansere yol açıp açamayacağı konusu kanıtlanmamıştır. Amerikan Kanser Topluluğu, her saç boyasında farklı maddeler olduğu için saç boyalarının kansere yol açıp açmadığı araştırmasının karmaşık olabileceğini söylüyor.

Fakat bazı uzmanlar özellikle saç boyasının meme ve yumurtalık kanserini tetiklediğini söylüyor. Siz siz olun saçlarınızı sık sık boyatmayın. Hatta mümkünse beyazlarınız çıkmadan saç boyasıyla tanışmayın.