Kamuda en uzun çalışma süresi sağlık çalışanlarının. Sağlık çalışanlarımızın yaptığı iş, her vatandaşımızın yapabileceği sıradan bir iş değil, bilgi beceri isteyen, özellik arz eden bir iştir. Takip e...

Kamuda en uzun çalışma süresi sağlık çalışanlarının. Sağlık çalışanlarımızın yaptığı iş, her vatandaşımızın yapabileceği sıradan bir iş değil, bilgi beceri isteyen, özellik arz eden bir iştir. Takip edilen cihazlar, vücuda zerk edilen ilaçların her birinin ayrı ayrı özellik taşıdığını, risk oluşturduğunu unutmamak gerek. Değerlendirme yaparken, sağlık çalışanlarımıza, kendi canımızı ve sevdiklerimizin canlarını emanet ettiğimizi unutmamakta fayda var. Yaklaşık iki yıldır devam eden pandemi sürecinde, bir sağlık çalışanımızın iki kişilik iş yaptığını, buna rağmen, ekonomik olarak geçimini sağlayamayanlar, her geçen gün alım gücü düşenler yine sağlık çalışanları. Maalesef tüm sabit ücretlilerde yani emeklilerimizde, işçilerimizde de olduğu gibi, memurlarımızın da alım gücü sadece yıl başından bu yana yaklaşık yüzde 40 civarında düştü. Ancak bu süreçte memurlar içerisinde ekonomik, psikolojik, sosyolojik olarak en fazla yıpranan ve mağdur olan kesim yine sağlık çalışanları oldu. ​ FAZLA MESAİ Ekonomik olarak geçim derdine düşmüş Pek çok sağlık çalışanı fazla mesai yaparak geçimini sağlamaya çalışıyor. Yani bir kişilik değil, belkide yerine göre iki kişilik iş üreterek, fazla mesai yaparak üç beş kuruş fazla ücret almak için çabalayan sağlık çalışanlarımızın karşısına bir de döner sermaye gelirleri düşmesin diye üç kişinin yapacağı işi bir kişiye yaptırmak için çıkan idarecileri de unutmamak gerek. Ailesinden, sosyal hayatından, sevdiklerinden feragat ederek aylık çalışmasının kat be kat üzerinde mesai yapanları gören, duyan yok. Sağlık çalışanlarının sıkıntılarına karşı gözler kör, kulaklar sağır. Pandemi döneminde bile en mağdur kesim olan memur gurubu sağlık çalışanları. Pandemi döneminde yasal olan yıllık izinleri kullandırılmayan, emekli olmalarına, hatta istifa etmelerine, tayin olmalarına bile izin verilmeyen sağlık çalışanlarımıza hakkınız ödenmez diyerek üç gün alkışlatanlar, iki yıldır sağlık çalışanlarının haklarını bir türlü ödeyemediler. Tüm memurların esnek mesai yaptıkları dönemde bile, bırakın mesailerini yapmalarını fazla mesai yaptırılan üç kişilik işi bir kişiye yaptırdıklarını tüm bunlara rağmen beş dakika geç geldin 10 dakika erken çıktın diye eften püften sebeplerle haklarında tutanak tutulan, ceza verilenler yine sağlık çalışanları. Dört kişilik bir ailenin Açlık sınırının yaklaşık 3 bin 500 TL, yoksulluk sınırının 12 bin 250 Tl olduğu günümüzde bir uzman doktorun maaşının 8 bin 500 TL, bir hemşirenin maaşının yaklaşık 5 bin TL olduğunu her kesimin bilmesi gerek. Yani pandeminin kahramanları diye alkışladığınız doktorlarımız yoksulluk sınırının kat be kat altında, hemşirelerimiz ise neredeyse açlık sınırında maaş alıyor. Bu günlerde asgari ücretin zam oranı konuşuluyor. Elbette asgari ücretle geçinmek zorunda olan, geçim zorluğu içerisinde olan milyonlarca vatandaşımızın ücretleri artırılsın. Ancak, asgari ücretin 4 bin TL üzerine çıkması durumunda memurların en az yüzde 30'unun temel aylığının asgari ücretin altında kalacağını da unutmamak gerek. 2002 Li yıllarda bir hemşirenin maaşı yaklaşık üç asgari ücret ederken, bu gün bir hemşirenin maaşının neredeyse asgari ücrete dayanması üzücü ve düşündürücüdür. Bırakın hekimlerimizi hekim dışı bir sağlık çalışanımızın maaşının asgari ücretle kıyaslanması durumunda yıl başında bir hemşirenin maaşının 12 bin TL civarında olması gerekiyor. Memur maaşlarının asgari ücret seviyesine çekilmesindeki gerekçeyi merak ediyoruz. Sonuç olarak; sağlık çalışanlarımız geçimini sağlayabilmek için fazla mesai peşine düşmüş, idarecilerde tasarruf edeceğiz diye fazla mesai vermeyip, iki-üç kişinin yapacağı işi bir sağlık personeline yaptırma peşinde.