Yapılan araştırmalarda çalışanların iş ve yaşam kalitesinin yüksek olması konusunda en önemli faktörün ücret ve çalı...

Yapılan araştırmalarda çalışanların iş ve yaşam kalitesinin yüksek olması konusunda en önemli faktörün ücret ve çalışma huzuru olduğu görülmektedir. İnsan ömründe iş hayatı, tüm insanların yaşamları boyunca ayırdıkları en büyük zaman dilimlerinden biridir. İş hayatında geçirilen zamanın, çalışanlar tarafından istekli ve kaliteli bir şekilde geçirilmesi verilen hizmetin de kalitesini olumlu yönde etkilemektedir. Eğer hizmet verdiğiniz iş hayatı insan sağlığıysa motivasyonun önemi çok daha fazla ortaya çıkmaktadır. İnsan hayatı gibi, çok hassas ve hata kabul etmeyen, telafisi mümkün olmayan bir alanda faaliyette bulunan sağlık çalışanlarının motivasyonunun yüksek olması, moral ve motivasyona en çok ihtiyacı olan hastalar üzerinde de pozitif etki bırakacağı kesindir. İnsan sağlığı gibi hayati önem taşıyan alanlarda hizmet veren sağlık çalışanlarının moral ve motivasyonlarının yüksek olması diğer sektörlerde hizmet veren memurlara nazaran da çok daha önemlidir. O halde sağlık kurumlarını yönetenlerin hedefi çalışan personellerinin moral ve motivasyonu ile iş yaşam kalitesine yönelik öncelikleri belirlemek, çalışanlarının iş yaşam kalitesi ve motivasyonlarını iyileştirmek olmalıdır. Oysa ki maalesef olması gerekenin tam tersi uygulamaların yaşandığı da ortadadır. İnsan hayatı, insan sağlığı gibi bu denli hassas konumlarda görev yapan sağlık çalışanlarının, daha rahat ve güvenli ortamlarda çalışabilmelerinin sağlanması gerekmektedir ki, bu da, öncelikli olarak iş yaşam kalitelerinin yükseltilmesi ve motivasyon düzeylerinin artırılması ile mümkün olabilecektir. Sağlık çalışanlarının motivasyonunu etkileyen unsurlar incelendiğinde ilk sırada çalışma huzuru, maaş ve döner sermaye gibi ekonomik getiri sağlayan faktörlerin ön sıralarda olduğu görülmektedir. Hizmet ürettikleri iş yerlerinin düzenli temiz olmasının da çalışma ortamlarının kalitesinin motivasyona etkisi de ekonomik beklentilere yakın olduğu görülmektedir. Uzun süren bir pandemi salgınından yeni yeni çıkmaya çalışan sağlık çalışanlarının pek çoğu halen pandeminin etkisinden tam olarak kurtulabilmiş değildir. Pek çok memurun esnek ya da evden çalıştığı pandemi döneminde, sağlık çalışanlarının yasal olan yıllık izinleri verilmemiş, emekli olmaları bile yasaklanmıştı. Son birkaç yıldan bu yana Sağlık Bakanlığı’nın sözleşmeli yöneticilik, ek ödeme yönetmeliklerinde özellikle hekim dışı çalışan hemşire, ebe, teknisyen memur gibi meslek guruplarının adeta yok sayılması çalışma huzurunu bozmuştur. Sağlık hizmeti sunucularının kurumlarından en önemli beklentilerinin ilk sırasında ek ödemelerin adaletli bir şekilde dağıtılması yer almaktadır. Ve hastane yöneticileri tarafından tanınma, takdir edilme, sevgi ve saygı görme de çalışanların motivasyonunu ve buna paralel olarak da iş yaşam kalitesini artırıcı bir etkiye sahip olacağı kesindir. Tek referansın siyaset olduğu sözleşmeli yöneticilikle birlikte özellikle Sağlık Bakanlığı’na bağlı sağlık kurum ve kuruluşlarına siyaset çok fazla müdahil olmuş, kurum içindeki senin adamın, benim adamım, onun dayısı bilmem kim? Diğerinin amcası şu siyasetçi algısı maalesef kurumlarda çalışma huzurunu bozmuştur. Sonuç olarak yöneticilerin görevi, çalışanların huzurunu bozmak değil, öncelikle çalışanlar arasında adaleti sağlamak, iş ve yaşam kalitesini artırarak çalışanların motivasyonunu olabildiğince yükseltmektir.