Paris’te, EXPO-2020 İzmir için müracaat ettiğimizde konu sağlık turizmiydi. İzmir’in dışında Ege ve Akdeniz de dâhil Türkiye‘de sağlık turizmi ön plana çıkmaya başladı....

Paris’te, EXPO-2020 İzmir için müracaat ettiğimizde konu sağlık turizmiydi. İzmir’in dışında Ege ve Akdeniz de dâhil Türkiye‘de sağlık turizmi ön plana çıkmaya başladı. Tüm ülkelerden, özellikle Avrupa’dan Türkiye’ye tedavilere gelindiğini iyi biliyoruz. Allah vergisi termal kaynaklarımız bol. Doktorlarımızın her türlü hastalığı tedavi etmesi Türkiye’yi sağlıkta lider yaptı. Bundan sonraki EXPO İzmir ve Ege müracaatlarında sağlık ve inanç turizmini ön plana almamız gerekir. Ben EXPO müracaatlarına dokuz defa Paris’e gitmiş bir gazeteci olarak İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Tunç Soyer ve İzmir Valisi Sayın Yavuz Selim Köşger, İzmir için ele ele verip EXPO’ya talip olmalarını sağlık ve inanç turizmi adı altında fuarlar şehri İzmir’e kazandırmak için çalışmaya hız verilmesinin gerektiğini hatırlatmak istedim. BAKAN’A ÇAĞRI Bazı kendini bilmez hasta sahiplerinin sağlık personeline saldırmaları, dövüp doktorlarımızı öldürmeleri kabul edilemez. Sağlık Bakanı, Adalet Bakanı ve Sayın Cumhurbaşkanı, kendini bilmez hasta sahiplerinin sağlıkçılara yapılan saldırıları önlemek için gerekli en ağır cezaların verilmesi gerekir. Hasta sahibi kaba kuvvetle ‘Döverim. Söverim, öldürürüm, sonra adliyeden serbest bırakılırım’ mantığının ortadan kaldırılması, saldırganlara en ağır cezaların verilmesi ve kimsenin de böyle densizce saldırıları yapmaya cesaret bulamaması gerekir. Sağlıkçılar güvenlik içerisinde hastalarını tedavi etmelidir. Her an saldırıya uğrayacağı korkusu yaşamamalıdır. Doktorlar hasta yakınlarının saldırısından, insanlar Kovid-19’un geri dönmesi korkusunun pençesinde. Sağlığın korunmasının, doktor ve sağlıkçılarımızın can güvenliklerinin sağlanmasının şimdi her zamankinden daha çok gündemde olduğu görülüyor. Küresel salgın yaşam tarzlarını değiştirirken, yatırımların da bu değişime uygun biçimde yapılması zaruretini ortaya koyuyor. Bu zarureti dikkate almayan yatırımcı kaybetmeye mahkumdur. Enflasyonun tavan yaptığı tüm dünyada görüldüğü gibi ülkemiz de bu durumdan etkilenmektedir. Türkiye’de ekonominin düzelmesi için çok çalışmaya, ihtiyaç olmasına rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kurban Bayramı tatilini dokuz güne yaydı, turizm ve esnaf canlansın diye... Turizm hareketlerinin bile bu yeni anlayışa göre şekillenerek yoluna devam etmesi öngörülüyor. Turist “Önce sağlık” ilkesini ön plana çıkarırken, sağlık turizmi çok daha somut ve yoğun biçimde bu hareketin içinde kendini gösterecektir. Sağlık turizminin gerçek profili orta yaş üstündeki paralı ve sağlığına duyarlı turistlerdir. Küresel salgından en az etkilenen ülkelerden Türkiye, kent hastanelerini kurmakla, özel sağlık hastaneleriyle adeta butik bir sağlık ülkesi görünümüne geldi. Yorucu ve yıpratıcı yaşamların egemen olduğu ülkelerin insanları için Türkiye, tatil, tarih, inanç ve sağlık turizmini bir arada yaşadığı bir ülke. Turist için cennetten farksız. Turizm mutluluğunu doyasıya yakalayabildiği, coğrafi özellikleri, harika iklim koşulları ve tarihle harmanlanan otantik doğal güzellikleri de eklersek, sağlık turizmi ülkemizin yeni dönemde en başarılı hamlesi olacağa benziyor. Bu fırsatı kaçırmayalım.