Okul öncesi dönem çocukları bu süreçten nasıl etkilenir? Korona virüs salgını çocuklara nasıl anlatılabilir? Yetişkinlere ve özellikle ileri yaştaki bireylere göre daha az etkilendikleri düşünülse de...

Okul öncesi dönem çocukları bu süreçten nasıl etkilenir? Korona virüs salgını çocuklara nasıl anlatılabilir? Yetişkinlere ve özellikle ileri yaştaki bireylere göre daha az etkilendikleri düşünülse de çocuklar da bu süreçten etkilenmektedir. Özellikle çocukların taşıyıcı olması tehlikesi nedeniyle koruma amaçlı eğitime geçici süre ara verilmiştir. Dolayısıyla bu tarz toplumsal, küresel vakaları anlamak, anlamlandırmak mantıkları yerine sezgilerini kullandıkları için çocuklar için zor görünmektedir. Okullarda eğitime ara verilmesini anlamlandıramamaları ve evde ebeveynleri ya da bakımlarını üstlenen yetişkinlerle daha çok zaman geçirmeleri çocukların kaygı durumlarında artışa neden olabilir ve bu beklenen bir durumdur. Toplumda bilinmeze yönelik kaygının yoğun olduğu bugünlerde elbette bu duygular çocuklara da yansıyacaktır. Çünkü çocuklar gözlemleyerek, izleyerek öğrenirler ve davranışlarını şekillendirirler. Buna bağlı olarak uyku düzensizlikleri, yeme bozuklukları, hırçınlık, tırnak yeme gibi davranış problemleri, ruhsal veya bedensel sıkıntıların ortaya çıkması olasıdır. Öncelikle amacımız çocukları korkutmak ve kaygılandırmak değil bilinçlendirmek ve rahatlatmak olmalıdır. Bu süreçte doğru olan çocuktan bilgi saklamak değil aksine çocukla bilgi paylaşmaktır. Ancak bunu yaparken çocukların neler bildiklerini değerlendirip ardından içinde bulundukları gelişimsel seviyeleri göz önünde bulundurarak gereksiz ve fazla bilgiye maruz bırakılmadan açıklamalar yapılmalıdır. Virüsün ne demek olduğunu bir resim ya da çocuğun yaşına uygun, onu korkutmayacak bir görsel ile somutlaştırarak anlatmak etkili olacaktır. Özellikle okul öncesi eğitim kurumlarına devam eden çocukların sık sık grip, nezle gibi hastalıklardan geçtikleri düşünülürse bu hastalıklardan örnekler verilerek açıklamalar yapılabilir. Elleri sık sık yıkamanın, meyve ve sebzeleri yeterli bir şekilde tüketmenin önemi, ellerin ağız ve buruna götürülmemesinin gereklilikleri parmak oyunları, resimli çocuk kitapları, çocuk şarkıları vasıtasıyla ve hatta teknolojiyi işin içine katarak birkaç dakikalık kısa videolar ile anlatmak etkili bir yol olacaktır. BENMERKEZCİ Egosantrik (benmerkezci) özelliklere sahip olan ve çevrelerinde olup biten her şeyin odak noktasında kendilerini gören okul öncesi dönem çocukları bu kaygı ve panik halinin sebebi olarak kendilerini görebilirler. Çocuklar okulun kapalı olmasının, anne-babasının işe gitmemesinin ya da sınırlı gitmesinin sebebi olarak kendini sorumlu tutabilir. Virüsün ne olduğunu, neden okula gidilmediğini, neden parka, gezmeye, misafirliğe gidilmediğini açıkça ve net bir şekilde anlatmak endişelerini bir nebze de olsa azaltacaktır. Geleceğe dair süreci henüz bilemesek bile daha olumlu ifadeler kullanmak da kaygı düzeylerini hafifletecektir. “Bize hiçbir şey olmaz” şeklinde kesin cümleler kurmak yerine gerekli önlemleri almanın öneminden bahsederek süreci güvenli bir şekilde yönetmek gerekmektedir. Günlük hayat temposundaki değişimler çocuğun evdeki uyku, yemek, oyun gibi rutinlerini değiştirebilir. Bu durum çocukların ruhsal durumlarının değişimine, olumsuz tutum ve saldırganlık gibi problem davranışların ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu rutinleri bozmamak, ev içerisinde günlük rutin hazırlamak oldukça önemlidir. Özellikle fiziksel aktivite içeren faaliyetlerin rutinlere aktarılması hem çocukların bedensel gelişimlerine hem de ruhsal durumlarına olumlu katkı sağlayacaktır. Çocuklar rutinleri sever ve bir sonraki adımı bilmek ister. Eğitime ara verilmesi, oyun ve atölye gibi toplu etkinlik alanlarının kapatılması ile birlikte evde kalma süreleri de artmıştır. Ailelerin en çok merak ettiği hatta zaman zaman endişelendiği konu ise evde çocuklar ile gün boyu neler yapılabileceğidir. Bu sorunun cevabı ise her zamanki gibi çocuk ile nitelikli zaman geçirmektir. Birlikte geçirilen zaman sürecinde ebeveynin çocuğu ile aktif vakit geçirmesi gerekmektedir. Örneğin çocuğun yaş ve gelişim özelliklerine uygun olarak kısa bir kutu oyunu oynamak ebeveyn-çocuk arasındaki ilişkiyi-iletişimi-paylaşımı arttıracak, bağlanmayı kuvvetlendirecek faaliyetlerdir. Kitap okunuyorsa kendini tamamen o kitaba ve çocuğa vermelidir, boyama yapıyorsa eline bir fırça alıp çocuğu ile boyamalıdır. Ancak bu tüm gün boyunca sürekli çocuk ile etkinlik yapmak, oyun oynamak zorunda olunduğu anlamına gelmemelidir. Çocukları evde mevcut olan günlük rutin işlere dahil etmek çocuklar için hem keyifli hem de ebeveynlerin işini kolaylaştırıcı faaliyetler olabilir.