Bugün pazar. Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar. Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün bu kadar benden uzak bu kadar mavi bu kadar geniş olduğuna şaşarak kımıldamadan durdum. Sonra saygıyla top...

Bugün pazar. Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar. Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün bu kadar benden uzak bu kadar mavi bu kadar geniş olduğuna şaşarak kımıldamadan durdum. Sonra saygıyla toprağa oturdum, dayadım sırtımı duvara. Bu anda ne düşmek dalgalara, bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım. Toprak, güneş ve ben... Bahtiyarım... Ne güzel ifade etmiş Nazım Hikmet. Nazım’ın “Bugün Pazar” şiirinde paylaştığı o unutulmaz duyguların benzerini, önceki gün Türkiye’de milyonlar yaşadı. Hissetti. 21 Mart 2020 günü başlayan sokağa çıkma yasağının belki de sonuna yaklaşıldığının en güzel kanıtı,10 Mayıs 2020 Pazar günü yaşandı. Evlerinden çıkan ve sadece yürüme mesafesi kadar uzaklaşmalarına izin verilen, 65 yaşının üzerindeki insanlar sanki güneşe ilk defa çıkabilmelerine izin verilmiş gibi mutluydu. Günlerdir korkuyla ve endişeyle evlerine kapatılan insanlar yaşadıkları kaygıyı bir günlüğüne de olsa unuttu. Peki, şimdi ne olacak? Evde kalmanın yarattığı sağlık ve ruhsal sorunlar nasıl tamir olacak? Gönül yorgunluğu nasıl düzelecek? Hareketsizlikten kaynaklanan başta diz ve kalça eklem ağrıları nasıl düzelecek? Tansiyonu yükselen, nabzı hızlanan, başının ağrısı veya dönmesi artan yüzbinler nasıl eski haline dönebilecek? Fazla kilolar nasıl verilecek? Peki, ya kaygı? Umutsuzluk? Ben yaşlıyım, kolayca hastalanır ve ölebilirim düşüncesine kapılan on binler bunu nasıl unutacak? Bir salgın yaşandı, yaşanıyor ve yaşanmaya devam edecek. Salgını önlerken başka onlarca sorun başladığının farkında mıyız? Bu sorunları çözmek için erken diyorsanız yanılıyorsunuz. Asıl salgınla mücadele şimdi başlıyor.