Bir ülkenin geleceği, çocukların hayallerine bağlı. Yaşam süreçlerini hayallerine kavuşma üzerine kuran çocuklar çok başarılı...

Bir ülkenin geleceği, çocukların hayallerine bağlı. Yaşam süreçlerini hayallerine kavuşma üzerine kuran çocuklar çok başarılı oluyor. Hani her konuşmada “Ülkemin geleceği çocuklarımız” diye başlarız ya söze. Bu söz çok anlamlı ve önemli. O sözün meyvesi olan, son yıllarda göğsümüzü kabartan iki önemli bilim insanını yıllarca konuşacağız. Nobel Ödülü alan Türk bilim adamı Prof. Aziz Sancar, kanser konusunda yaptığı önemli çalışmalarla adını dünya çapında duyurdu. Yine kanserle ilgili yaptığı çalışmalarla adından sıkça söz ettirirken, korona virüs aşısı ile tüm dünyaya umut olan, dikkatleri üzerine çeken Türk bilim insanları Prof. Dr. Uğur Şahin ve Prof. Dr. Özlem Türeci. Bu bilim insanları dünyanın geleceğinin çocuklarıymış. Sadece ülkemin değil, dünyanın gurur duyduğu bu bilim insanlarını örnek alacak çocuklarımıza şimdiden başarılar diliyorum. Tüm dünyada 4 milyon insanın ölümüne yol açan Kovid-19 pandemisi bana göre en çok eğitimi etkiledi. Ülkemde olduğu gibi dünyada da eğitimde korkunç yaralar açtı. Bence telafisi mümkün olmayacak yaralar. Yaklaşık 2 eğitim- öğretim yılı ziyan oldu. Milli Eğitim Bakanlığı’nın tedbirleri bana göre yetersiz kaldı. Uzaktan eğitimde, eğitimdeki fırsat eşitsizliği makası oldukça açıldı. Şırnak'ın Beytüşşebap, Konya’nın Ermenek ilçe ve köylerini bırakalım, daha cep telefonlarının bile çekmediği Karşıyaka’nın köyden mahalleye dönüştürülen Yamanlar ve Sancaklı’daki öğrenciler, uzaktan eğitime ne kadar ulaşabildi. Sayın Bakan özel okullu olduğu için Başkentin içindeki okulların sorunlarını çok iyi biliyordur. “Varoşlarda” bulunan okullar hakkında ne kadar bilgi sahibi? Eğitimde başarısızlığı dair sosyal medyada paylaşılan iki mesaj ilgimi çekti. Hükümete muhaliflerden de değil. Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ömer Özyılmaz “… Milli Eğitim Bakanı konu üzerinde özenle çalışarak bugünü kurtaracak politika üretemedi. Yerelin sesini duymadı, durumunu görmedi. Devlet nezdinde ağırlık koyarak bir tarz bir çizgi tutturamadı. Aksine çok zikzak yaptı ve çok yıprandı. Bundan olumsuz olarak etkilenen de ilk, orta ve lise öğrencileri oldu. Ayrıca öğretmenler ve veliler de hüzün ve kedere boğulmanın yanında psikolojileri bozuldu. Bakandan kaynaklanan bu beceriksizlikten dolayı, bir nesli/kuşağı kaybetmek üzereyiz. Çok ciddi önlemler alınmalıdır” diye yazdı. Öte yanda Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan’ın mesajı da "Bir il milli eğitim müdürü, proje okuluna teklif edilecek müdür yardımcısı için siyasi parti il başkanından referans bekliyorsa, vay eğitimimizin haline! Sınavla öğrenci alan okullarımıza, referansla yönetici atıyoruz? Daha ne söyleyelim ki!" Beğenirsin, beğenmezsin, aynı dünya görüşüne sahip olursun, olmazsın net tavır gösterenin hep yanında olmuşumdur. İnsanların konuşmasını değil, davranışlarını değerlendirir öyle yaklaşırım. Pandemiden dolayı karneleri de sanal ortamda verdik. Adını da dijital baskı koyduk. Çocuklar okuldan karnelerini alıp karnelerin sallayıp evlerine gidemediler. Bu keyiften yoksun kaldılar. 1 Temmuz’dan itibaren kısıtlamalar kalkacağı için isteyen öğrenci, karnesini okuldan alacakmış. O karne sevincini yaşayacak mı ki? 2 hafta sosyal ve akademik telefi eğitim, Ağustos’ta o yakıcı sıcaklarda devam. İsteyen öğrenciye, isteyen öğretmenle. Ne kadar başarılı olunacak? Sınıflarda klima, klimaların elektrik tüketim ücreti sorunları… Baş döndürücü bir hızla aşılama devam ediyor. Eylül’e kadar çocukların da aşılanacağını düşünüyorum. Eylül’de yoğun bir eğitim- öğretim. Veli öğretmen iş birliği ile aşarız da 2 yılı telafi etmek oldukça zor. Sonsöz “Eğitim, refah anında bir süs, felaket sırasında bir sığınaktır” Aristoteles