Saygı bütünü kapsayan, ilişkilerin zeminindeki en kıymetli dinamiklerdendir. En yakın ve samimi ilişkilerden en mesa...

Saygı bütünü kapsayan, ilişkilerin zeminindeki en kıymetli dinamiklerdendir. En yakın ve samimi ilişkilerden en mesafeli ilişkilere kadar her ilişkimizde saygı görmeyi, iletişimi saygı çerçevesinde sürdürebilmeyi bekleriz. Aile içi, iş ilişkileri, komşuluk, sadece kısa bir süreliğine aynı mekanı paylaştığımız insanlarla aramızdaki geçici ilişkiler de dahil saygı olmazsa olmazdır. Saygı farklılıkları birleştirebilen, bir arada var edebilendir. Saygı birlikte yaşamayı herkes için kolaylaştırandır. Saygı sadece insan ilişkileri için elzem değildir. Kavramlarla aramızdaki ilişkiler için de çok önemlidir. Para kazanmayı isterken, dilerken ve bunun için çalışırken eğer paraya saygı duymuyorsak onunla bir arada olabilmemiz zor olabilir. Güçlü olmak isterken güce başka insanların onu kullanma yönteminden dolayı saygı duymuyorsak nasıl gücümüzü sahiplenebiliriz ki? İçimizdeki parçaların bütünü ve dışımızdaki bütünün parçalarıyız. Dışımızdaki bütünlüğün parçası olmak için saygı ne kadar önemliyse içimizdeki bütünü koruyabilmenin özünde de saygı vardır. Saygı da tıpkı sevgi ve değer gibi dışarıdan alınarak doldurulabilecek bir kavram değildir. Öncelikle özsaygıyı içimizde üreterek kendimize sunmayı bilirsek devamında hayatla ve insanlarla karşılıklı saygı bağlarını kolayca üretiriz. Saygı sunar, saygı toplarız. Saygısızlık; yok sayılmak, ciddiye alınmamak, değer görmemek, görülmemek gibi duygularla iç içe deneyimlenebilir. Böyle hissettiğimizde ideal olan kendimize dönerek öz değerin, onayın ve yeterliliğin içimizdeki boşluklarını kendimize sunarak doldurmamızdır. Maruz kaldığımız tüm saygısızlıklar, şiddet ve tacizler her zaman dünyevi karşılığıyla cevaplanmalıdır. Hukuki ve insani yöntemlerle haklarımıza, bedenimize, varlığımıza, yaşamımıza sahip çıkmak zaten kendimize duyduğumuz saygının ifadesidir. Bunu yapadururken bir yandan da kendimize dönerek içimizdeki boşlukları keşfetme ve onları doldurma yoluna gitmek benzer ve tekrarlayan hikayeler yaşamamızı da engeller. Yaşanan her deneyimin tüm tarafları için en az bir öğretisi vardır. Yaşananı sadece karşı tarafa mal etmek, kendimizdeki ucunu görmemek bizi öğretisinden uzak tutar. Ders öğrenilene kadar hikayeler tekrarlar. Bunun için olaylar karşısında önce gerekli dünya tavrı sergilemek ardından öğretiye odaklanmak kıymetlidir. Varlığımıza, bedenimize, duygularımıza, ihtiyaçlarımıza saygı duyarak yaşamla ve her şeyle aramdaki bağın saygıyla beslenmesini dilerim. Hayatın yol göstericiliğine inanın.