‘Havalar da pek sıcak, değil mi?’ Eve gelen görücülerden konuşacak konu kalmayınca sorduğu soruyu bu kez de yazacak bir şey bulamayan köşe yazarından duyun istedim... Aslında yazacak bir şey bulama...

‘Havalar da pek sıcak, değil mi?’ Eve gelen görücülerden konuşacak konu kalmayınca sorduğu soruyu bu kez de yazacak bir şey bulamayan köşe yazarından duyun istedim... Aslında yazacak bir şey bulamayan değil de, ‘Ne yazacağını şaşıran’ demek daha doğru sayılır... Evet, dünya bugünlerde o kadar hızlı dönüyor, o kadar çok yaşanmışlıklar var ki ne zaman bizi evrenin sonsuz boşluğuna fırlatacak diye düşünmeye başladım... Evet, havalar sıcak... Evet, havalar gibi gündem de sıcak... İnsanlar tepelerine işleyen güneşin yakıcılığına sahip... Evet, artık çok bunaldık... Ve daha sürer gider! Eskiden karpuz kabuğu denize düştüğünde sevinirdik, şimdi manavlarda satılan dilim karpuzları görüp hüzünleniyoruz... Eskiden ‘Yaz gelsin, denize girelim’ derdik, her gün Çeşme’den gelen ‘Şu plaja girmenin ücreti zibilyon lira’ haberlerini görüp sinirleniyoruz... Eskiden Kemeraltı’na gidip limonata içerdik, şimdi hepimiz evde yapılabileceğimiz ucuz ve kolay tariflerin peşindeyiz... ‘Eskiden, eskiden su içerdik testiden’ diyen büyüklerimizi daha iyi anlayacağımız günlere doğru yaklaşıyoruz... ‘Yazık’ demeye dilim varmıyor... Güzel şeyler de olmuyor değil tabi! Örneğin, İzmirli Münevver Büşra Ekinci’nin tüm güçlüklere rağmen yazdığı kitabının ikinci baskısı çıktı. 2 yıldır mücadele ettiğimiz pandeminin etkisi oldukça azaldı... Yaz düğünleri geldi, aşıklar kavuşmaya başladı. Ha birde ‘Aşıklar’ demişken... Johnny Deep, Amber Heart davasında kazanan taraf belli oldu. Bizim efsanevi Karayip Korsanımız kendini akladı, 10.3 milyon doları da kazandı. İşte, üç kuruşluk ömrümüzde bize de sevinmek için bunlar düştü... Daha niceleri vardır, eminim... ‘En azından olması gerekiyor’ düşüncesindeyim... Peki, sen? Sen, sen! Düşünsene... En son başına ne geldiğinde sevindin? Öyle ufak tefek tebessümler değil ama! Kalbin ne zaman aydınlandı? Düşün, düşün, düşün ve mutlu ol! Hiçbir şey bulamadıysan... 2 adet limon, 1 adet portakal, 1.5 su bardağı şeker, 13 su bardağı su. Bir günce önceden portakal ve limonu yıkayıp buzluğa atın. Bir gün sonra çıkartıp yaklaşık on dakika bekleyin. Portakal ve limonları doğrayıp robota atın. Üzerine 1,5 su bardağı şekeri de ilave edin. Robottan geçirdikten sonra bir kaba 13 su bardağı suyu dökün. Üzerine de bu karışımı dökün ve hızlı bir şekilde 3-4 dakika kadar karıştırın. Süzgeçten süzün. Tekrar tülbentle bir kez daha süzdükten sonra limonata tarifi başarı ile gerçekleşmiş olacak. İç buz gibi bir limonata, bütün sıkıntılara de ‘Elveda!’ Güzelliklerde buluşmak üzere...