Bugün 2 Aralık… Durum kötü… Hava durumuna bakıyorum, parçalı bulutlu gösteriyor. Doğru. Başımı kaldırıyorum gökyüzüne. Kara kara bulutlar homurdanarak geziniyor. Yağar gibi oluyor, şöyle hızlıca bi...

Bugün 2 Aralık… Durum kötü… Hava durumuna bakıyorum, parçalı bulutlu gösteriyor. Doğru. Başımı kaldırıyorum gökyüzüne. Kara kara bulutlar homurdanarak geziniyor. Yağar gibi oluyor, şöyle hızlıca bir ıslatıp gözden kayboluyor. Yarış otomobili gibi… “Camları yeni sildim, aman yağmur yağmasın” diyor ya ablamız… Yağmur yağmazsa kıtlık olur! Ne içecek su olur, ne ekmek, ne peynir, ne de camları temizleyeceğimiz su… Yağmur yağmazsa ekonomi neyi planlasın? Kuraklık ve kıtlığın olduğu yerde particilik mi konuşulur? Kuraklık ve kıtlığın olduğu yerde ‘şehir insanının yalnızlığı’ sorunsalı mı konuşulur? Kuraklık ve kıtlığın olduğu yerde ‘ikili ilişkilerde bireyin kurduğu empatinin boyutları’ mı konuşulur? Kıtlık varsa tek bir şey konuşulur; su! Sözüm camı silen ablaya değil, anladınız ne demek istediğimi… İzmir’deki barajların su seviyesi kuraklık ve bilinçsiz tüketim sonucu çok büyük oranda düştü. ‘Salgın, depremler, şimdi de kıtlık mı?’ sorusu akılara gelmiyor değil… Öyle ki, bazı barajlarda zemindeki toprak görünüyor. Geçen yılın kasım ayında metrekareye 92 kilogram yağış düşerken, bu sene metrekareye düşen miktar 1.5 kilogram. Tahtalı Barajı’nın su seviyesi geçen yıl yüzde 65,29 iken bu yıl yüzde 36,04’e düştü. Neredeyse yarı yarıya… Gördes Barajı’nda durum; geçen yıl yüzde 9,2 iken bu yıl yüzde 4,74. Yarı yarıya… Ürkmez Barajı’nda yüzde 52,38 iken şimdi yüzde 29,61’e düştü. Yarısından fazla… Kutlu Aktaş Barajı tam anlamıyla alarm veriyor… Su seviyesi geçen yıl bu zamanlarda yüzde 49,34 iken yüzde 13,36’ya düştü. Çatlaklıkların yaşlı bir insan yüzünü andırdığı toprak üzerinde midye kabukları ortaya çıktı. Küçük bir denizden farksız barajlarda şimdi köpek sürüleri cirit atıyor. Böyle giderse önümüzdeki yazın çok kurak geçeceğini aşikar! Aşırı su kullanımının nedeni ortada; salgın kaygısı… Bu yıl mart ile mayıs sonu arası 3 aylık süreçte İzmir’de geçen yıla göre 2 milyon 50 bin metreküp daha fazla su harcandı. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yeni su kaynaklarını devreye sokması gerekiyor. Duyduğum kadarıyla böyle de bir hazırlığı var. Yeter mi? Şimdi ‘Herkesi tasarrufa davet ediyorum’ sahteciliğine düşmek istemiyorum. Çünkü biliyorum; şarıl şarıl su altında 45 dakika duş alan da, tarlasını oluk oluk sulayan çiftçi kardeşimiz de ‘tasarruf’ çağrısı yapıyor. Hijyen, aşırı su ile değil, yeterli su ile sağlanabilir. Tarımda damla sulama sistemi yaygınlaşabilir. Hayvancılarımız için kuraklığa dayanıklı yem bitkileri üretilebilir, falan filan… Bunları hepsini biliyorsunuz zaten. Ben şunu söylüyorum… Bir sosyoloğun “Kalabalıkların fikirleri yoktur, sadece istekleri vardır” tezini çürütelim! Toplum olarak sorumlu, duyarlı ve bilinçli olalım… Önümüzdeki hafta İzmir’de yağış gözüküyor… Umarım haftaya güzel başlarız…