Irak’ta zalim Saddam, Kürt asıllı Iraklılar’a Halepçe’de katliam uyguladı. O katliamdan kaçanlar Türkiye’ye sığındı. Özal dönemiydi. 1. ve 2.Körfez savaşları yaşandı. 1984’te ASALA terörü bitip, PKK t...

Irak’ta zalim Saddam, Kürt asıllı Iraklılar’a Halepçe’de katliam uyguladı. O katliamdan kaçanlar Türkiye’ye sığındı. Özal dönemiydi. 1. ve 2.Körfez savaşları yaşandı. 1984’te ASALA terörü bitip, PKK terörü başlayınca, sınırlarımızı koruyamaz hale geldik. Kaçakçılar zaten geleneksel yöntemlerle geçiyorlardı, teröristler de onları takip etti. Defalarca sınır karakollarımızı bastılar. Onlarca şehit verdik. Derken emperyalistler devletler Irak’tan sonra Suriye’yi de karıştırdı. 10 yıldır bu ülke de karmakarışık. Sözde canlarını kurtarmak için milyonlarca insan ülkeyi terk edip çevre ülkelere sığındı. Bundan en çok nasibini alan ülke ise biz olduk. İddialara göre 4 milyon Suriyeli Türkiye’de yaşıyor. Çok azı Avrupa’ya geçebildi. Bazıları, “Suriyeliler üretime katkıda bulunuyor” dese de, bence ülkemizin kaynaklarını kullanıyorlar. Devletin açıkladığı rakamlara göre 50 milyar dolar para harcamışız Suriyeliler’e. Avrupa’nın gönderdikleri de cabası. Bu paralarla Türkiye’de neler yapılmazdı ki. Mazlumlara yardım edeceğiz derken, hem sınırlarımızı kevgire çevirdik, hem de insanımız için harcamamız gereken parayı onların refahına ayırdık. Kimse kusura bakmasın. Suriyelilerin zenginleri başta İstanbul olmak üzere ülkenin en itina yerlerinde keyif çatarken, şehirlerimiz bu insanlarla dolup taşıyor. Nerede baksanız her işyerinde üç-beş Suriyeli görürsünüz. Hastanelerde doğum yapan Suriyeli kadın sayısı bizimkilerle yarışır duruma gelmiş vaziyette. Bu arada, Suriye’de “savaşın bittiği” söylemleri ortalıkta dolaşırken, sığınmacı Suriyeliler’in neden hala Türkiye’de kaldığına anlam vermek güç. Hatta Kurban Bayramı’nda ülkelerine bayramlaşmaya bile gidip geldiler. Savaş varsa bayram kutlamak da neyin nesi. Oraya bayramlaşmaya gidilebiliyorsa, niye geri dönülür ona da anlam verene aşk olsun. Daha Suriyeli meselesini halledememişken, şimdi de başımıza Afganlar çıktı. Şimdilerde doğu sınırlarımızdan sürek sürek Türkiye’ye girerek, orta ve Batı Anadolu’ya geliyorlar. Sınırlarımız korunuyorsa bu insanlar ellerini kollarını sallaya sallaya bu ülkeye nasıl giriyorlar? Kaçak insan simsarları bunları getiriyor ve orada bir insan borsası kurulmuşsa buna kim izin veriyor? Bu durumun, ABD’nin Afganistan’ı tamamen Taliban’a bırakması ve bize de havaalanını bir ulufe olarak sunmasıyla eşzamanlı gelişmesi de çok ilginç. Evet bu ülkeye Afganlılar mülteci olarak geliyordu. Ama böyle kitleler halinde Türkiye’ye giriş yapmaları pek de hayra alamet değil. Bu konuda bu ülkeyi yönetenlerin çok iyi düşünmeleri gerekiyor. Bir yandan pandemi, diğer yandan son dönemde gittikçe bozulan ekonomik dengeler, yoksulluk ve işsizlik derken, başka ülkelerin ister savaş isterse diğer nedenlerle ülkeyi terk etmeye zorladığı bu insanları ila nihayet biz bakacak değiliz. Evet onlar önce insan. Sonra belki de dindaşımız ve soydaşımız. Fakat, misafirlik kalıcı hale geliyor ve bu ülkenin demoğrafisini değiştirmeye yöneliniyor. Buna çok dikkat edilmeli. Korkarım, bu ülkeyi 100 yıl önce işgal etmeye çalışanlar, bunu başaramayınca yöntem değiştirdi. Önce kültürel yozlaşma ile bir nebze başarılı olsalar da, sabredemediler. İçimize soktukları sinsi hainlerle ülkeyi bölmeye gayret ettiler. O da olmadı, bölücü-dinci terör örgütleri ile denediler. Onu da beceremediler. En nihayetinde çevremizdeki ülkeleri boşaltarak şimdi gizli gizli bir işgale hazırlanıyorlar. Lütfen bu oyuna gelmeyelim. Kimseyi kovalım demiyorum. Ama devletimiz bunun yollarını bulur. Türk askerinin Suriye’de kurtardığı o topraklara bu insanlar pekala geri gönderilebilir. Aralarındaki gençlerden askerlik çağında olanlar ve eli silah tutanlar da güvenlik birimlerinde değerlendirilir. Ben inanıyorum tüm bunlar kısmen yapılıyordur. Fakat iş işten geçmeden elimizi çabuk tutmamız gerekiyor. Artık daha fazla sığınmacı Türkiye’ye gelmemeli.