Nedir bu sağlık çalışanlarının çilesi? Pandemi sürecinde bile pek çok haksızlık ve hukuksuzluğa uğrayan sağlık çalışanlarımızın sıkıntılarını aşmak için çabalarken, yeni sıkıntıların eklenmesi çalı...

Nedir bu sağlık çalışanlarının çilesi? Pandemi sürecinde bile pek çok haksızlık ve hukuksuzluğa uğrayan sağlık çalışanlarımızın sıkıntılarını aşmak için çabalarken, yeni sıkıntıların eklenmesi çalışanlara ‘Bu kadar da olmaz!’ dedirtiyor. Memur deyince, Devleti temsil eden çalışanlar. Soyut olan Devletin somut varlıkları. Sağlık hizmeti sunumunu gerçekleştiren sağlık çalışanlarımız da memur guruplarından sadece bir tanesi. Yaptıkları iş ise insana hizmet etmek. Belki de hayattaki en önemli ihtiyacımız sağlık, sağlıklı olmak. Sağlığımızın olmadığı yerde ise hiçbir şeyden tat almadığımız bir gerçek. Sağlık hizmeti sunucularımız ise doktorundan hemşiresine, teknisyenine memuruna kadar sağlık çalışanlarımız. Ve memurlarımız arasında en çok mağdur edilen kesim ise maalesef yine sağlık çalışanlarımız. Zaman zaman sağlık çalışanlarımızın mağduriyetlerini sıkıntılarını dile getiriyoruz. Seslerini duyurmaya çalışıyoruz. Ancak ne hikmetse sağlık çalışanlarının sıkıntılarına karşı gözler kör, kulaklar tıkalı. Sorunların sıkıntıların çözüme kavuşmaması bir yana, sıkıntıların problemlerin üzerine yenilerinin eklenmesi ise, sağlık çalışanlarımızı canından bezdirmiş durumda. Mesela Ramazan bayramı arifesinde tüm memurlarımıza verilen 2,5 günlük idari izinin, sağlık çalışanlarımıza verilmediğini, biliyor musunuz? Tüm memurlarımız Cumhurbaşkanlığı Genelgesiyle idari izin kullanırken, yani memurların aylık çalışma süreleri 21 saat düşerken, 24 saat nöbet usulü çalışan bir doktorun, hemşirenin, teknisyenin mesaisinin diğer memurlara göre 21 saat daha fazla olduğunu ve karşılığı olan izin ya da ücretin kendilerine verilmemesi üzücü. Tüm memurlarımızın esnek mesai yaptığı yani iki günde bir, üç günde bir işe gittiği dönemde ve memurlarımızın mesailerinin sabah 10.00, öğleden sonra 16.00 olduğu sürelerde bile sağlık çalışanlarının mesaisinin tam olduğunu ve karşılığında ücret ya da iznin verilmediğini biliyor musunuz? Fransa’da pandemiden hayatını kaybeden sağlık çalışanlarının çocukları devlet korumasına alınırken Ülkemizde korona virüsten hayatını kaybeden sağlık çalışanlarımıza şehit statüsü verilsin dedik olmadı. Meslek hastalığı sayılsın dedik, hastalığa yakalanmada illiyet bağı istendi. Yani görevi hastalara bakmak olan sağlık personelinin virüsü hastaneden, ya da çalıştığı sağlık kuruluşundan kaptığını ispat etmesi gerek dendi. Yoksa hayatını kaybeden sağlık çalışanı hakkını alamaz dendi. Geride bıraktıkları çocukları eşleri alabilecekleri haktan mahrum edildi. Konuyla ilgili TBMM Verilen kanun teklifleri ise kabul edilmedi. Covid nedeniyle hayatını kaybeden Dr. Yağız Kalaycı’nın son mesajı “Kızlarım çok küçük sahip çıkarsınız değil mi?” sözleri kulaklarımızda çınlarken, covid ile mücadelede insanüstü bir gayretle 7/24 kesintisiz görev yapan, görevden bir adım geri gitmeyen sağlık çalışanlarımıza, selam olsun. Bu süreçte yani pandemi sürecinde moral ve motivasyon açısından destelenmesi gereken sağlık çalışanlarımıza, tam tersine baskı ve mobbingin arttığı da ortadadır. Mesela Yozgat valiliğinin pandemi poliklinik ve servisinde çalışan sağlık çalışanlarına hitaben “sabah 8.30 da göreve başlayıp yarım saat yemek molasıyla gece 24.00’e kadar kesintisiz çalışacaksınız” talimatını Sayın Sağlık Bakanımız hiç mi görmez? Meram tıp fakültesi yöneticilerinin sağlık çalışanlarına gönderdiği yazıda “Hasta memnuniyetine göre döner sermayeden pay alacaksınız” yazısına rektör hiç mi görmez? YÖK neden müdahale etmez? Neden hiçbir yetkili sağlık çalışanlarını düşünmez ki? Çalışanın alacağı ek ödeme idarecilerin insafına nasıl bırakılabilir? Pandemi servislerinde çalışan başta hemşirelerimiz olmak üzere, bazı hastanelerimizdeki asistanlarımızın kesintisiz 32-36 saat insani koşulların dışında çalışmasını hiçbir yetkili görmez mi? Tabi bu arada kanun gereği otobüs şoförlerimizin bile kesintisiz beş saatten fazla otobüs kullanamadığını unutmak gerek. Fabrikalarda çalışan işçilerimizin bile yemek molası dışında 15-20 dakika çay molası varken, insan hayatıyla, insan sağlığıyla uğraşan bir meslek gurubu bu kadar mı değersizleştirilir. Nöbet tutan sağlık personelinin ertesi gün izin kullanması anayasal bir haktır. Nöbet sonrası izin kullandırmayan idare suç işlemektedir. Sıkıntılar azalsın, sorunlar çözülsün diye çabalıyoruz. Ancak, sorunu çözmesi gereken yetkililerimizin tavrı “Derdini Marko Paşaya anlat” der gibi…