İzmir sporuna, Türk sporuna yüzlerce, binlerce neferimiz hizmet verdi. Bir yerlere getirdiler. Çalıştılar, emek verdiler, adam gibi insan gibi yaşadılar. Bizlere...

İzmir sporuna, Türk sporuna yüzlerce, binlerce neferimiz hizmet verdi. Bir yerlere getirdiler. Çalıştılar, emek verdiler, adam gibi insan gibi yaşadılar. Bizlere güzel günler yaşattılar. Şampiyonluk, kupalar değil, yaşattıkları sadece. Bizlere örnek oldular. En başta bu satıların yazanına çok emekleri, hakları geçti. Şimdi onu ödeme vakti geldi. Vefat edenlerimiz, rahmetle anılmayı bir dua bekleyenlerimiz. Adları unutulanlar, unutanlar, unutulmazlar. Şu an evinde bir selam, bir ses bir nefes bekleyenlerimiz,  yaşayanlarımız var. Yaşam su gibi akıp geçip gidiyor. Anı yaşamak, karar vermek, yaşatmak gerekmez mi ?
SONLARI ÇÖP BİDONU DEĞİL
Şakir Kuruş hocam. Hepsinin mekanları cennet olsun, rahmetleri bol olsun. Yaşayanlarımıza sağlıklı, huzurlu ömür dilerim. Şakşr hocamın evine hep uğrar, çayını içerdim. Sağlıklı ömür dilerim Şerife ablamın çok böreğini yerdim. İki oda dolusu, kupalar, madalyalar, belgeler, gazete küpürleri, tavanlara kadar doluydu. Bir gün dedim ki; 'Hocam bu kupalar ne olacak, atılmasın, çöpe gitmesin'. Hayırsızından, vefasızdan evlat, gelin, torun da varsa şayet. Ya çöpü boylar. Ya da '15 mandal 2 leğen'e giderdi. O harika hatıralar. Çok gördük, haber bile yaptık vakti zamanında. Geldi aldı belediye, yalvar yakarla. 4 yıl oldu. Her şeyi yaptılar, her yeri açtılar. Korona dediler, yer yok dediler, açmadılar, koymadılar bir müzeye. Kupalar küflenmiştir, kâğıt olanları nemlenmiştir, yırtılmıştır garanti. İşi bilmeyen, görevini sevmeyen, farkında bile olmayan, kadir kıymet bilmeyen. Bir de torpilliyse vay o güzelim. Bir daha asla bulunmayacak tarihi, efsane simgeler, sembollere, dünya gözüyle kazanılanlara.
ABDÜL BAŞKANIMI YAKALAMIŞKEN
İşin, olayın 'çöpe gitmesin' vefa kısmı aklıma geldi. Ancak,, bürokratik kısmından pek anlamam. Beni aşar. 'Spor Müzesi açılmalı İzmir'imize' fikri, efsane gazeteci, yaşayan feylesof Okan Yüksel ustamdan, ağabeyimden geldi. Yazdı, söyledi. Telefon konuşmalarımızda laf döner dolaşır 'Spor Müzesi'ne gelirdi. Artık çocuğun adı kondu, söz verildi, resmileşti. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Resepsiyonu'nda bile işimizde, gücümüzdeydik. Çalıştık, Cumhuriyet'imize de böyle yakışır. Duayen gazeteci büyüklerim İbrahim Irmak, Esat Erçetingöz, Atilla Köprülüoğlu ve Okan Yüksel ile masada laflarken. Bedri Kurtuluş ağabeyim, Ertan Sayın kardeşim üstüne de Konak Belediye Başkanımız Mimar Abdül Batur gelmez mi ? İşte fırsat. Tatlı Mustafa hocamın yadigârı Akın Küçükoğullarından ağabeyim de gelince. Ekip, tamam. Bir tek sahaya çıkmak kaldı.
HAK, HAK EDENE
Okan ağabeyim ile göz göze geldik. Konuyu Abdül başkanımıza açtık. Klasik belediye başkanı edasıyla değil zaten, çok da konuşmadı.  Kem küm hık mık etmedi. Anında 'Yer bulun, öneriniz var mı ?' dedi. Az sonra 'Yer bulalım' dedi. Adam Mimar kardeşim hemen kafada çizdi bile. 'Tamam yer de buldum' dedi. İhtimalleri, alternatifleri gösterdi. Bir kez daha toplanıp resmiyete kaldı iş, an meselesi. Şükürler olsun bugünleri gördüm ya. Müzemizi açmış sayıyorum. Nacizane önerim, spor dallarının hepsini yazan, haber yapan, maşallah yazmaya devam eden. İzmir'in spor tarihi kitapları bulunan, çok emeği geçen, şahsıma da yetişmem konusunda katkısı büyük olan ağabeyimin adı verilmeli. 'Okan Yüksel Spor Müzesi', çok güzel değil mi ? Hak, hak edene verilmeli.
FAALLER GÖRMELİ
Futbol değil, tüm spor dalları. İzmir'e, ülkemize çok katkı sağlayan. Yaşayanlarımızın, rahmete kavuşanlarımızın hatıraları müzemizde yaşatılmalı. Aileleri getirip bırakabilmeli. Çok ünlüler, ünlüler, isim yapmışlar değil sadece. Unutulmaya yüz tutmuş isimlerin hatıraları da müzemizde, olmalı, olacak. Müze çok geniş bir yer olmalı, merkezi yerde olmalı. Faal sporcuların 1-2 dakika olsa bile, uğraşacakları bir yer. Vize işlemleri, son imza orada olmalı. Olmalı ki, Spor Müzesi'ni görmeliler. Navigasyona rağmen nerde diye sormaya gerek kalmasın. İkinci adres olsun. 30-40 yıl sonra onlar da bizim gibi 'müzelik' olacak. O kelime bir övgüdür. Soner Coşan, Abidin Ural, Hüsnü Özdemiroğlu, Besim Talay, Hikmet Kandeğdi, Ufuk Yalım, Cumhur Yavaş, Mehmet Zeybekoğlu, Niyazi Korkmaz. Kim mi ? Müzeye gidin, göreceksiniz.
BU İSİMLER DE KİM Mİ ?
Erdoğan Buyrukçu, Hüseyin Kaçaro, Önder Aslan, Mert Hızal, Mustafa Uğur, Faik Yiğit, Gökhan Demirci, Eray Oksay, Arda Nedim Çaylak, Eren Salbaş, Doğukan Korkmaz, Ada Özkan, Oğulcan Çümendür, Ege Erikan, Oğuzhan Türkmen, Ahmet Demir, Umutcan Uğur, Yunus Emre, Serkan Kulak, Muhsin Acar, Mesut Sert, İlkan Duran, Osman Küpeli, Mehmet Kan, Umutcan Şan, Görkem Delibaş, Ömer Günay, Caner Yağcı, Ferit Süpürgeci, Yiğit Yavuz, Özer Yemen Kurt, M.Yasin Zinciroğlu, Mert Efe Ekinci, Mücahit Görmez, Ekrem Emin Ural, Salih Çakır, Umut Keskin, Kadir Erken, Eray Zöngür.
NE GÜNLERE KALDIK
Üstteki isimleri tanıyor musunuz ? Aşina gelen var mı ? Bir iki isim hariç çoğunu tanımazsınız bile. Neden ? Hep şöhretliler, göz önündekiler yazılır da ondan. İsimleri de karışık yazdım, bilerek, isteyerek. Sahaya giren, yer alan isimler. Sıfatları ne olursa olsun. Karıştırdım, yazdım. Çünkü bir ekip işi, aile ortamı. Bir maç güzel geçiyorsa, başlayıp bitiyorsa, bir tat bırakıyorsa. A'dan Z'ye. Hepsinin, herkesin emeği var. Buca Efelerspor - Tepecik Ülküspor 1946, U-18 Müşfik Talaz Ligi maçı. Görmek istediğimiz manzaralar bunlar.
GÜZELLİĞE HASRETİZ
Engelli, bebek, anne, hamile, kadın, yaş almışlar, anneanneler, babaanneler, dedeler, anneler, babalar, amca, hala, teyze, ağabey, abla, kardeş. Tribündeler. Peki tüm bunları niye yazdım. Yazarken bile heyecanlandım. Olay, kavga, tartışma, yan gözle baktın bahanesi ve de küfür yok. Kendileri gölgede oturup yayılıp, çiğdem çitlerken. Emek yok, koşma yok, efor yok, empati yok. Maçta, maçı izliyor görünümünde ama. Cep telefonundan 70 dakika, uyduruk videolara bakarken. Kendi göbeğine, ensesine bakmadan. 'Kahretsin çocuğumun ayağına bastı', 'Sen de vur', 'Vur kır parçala' 'hakeeem kör müsün?', 'Bu gol de kaçar mı ?', 'Beceriksiz senden topçu olmaz' gibi iğrenç laflar, sataşmalar, huzursuzluk verici laflar eden de yok. Olmadı. Hey Allah'ım, ne günlere kaldık. Güzel bir maç bulunca. Pek mutlu ve de sevindirik oldum. Emeği geçenlere, katkı sağlayanlara yürekten binlerce teşekkürler, Allah razı olsun. Sevgi ve saygılarımla. İyi ki varsınız. Örnek olması dileklerimle nice tertemiz maçlara. Zaten kirlendiren biziz, temiz kalmasını sağlayacak olan da...