İZKON Genel Sekreteri Beşir Tunç, STK’lerin halkın sesi olması gerektiğini ifade ederek, “Birbirimizin görüşlerine kıymet verirsek çok iş başarırız” dedi Beşir Tunç, İzmir’de farklı STK’lerde üst düz...

İZKON Genel Sekreteri Beşir Tunç, STK’lerin halkın sesi olması gerektiğini ifade ederek, “Birbirimizin görüşlerine kıymet verirsek çok iş başarırız” dedi Beşir Tunç, İzmir’de farklı STK’lerde üst düzey görevlerde bulunan bir isim. Çeşitli platformlarda kendisiyle karşılaşmak mümkün. İzmir Mardinliler Federasyonu’nun Konak Meydanı’nda şehitler için mevlit okuttuğu ortamda karşılaştık ve söyleştik. Tunç, halkın sorunlarını çözme konusunda STK temsilcilerinin ısrarcı olması gerektiğini ifade ederek, “Siyasi refleks göstermek yerine toplumun çıkarını gözetmeleri gerekir. Bir sorunu çözmek için mücadele ederken örneğin anlayışsız insanlara denk gelebilirler. Ama bu STK temsilcisini yıldırmamalı. Deyim yerindeyse kapı kapalıysa bacadan girmeli” diye konuştu. Kendinizi tanıtır mısınız? Kimdir Beşir Tunç? 1971 Mardin doğumluyum. 1990’dan beri İzmir’de yaşıyorum. Ortaokul mezunuyum. Diş teknisyeniyim. Ustalık belgem var. Bu meslekle ilgili çeşitli hizmetler yaptım. Hala da bu alanda hizmet veriyorum. Bu arada esnaflık da yaptım. Siz sivil toplum kuruluşlarında aktifsiniz. Bu konuda neler yaptığınızı anlatır mısınız? Az önce de söyledim. Mardinli’yim. 2011 yılında köyümüz Alıçıllılar Derneği’ni kurduk. Derneğin kurucu üyesiyim. 2012 yılında İzmir Mardinliler Federasyonu kuruldu. İMAF’ta genel başkanlık dahil her görevde yer aldım. 2016’da genel başkanlık yaptım. Bir dönem yaptım. 2018’de görevi bıraktım. İnsan İçin Umut Derneği, Anadolu Birliği Derneği gibi derneklerde görev aldım. İzmir’de federasyonların üst kuruluşu olan İzmir Konfederasyonu’nda (İZKON) İMAF adına görev aldım. Hali hazırda İZKON Genel Sekreteriyim. İZKON, STK olarak nasıl bir özgünlük taşır. Hedefleri nelerdir? İZKON, başta İzmir’de faaliyet gösteren federasyonları kapsayan bir üst kuruluş olarak yola çıktı. Federasyonların gücünü birleştiren kent için daha dinamik çalışmalarını hedefe koyan bir yapıyız. Ancak, son genel kurulumuzla Türkiye’nin farklı kentlerine açılma oralardan da kuruluşları bünyemize katmak için adımlar attık. İzmir’de toplumsal ihtiyacı ifade eden her sorunu kentin yetkili kurumlarına ulaştırmak ve bu konularda kamuoyunu bilgilendirmek gibi bir hedefimiz var. Genel Başkanımız Yalçın Kocabıyık da STK alanında emek vermiş yetkin bir isim. Onunla ve tüm bileşenlerimizle güçlü çalışmalar yapacağımıza inanıyorum. Sizce bir STK’de olması gereken olması en önemli özellik nedir ve İzmir’deki, STK’ler ne durumda? Açıkçası STK’ler kuruluş gerekçelerine uygun hareket etmeli. Düşünün ki her dernek veya platform çok güzel ve toplumsal hedeflerle yola çıkıyor. Hepsinin bu hedefe uygun hareket ettiğini düşünün, devlet olarak, toplum olarak çok iyi bir yere varırız. Şimdi somut konuşalım: STK’lerin mutlaka yerel yönetimlerle ve merkezi hükümetle bağı olmalı. Siyasi refleks göstermek yerine toplumun çıkarını gözetmeleri gerekir. Bir sorunu çözmek için mücadele ederken örneğin anlayışsız insanlara denk gelebilirler. Ama bu STK temsilcisini yıldırmamalı. Deyim yerindeyse kapı kapalıysa bacadan girmeli. ‘AÇIK MEKTUPLAR’ Siz bugüne kadar neler yaptınız? Bahsettiğiniz hususlar çerçevesinde siz nasıl bir çaba sarf ettiniz? Ben halkın sesi olmaya çalıştım, çalışıyorum. Evladı sıkıntıda olan, iş arayan, sağlık sorunu olan insanlarımız bana ulaştıklarında onların derdini en hızlı şekilde çözmek için ilgili yetkililere bilgi verdim. Çözmeye çalıştım. Her seçim dönemimde siyasetçilerimiz bizi ziyaret eder ve vaatlerde bulunurlar. Bu vaatlerin takipçisi oldum. Parti gözetmeksizin bunları hatırlatmaya çalıştım. Bu konuda toplumun bizden beklentisi var. Eğer bir sonuca varmadıysam bunu sosyal medyada nedenleriyle duyurdum. Hatta yerel yöneticilere ve milletvekillerine açık çağrıda bulundum. Evet, sizin sosyal medyada yayımladığınız “Açık Mektupları” okudum. Peki bu izlediğiniz yol, sonuç alıcı oldu mu? Açıkçası yüzlerce insanın geri bildirimini gördüm. Yorumlarını okudum. Beni direk arayan konunun muhatabı da oldu. Dile getirdiğim eleştirileri uygulamada dikkate alan da. Kaldı ki, rencide edici ifadeler yazmadıkça, hakaret etmedikçe bence iletişimin her kanalı iyi değerlendirilmeli. İnsan, kısmetin nerede olduğunu bilemez ya, bir bakıyorsunuz küçücük bir mesaj yetkililerin dikkatini çekmiş. Ben de bunu yapmaya çalışıyorum. İleride siyasete katılma gibi bir arzunuz var mı? Bu sormanıza çok sevindim. Çünkü benim aktif mücadelemi görüp, bunu siyasete yatırım olarak değerlendirenler oluyordur. Buradan açıkça söylüyorum. Siyasete hiçbir şekilde dahil olmayacağım. Bu şekilde çalışmam her türden görüşe sahip insanımıza daha rahat ulaşmamı sağlıyor, benim de onlara dokunmamı sağlıyor. İnsanlarıma hizmet etmek benim için öncelik. Sizin ağır rahatsızlık geçirdiğinizi buna rağmen STK’lerde aktif olduğunuzu biliyorum. Rahatsızlığınız nedir ve bu motivasyonu neye borçlusunuz? 11 yıl önce yani 2009’da karaciğer-kolon kanseri teşhisiyle kanser olduğum ortaya çıktı. Bugüne kadar iki ameliyat geçirdim. O günlerde Allah’a dua ettim. Beni çocuklarıma bağışlarsa bu insanlarımıza daha çok vakit ayırıp onlara hizmet edeceğim. Hastalık süresince de STK alanlarını terk etmedim. Açıkçası bu bana çok iyi geldi. İnsana dokunmak, hizmet etmek beni adeta rehabilite etti. Halka hizmet hastalığı yendi. Hastalığı atlattım. Tabii yine de dikkatli olmak gerekiyor. Kanser böyle bir hastalık. Ama ailemin, dostlarımın tüm sevdiklerimin sayesinde hayatın içinde güzel şeyler yapmaya çalışıyorum. Ve devam edeceğim… Siz, Basmane’de yaşıyorsunuz. Yaşadığınız semt sizin bu yönünüzü ne kadar biliyor? İzmir elbette çok güzel; ama Basmane deyim yerindeyse ilk göz ağrım olduğu için benim için farklı. Büyük zorluklar, acılar çekmiş insanlarımız Basmane’de yaşıyor. Ben de hem geçmişimle hem de bu insanlarımızla iç içe olmaktan mutluyum. Hem şahsi hem STK imkanlarıyla onlarla dayanışma halinde olmak gayretindeyim. Sizin söylemek istediğiniz bir şey var mı? STK’lerde hizmet veren tüm dostlarıma kolaylıklar diliyorum. Faaliyet içinde olan, zamanından ve emeğinden fedakarlık yapan tüm arkadaşların yüreğine sağlık diyorum. Ancak, bununla birlikte bir şeye ihtiyacımız var: Birlik ve beraberlik. Bir de birbirimizin görüşlerine kıymet verelim. Bunları yaparsak İzmirimize ve ülkemize çok daha iyi hizmetler veririz.