Her geçen gün tatlı su rezervlerinin ciddi miktarda tükendiği dünyamızda, sağlıklı su kaynaklarına ulaşmak giderek zorlaşıyor. Mevsimsel yağışların bölgeleri ve miktarları değişiyor. Ani bastıran, se...

Her geçen gün tatlı su rezervlerinin ciddi miktarda tükendiği dünyamızda, sağlıklı su kaynaklarına ulaşmak giderek zorlaşıyor. Mevsimsel yağışların bölgeleri ve miktarları değişiyor. Ani bastıran, sel ve heyelana sebep olan yağışlara dönüşüyor. Diğer alanlarda giderek çölleşme hakim oluyor. Göl ve akarsular giderek azalıyor veya çevresel etkiler nedeniyle tamamen kuruyor. Yerleşim yerleri baraj gölleri ile beslenen havzalar da tehdit altında, ancak daha büyük sıkıntı yeraltı su rezervlerinin giderek kritik seviyeler altına düşmesidir. Bu durum diğer tüm problemlerine rağmen ayakta kalmaya çabalayan, tarımsal alanlarda artezyen kuyusu kullanarak sulama yapan zirai üreticileri çok yakında çaresiz bırakacak. Başka bir problem akarsulardaki kirlilik. Şehirlerin ve sanayi atıklarının kirlettiği göl ve akarsular tarımsal sulamada kullanılıyor. Toprak ve tarladaki ürün zehirleniyor. Bunun başka bir sebebi kullanılan pestisit dediğimiz zehirli tarım ilaçları. Birçok ülkede ve ülkemizde de bazı türevlerinin yasaklanması önemli ölçüde kayıt altına girmesi desteklense de halen yetersiz. Tarım alanlarının başka bir sıkıntısı yapılaşma baskısı. Her ne kadar Tarım Arazileri Koruma Kanunları ile önlemler almaya çabalasa da, nüfusa dayalı yerleşim alanlarının çoğalması, imara açılması, kaçınılmaz olarak tarım alanları üzerinde baskı kuruyor. Bunlardan biri geçtiğimiz yıl yasalaştırılmaya çabalanan Hobi Bahçeleri hakkındaki yasal düzenleme. Yasa, gecikmiş de  olsa önümüzdeki günlerde, bölünüp parçalanmış, yapılaşmaya konu edilmiş tarım arazilerini kurtarmayı hedefliyor. Tüm bunlar gözden kaçan su ihtiyacımızı, mevcudun potansiyele yetemeyeceği gerçeğini değiştirmiyor. Susuzluk hakkında radikal önlemler alma zamanı geldi ve geçiyor. Dünya nüfusunun 9 da 1 oranında büyük bir kısmının sağlıklı kaynaklara erişemediği, önümüzdeki yıllarda bu durumun toplu ölümlere, kitlesel göçlere kadar gideceğini uyaran raporlara dikkat edilmelidir. Kaynaklar doğru kullanılmalı, su kullanılıp atıldıktan sonra arıtılarak ikincil kullanım alanlarında tekrar değerlendirilmelidir. Bunu sağlayacak ileri arıtma sistemleri artık bir lüks değil acil ve temel bir ihtiyaçtır!