Basra Körfezinin iki büyük ülkesi; İran ve Suudi Arabistan arasındaki çatışmanın seyrinin 10 Mart 2023 tarihinde iki ülkenin diplomatik ilişkilerini yeniden kurma kararını almalarıyla birlikte farklı...

Basra Körfezinin iki büyük ülkesi; İran ve Suudi Arabistan arasındaki çatışmanın seyrinin 10 Mart 2023 tarihinde iki ülkenin diplomatik ilişkilerini yeniden kurma kararını almalarıyla birlikte farklı bir evreye girdiği söylenebilir. Yapılan anlaşma, Çin’in arabuluculuğuyla Pekin’de imzalandı. Yakın tarihe baktığımızda söz konusu antlaşmayı, Orta Doğu’daki geleneksel Amerikan etkisinin Çin tarafından kırıldığının da bir işareti olarak yorumlamak mümkün. 2021 yılına kadar devam eden Suudi-İran gerginliğinin Yemen’deki iç savaşa yansıması, zamanla Suudi Arabistan tarafından istenmeyen durum olarak görülmeye başlanır ve Tahran ile Riyad arasındaki ilişkiler yeniden masaya yatırılmaya karar verilir. Normalleşme yönündeki müzakereler, Ekim 2021’de başlamıştır ancak uzun bir süre daha kesin sonuç alınamayacaktır. 3 Nisan 2022 tarihinde Yemen’deki savaşı durduran ateşkesin ardından Bağdat’ta Suudi-İran görüşmelerinin beşinci turu gerçekleştirilir. 2023 yılının Mart ayına kadar karşılıklı elçiliklerin açılması kararı, İranlı hacı adaylarının kabulü gibi meselelerde kademeli olarak somut adımlar atılır. Bu sırada özellikle 2016 yılından sonra bölgede etkisini arttıran bir başka ülke olan Çin Halk Cumhuriyeti, Yemen’e coğrafi olarak çok yakın olan bir Doğu Afrika ülkesi Cibuti’de deniz üssü açar. Bu sayede Çin mallarının Avrupa pazarlarına ulaşmasını sağlayan Kızıldeniz’deki ticaret yollarının güvenliğini amaçlamaktadır. “Bir Kuşak Bir Yol Projesi” kapsamında da önemli bir güzergâh olan bölge, Çin için jeo-ekonomik olarak önemlidir. Çin’in Orta Doğu ve Doğu Afrika’daki artan ekonomik etkisi, paralelinde siyasi etkisini de kaçınılmaz kılmıştır. ABD’nin Arap ülkeleri ve İsrail merkezli İran karşıtı koalisyon arayışları karşısında Çin bu bölgelerde ekonomik olarak ağırlığını koymaya başlar ve bu bağlamda da bölge ülkeleri için Çin, siyasi olarak da alternatif anlamına gelmeye başlamıştır. Geçtiğimiz yıl artan ABD ile Çin arasındaki ekonomik rekabet, Suudi-İran müzakerelerine de Çin’in arabuluculuğu olarak yansımaktadır. Çin’in 10 Mart 2023 tarihindeki Suudi-İran diplomatik ilişkilerinin yeniden başlaması yönünde atılan imzalara arabuluculuk yapmasının arka planını bu şekilde okumak mümkün. Suudi-İran uzlaşması şüphesiz Orta Doğu bölgesinin istikrarı için önemli bir adım olacaktır. Küresel sonuçlarına değinmek gerekirse, bölgedeki Amerikan varlığının önemli destekçilerinden biri olan Riyad’ın bu hareketi, Orta Doğu’da dengelerin değiştiğini göstermektedir. Buradan yola çıkarak, “Riyad dış politika rotasını Washington merkezinden Pekin ve Moskova yönüne mi çevirmekte” sorusunu tartışmaya açabiliriz. Bir başka soru da şu olabilir: Washington-Pekin arasındaki rekabet, Orta Doğu’da yeni bir Soğuk Savaşa yol açabilir mi?