Bizim tayfa, önemlidir, direkttir, velinimettir. Ülkemizde garibandır, gariptir amatörlerimiz, kendi imkanlarıyla bir şeyler yapmaya çalışırlar, imkânı, fırsatı kendileri yaratmaya çalışırlar. Maalese...

Bizim tayfa, önemlidir, direkttir, velinimettir. Ülkemizde garibandır, gariptir amatörlerimiz, kendi imkanlarıyla bir şeyler yapmaya çalışırlar, imkânı, fırsatı kendileri yaratmaya çalışırlar. Maalesef para da olmayınca çoğu şeyi de yapamazlar. Sporumuzun, futbolumuzun temelidir, direğidir, alt yapısıdır amatörler, amatör kümelerdir. Herkes orada yetişir, sporcusu, hakemi, antrenörü, polisi, bekçisi, özel güvenliği, esnafı, gözlemcisi, saha komiseri hep orada yetişir, ocaktır, okuldur. Sahiplenen de yoktur, zevktir amatörlük ama, evine ekmek götüreni de vardır., olmalıdır da. Neredeyse 1 yıldır oynanmıyor, düşünülmüyor da şimdi, işler daha da kötüleştir zaten. Dalgalar bile sayılamıyor artık, dalgalar dağları aştı, bırakıldı sayma işlemi. Şu anda paraları götüren, üne kavuşanlar da çok değil, 5-10 yıl önce amatör kümeden gelmedi mi? Niye amatörlere sahip çıkmazlar ki. Ama kendi menfaatleri olunca hemen saygı duruşu, oynanama, protesto hazır. Salgın başladığında 'biz yokuz, oynamıyoruz' deseydiniz, maçlara çıkmayı reddetseydiniz, salgın bu kadar ilerlemezdi emin olun. Her şey para olmuş, musluk akmayınca hemen protesto, peki ya amatörler ne yapsın Allah aşkına? Yayıncı kuruluş maç ücretlerini ödemedi, Kulüpler Birliği de karar aldı, maçlardan önce 1 dakika durarak protesto ettiler. Hakemler de öylece baktı kaldı. Kendi haklarına sahip çıkmayı beceremeyen, hakkını arayamayan hakemler de izin verdi. Onlar bile 1 dakika dimdik durdu, protestoya katıldı. Hayat bu, böyle bir şey işte, hakemi de kullanırlar işte böyle. Maç yayını veren bir TV ise necefli maşrapa yerine, kadroları bir kez daha ekrana vererek, dik duruşu göstermedi, gösteremedi. Bir dakika süreyle oynamadılar, spiker de hiç bahsetmedi bile. Kulüplerin, Kulüpler Birliği var da hakemlerin derneği yok mu, var da yok gibi. Hakem mi o; konuşamaz, protesto edemez, kınamaz, kınayamaz, sadece protestoya izin verir, o kadar. Amatörlere bir çare bulunmaz ise, şayet bu salgın geçerse de, 3-5 yıl sonra oynayacak sporcu, yönetecek hakem bulamayacaksınız, haberiniz olsun. Çaresi var, yurtdışından getirirsiniz artık. Amatör kümeye çok emek verenlerimiz var, reklam olmazlar, çünkü aşktır, zevktir, parayla pulla ölçülmez. Çoğu unutulur gider, unutanlar da emek verdikleridir, vitrine çıkardıklarıdır. Çoğu ünlü ve zengin oldu, dününü unuttu maalesef. Fotospor ve Yeni Asır'da yıllarca çalışan Metin Ok ağabeyimiz vardı, çok erken kaybettik. 24 Ocak 1993'de vefat etti. Pampuf derdi, 'boş ver, takma kafana, salla gitsin, kendini üzme' anlamında. Cesur yürek büyük gazeteci, kalem şehidi Uğur Mumcu üstadımızla ile aynı zamanda kaybettik, çifte acı yaşadık. Unutmadım, unutmam adaşımı Metin ağabeyimi, çok çalışkan, çok temiz kalpli, dürüst bir insan evladıydı, mekanı cennet olsun, Allah gani gani rahmet eylesin. Foto Dursun olarak ün yapan Dursun Özmen ağabeyim de elini ayağını çekti artık bu işlerden, kendi sağlık sorunları yetmezmiş gibi, bir de sokakta bulduğu hasta, yaralı, bakımsız kedi ve köpekler için çaba sarf ediyor Kemalpaşa'daki küçücük evinde. Sevgili Esin Önder hanım biliyor konuyu. Geçmişte Ahmet Özcan ile Abdullah Yavuz ağabeylerim vardı onlardan bir haber alamıyorum, İzzet Güney ağabeyimle muhabbete devam. Bir de Hikmet Kızak var, Allah ömür versin. Bu saydığım isimlerin altından heykelini dikmek gerek, bulamazsınız bir daha onlar gibisini. Hikmet ağabeyimin eli beton gibidir, bükemezsiniz, işçi emeklisi, yılların futbolcusu, gazeteciliğe meyli ve merakı vardı, haberler yaptı, yazdı, ödüller aldı. Harika maç fotoğrafları da çekerdi, o bir usta. Şimdi evinde Hediye ablamla, sağlık sorunlarına çare olmaya çalışıyor. Malum salgın nedeniyle evinden de çıkamıyor, gönlüm sizinle, unutmadık, rakip gazetelerde olsak da bizler ilelebet dostuz, hep yanınızdayız, göreceksiniz. Amatörlere hak veren, amatörlerin hakkını verenlerin her zaman yanındayız. Söke söke almak gerek o hakkı da, yakışır. Yurtdışında baş tacı olan ülkemizde beğenilmeyen FİFA Kokartlı hakemimiz Cüneyt Çakır 3 günlük sakalıyla maça çıktı, olay oldu. Sorsam zaten gerçek sebebini de söylemez, konuşmaz yani hakem olarak. Ülkemizde hakemler sakallı, bıyıkla maça çıkmaz, yasak değil de, tavsiye edilmez, kural değil, talimattır. Çakır protesto için mi bıraktı, çok maça çıkmaktan tıraş ola ola yüzü aşındı da doktor mu kesme dedi, 'nasıl olsa en büyük hakem benim kimse bana bir şey yapamaz mı' dedi, 'bırakacağım pek yakında cümle alem beni delikanlı olduğumu görsün' diye mi sakal bıraktı, bilemem. İster sakallı çıksın, ister bıyıklı, bana ne. Şekille şemalla işim olmaz. Hakemler ister bigudi sarıp çıksın kıvır kıvır düğüne gider gibi, ister tepede topuz yapsın, ister hacı sakalı bıraksın, ister çember sakal, ister top sakal bıraksın, ister yüzüne dövme yaptırsın isterse de küpe taksın. Karışırsam ne olayım, beni hiç ilgilendirmez. Ama, lakin, fakat, sahada adil olsunlar, adaletli davransınlar, VAR'a rağmen hak yemesinler, küçük büyük takım ayrımı, önemli önemsi maç ayrımı yapmasınlar, yeter. Kılla, tüyle değil, kurallarla, adaletle işimiz, böyle biline.