Önemli olan ilkelerdir, gidilen yoldur. Tüm maçlarını kazanan, harika mükemmel oynayan, hiç kaybetmeyen takım olur mu, teknik adam olur mu ? Var mı böyle bir şey ? Mümkün mü ? Dikkat ederseniz yo...

Önemli olan ilkelerdir, gidilen yoldur. Tüm maçlarını kazanan, harika mükemmel oynayan, hiç kaybetmeyen takım olur mu, teknik adam olur mu ? Var mı böyle bir şey ? Mümkün mü ? Dikkat ederseniz yorumlarımda teknik konulara hiç karışmam. 3-5-2 iyiymiş, 4-4-2 oynamalıymış filan. Bana ne ? Ali'nin yerine Veli olsa böyle olmazmışmış, ilk yarıda rüzgârı arkasına alsaymış kazanırmışmış. Maçı bir daha oynatsan, olacakmış gibi. Halamın bıyığı olsa amcam olurdu. Benim işim değil bu. Maç sonrası saatlerce konuşurlar. Hadi onu anlarım da. Olmuş, yaşanmış bir konu. Peki ya maç öncesi ? Sadece test sonucuna bakıp, doğmamış bebeğe bez markası seçmek gibi. Maçın oynanacağı bile belli değilken. Programlanmış saati ve yeri var o kadar. Şu şöyle oynamalıymış. Çene suyu çorba karıştır dur, afiyet olsun, yerseniz. Yiyen çok.
YORUMU HERKES YAPAR
Seyircisinden tutun da oynayanına kadar çok fark vardır. Basketbol ile futbolda. Sap ile saman gibi. Kültür farklı, hayata bakış açısı farklı, esprileri bile çok farklı. Kabul edin, bu böyle. Hayat tarzları, olmak istedikleri şeylere bakın, onlar bile çok farklı. Futbola veda eden hakemler de futbolcular elini taşın altına sokmaz. Geneli bunu yapıyor. Neden ? TFF başkanı olmazlar, olamazlar, olmak için çabaları bile olmaz. Hakem Dernek başkanı olmazlar. Ya sonrası, illa yorumcu olacaklar. Para da orda, şöhretin devamı da. Hizmet filan hak getire, yok öyle bir kavram dünyalarında.
3 EFSANE BAŞKAN ADAYI
Efsane olmuş, isim yapmış futbolcular TFF başkanı olmak için çaba bile sarf etmezken. Basketbolcular bunu böyle yapmıyorlar. Eee kültürlü, okumuş insanlar ne de olsa. Kolları sıvadılar, 'Biz de varız çalışırız' diyorlar.  Milli basketbolcular Hidayet Türkoğlu ile Harun Erdenay'ın ardından Erman Kunter de TBF başkanlığına aday olduğunu açıkladı. Harika kararlar, başarılar. Basketbolun sorunlarını çok iyi biliyorlar. Tırnaklarıyla kazıya kazıya bugünlere geldiler. Öyle televizyonlarda ahkam keserek olmuyor bu işler. Para için şöhret için tekmeye kafa uzattılar tamam da. Biraz da kendilerini bugünlere getiren, isim yaptıran futbola vefa borçlarını ödeseler. Kafa ile taban tamam da taşın altına birazcık da olsa ellerini soksalar olmaz mı ?
BANU HOCAMA RAHMETLE ŞÜKRANLA
Güzel hocam, canım hocam, Prof.Dr.Banu Önvural. Şimdi moda ya. Tee 30 yıl önce kapısı hep açıktı, kedi bile girer çıkardı. Hiç rahatsız olmazdı. Fakültede rehber öğretmenim, danışmanımdı. Gazetecilik ve hakemlikle iştigal ederken az kahrımı çekmedi. Sınavlarla, maçlar, haberler çakışır, kara kara düşünürken. Gider danışırdım, yol gösterirdi. Tam bir rehberdi. Bir gıdım, bir gram kibiri yoktu. İnsandı, hanımefendiydi. Menfaatsiz, beklentisiz yardımcı olurdu Allah razı olsun. Çok üzüldüm, bugünlerde acı haberler çok fazla. Ne diyelim takdiri ilahi. Kıymetli eşini, hayat arkadaşını kaybeden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof.Dr.Ata Önvural hocama da sabır diliyorum. İzmir Efes Oteli Bergama Salonu'na Banu-Ata Önvural çiftinin onur konuğu olduğu İzmir Gazeteciler Cemiyeti ödül töreninde Levent Bimen ustamın elinden, haber dalında ödül aldığım geceyi asla unutmayacağım. Protokol masasında yanına oturma onuruna eriştim. Hakkınızı helal edin Banu hocam, bir gün bir yerlerde buluşma umuduyla.
DÜDÜK ÇALMAK KOLAY
Yan hakemlik, yardımcı hakemlik. Hakemliğin en zor tarafıdır. Hakemlikten on kat daha zordur, dikkat ister. Hakemin koltuk değneğidir. Tek başına güzel ve adil bir maç yönetemezsiniz. Avrupa'da özellikle görev çıkınca hemen, hakemin adı öne çıkar. Sanki tek başına yönetecek. Tamam başlığa isimler sığmaz ama. Perde arkasında yardımcı hakemleri unutmayın. Her başarılı hakemin ardında ona kol kanat germiş yardımcı hakemler mutlaka vardır. Dünya Kupası'na gitmesini arzuladığım Halil Umut Meler'in ardından da Mustafa Emre Eyisoy ile Cevdet Kömürcüoğlu var. Unutmadım. Atatürk Stadı'nın kale arkasında Sporcu Sağlık Merkezi'nin yanında küçük bir saha vardı. Orda maça çıktık Mustafa Emre Eyisoy'la. Maç bitmiş, sahadan çıkarken Atatürk Stadı'nı işaret ederek 'Bir gün gelecek burada maça çıkacaksın' demiştim. 'İnşallah hocam' demiş, gözleri parlamıştı. Şimdi Avrupa'da neredeyse çıkmadığı saha kalmadı. Önceki akşam da Salzburg-Lille maçını yönetip geldiler. Paşalar aslanlar gibi. Tebrik ederim. Bu arada İzmir'de de futbol hakem kursunun açılacağı duyumlarım arasında, takip ediniz lütfen.
O GÜN BUGÜN
Güzel bir ortam, aile ortamı. Kadın erkek herkese uygun. 20-55 yaş arasında iseniz, saha komiseri olabilirsiniz. Diploma istemiyorlar, boya posa bakmıyorlar. Baba, dayı, kartvizit, torpil istemiyorlar. Türkçe bilin yeter, yabancı dil aramıyorlar. İyi hal belgesi o kadar istedikleri tek şey. İnsanı sevin, saygı duyun yeter. Bunu istiyorlar. Bugün saat 17.30'da başlayacak sezon açılış töreninde bekleniyorsunuz. Kimliğiniz yanınızdadır zaten, maskenizi takın ve gidin. İzmir Atatürk Stadı Futbol Hakemleri Derneği'nde bekleniyorsunuz. Pişman olmayacaksınız garanti veriyorum.