İnsan hayatı, canı her şeyden önemlidir. Adına para denilen, en saçma icat olarak kabul ettiğim ilkel kağıt parçası ile insan canı asla ölçülemez, yan yana bile getirilemez. 'Bir cana kıyan tüm cana k...

İnsan hayatı, canı her şeyden önemlidir. Adına para denilen, en saçma icat olarak kabul ettiğim ilkel kağıt parçası ile insan canı asla ölçülemez, yan yana bile getirilemez. 'Bir cana kıyan tüm cana kıymış olur, bir can kurtaran tüm insanları kurtarmış sayılır' diyen bir dinin mensubuyuz çok şükür. Ama nedense hep böyle acı günlerimizde sıfatlarına meczup, hain, örümcek kafalı, sahte dindar, din sömürücüsü, provokatör denen, insanlıktan nasibini alamamış tipler, iğrenç mahluklar ortaya çıkar. Sanki yeraltından çıkıyorlar, pıtırak gibi. Yaz gitsin sosyal medyada, klavye teröristleri bunlar. Ahlaksızlar, insanlık düşmanları din istismarcıları. Acının da ölümün de ırkı, cinsiyeti, partisi, siyasi görüşü olmaz. İzmir depremi üzerinden kendilerine pay çıkaranları Allah kahretsin, inşallah. Spor sayfası olduğu için fazla da ağır yazmak istemiyorum, anladınız siz onu. Küfürün her türlüsünü bilirim ama etmem, sevmem, hele ki canlıya, Allah'ın yarattığına asla küfür edilmez, neden mi Yaratan'dan ötürü. Yaratılana edersen Yaratan'a etmiş olmaz mısın, haşa, işte ondan küfür edilmez, çok kötü bir şey. İnşallah bu gibilerin boyunları altında kalsın, bedduam her zaman tutar benim, ona göre. 55'ime yaklaşıyorum ben böyle bir deprem, sallanma, sarsıntı görmedim, yaşamadım. Yola çıktım, devam etti, binalardan parçaların kopup düştüğünü gördüm, arabaların sağa sola savrulduğunu gördüm. Yok böyle bir sarsıntı. Ağladım, çünkü kesin çöken bina olur, canlarımız gitmiştir diye düşündüm. Gözümün önüne film şeridi gibi geldi bir an, tek evladım Elif'im geldi, eşim Duygu, yaş almış anacığım Nimet Aydınoğlu, yakınlarım, ailelerim geldi. Çok büyük ihtiyaçta her zaman bir arıza çıkaran cep telefonlarıyla denedim aramayı, ne mümkün. Uğraş dur ara ara izin vermeye başladı, mübarek alet. Seslerini duyunca rahatlıyor insan. İnternetten, televizyondan merakla bakmaya başladık, şiddeti ne, merkez üssü neresi, ölen var mı, peki yıkılan bina ? Bir bir geçmeye başladı. 160 atom bombası gücündeki sarsıntının sabahı soğuk, serin hava vardı İzmir'de. Deprem sırasında ise sıcaklık hakim oldu. Gündüz vakti olması, denizden gelmesi şans mıdır, kaderimiz midir bilemiyorum, ya gece yarısı olsaydı, uykuda iken. Bir de bu kadar uzun sürseydi, daha nice kayıplarımız olur muydu, olurdu. Allah beterinden saklasın. 69 canımızı yitirdik, tedavisi bitip taburcu olanlar var, yoğun bakımda tedavisi devam edenler var, tamamen yıkılan 8 binada arama kurtarma çalışmaları sürüyor. Diyarbakır, Denizli, Aydın, Muğla ile daha bir çok belediyeden takviye güç, malzeme yardımı geldi, halen devamı geliyor. AFAD canla başla çalışıyor. İzmirliler, İzmir'de yaşamayı seçenler de seferber oldu, örnek oldu. Evini açanlar var, yeni doğum yapıp sütünü bir bebeğe vermek isteyen annelerimiz var, 1 yıl kira almayacağını açıklayanlar var, dağıtım kurye birimlerinden alışveriş yapıp gerekli bölgeye yollayanlar var. İyi ki varlar. Kan isteği anonsu yapıldı, kısa süre sonra 'stoklarımız doldu gelmeyin artık teşekkürler' anonsu da yapıldı. A benim güzel İzmir'im, güzel İzmirlim bugünleri de hep birlikte aşacağız. Emeklisi, ebesi, bebesi, annesi, babası, dedesi, torunu, sporcusu, taraftarı, kasiyeri, stajeri, avukatı, doktoru, işçisi ile onlarca canımız gitti, melek oldu hepsi, ruhları şad olsun. İçimizdeki sevgiyi, hoşgörüyü kaybetmeden dimdik ayaktayız, biz İzmir'iz İzmirliyiz sallandık ama asla yıkılmayacağız, yaşasın İzmir, yaşasın canlar. Umarım, inşallah daha fazla kaybımız olmaz. Başımız sağolsun Allah gani gani rahmet eylesin, sabır diliyorum. Vefat eden güzel insanlarımızın da parlayan gözlerle bakan, tebessüm yüklü, fotoğrafları kaldı bize yadigar.