Maytem Endüstriyel Sahibi Bahattin Bozkuş, “Temizlik sektörü maalesef virüs mücadelesi sürecinde fırsatçılara teslim oldu” dedi. Uzun yıllardır temizlik sektöründe hizmet veren Bahattin Bozkuş, sektö...

Maytem Endüstriyel Sahibi Bahattin Bozkuş, “Temizlik sektörü maalesef virüs mücadelesi sürecinde fırsatçılara teslim oldu” dedi. Uzun yıllardır temizlik sektöründe hizmet veren Bahattin Bozkuş, sektörde yapılan fiyat artışını “fırsatçılık” olarak değerlendirdi. Virüs tehlikesi başladıktan sonra ürün verdiği restoranlar kapandığı için işyerini kapattığını ifade eden Bozkuş, “Açıkçası şu anda 50 TL’ye satılan bir ürün 250 TL’ye satılıyor ve bu bizi üzüyor. Biz ağırlıklı olarak işyerlerine ürün verdiğimiz için işyerini kapattık. Sadece acil ihtiyaçlar üzerine işyerimizden ürün isteyen vatandaşa satış yapıyoruz” dedi. Kolonya fiyatlarının 8 TL’den 25 TL’ye çıktığını belirten Bozkuş, “ Dezenfektan kilosu 8 lirayaydı. Şimdi 50 lira. Kolonya stokumdaki bütün kolonyaları 8 TL’ye sattım. Vatandaş başka yerlerde 25 TL olduğunu söyledi. Ben, bu fırsatçılığın doğru olmadığını düşünüyorum” sözlerine yer verdi. Fabrikaların şimdiden siparişe kapalı hale geldiğini söyleyen Bozkuş, “Mal aldığımız fabrikaları aradım. Siparişler fabrikalardan gelmiyor. İmalatçılar fiyat geçişi yapacak. Dolar Euro yükselmesi buna gerekçe olacak” dedi. Bozkuş, temizlik sektörünün hammadde açısından dışa bağımlı olduğunun altını çizerek, “Hammaddede dışarı bağımlı olmak zamların temel nedeni olacak. Elbette bizler de döviz yükselmesine bağlı olarak yaptığımız sözleşmeye dayalı olarak yüzde 3-5 arası bir zam yapıyoruz. Ancak önümüzdeki günlerde sadece tuvalet kağıdına yüzde 30 civarında zam geleceğini düşündüğümüzde bizlerin bundan nasıl etkileneceğini görmek zor değil” diye konuştu. Geçtiğimiz günlerde bir bankanın kendilerini arayıp 25 bin TL kredi desteği verme teklifi yaptığını da belirten Bozkuş, “Bizim sektörde herkesin 300-500 bin civarında ödemesi var. 25 bin TL bu durumda hiçbir şey ifade etmiyor. Bir temizlik şirketinin sadece personel ve ulaşım gideri ayda 35 bin TL iken bu destek bir şeyi değiştirmez. Süreç uzarsa ve sektöre destek olunmazsa bizi çok zor bir dönem beklediğini söyleyebilirim” açıklamasını yaptı. Tekstil sektörü, “Peki virüsten sonra ne olacak?” YMN Tekstil Genel Müdürü İlhan Yaman, “Tekstil sektörü ülkenin can damarı olan bir sektör ve şu anda durmuş durumda. Virüs sonrası ne olacağıyla ilgili bir öngörümüz yok” dedi. Korona virüsün Türkiye’de yayılmaya başlamasından sonra bütün sektörlerde olduğu gibi tekstil sektöründe de üretim ve ithalat durma noktasına geldi. Gaziemir’de bulunan YMN Tekstil’in Genel Müdürü İlhan Yaman, sektörün geldiği noktayı değerlendirdi. Firma olarak 10 gün önce işyerini kapatarak bütün çalışanlara izin verdiklerini söyleyen Yaman, “Virüs tehlikesini öğrendiğimiz andan itibaren işyerimizdeki sosyal alanları kapattık. Dinlenme saatlerindeki çay yapımını dahi durdurduk. Dezenfekteyle ilgili önlemleri en üst düzeye çıkardık. Bütün makinelerimizi dezenfekte ettik. Ancak tehlikeyi bu şekilde savuşturmak mümkün değil. O nedenle bir süredir işyerimiz kapalı” diye konuştu. ÇİN’İN DURUMU NE OLACAK? Yaman, virüs çıktığında tekstil sektörüyle ilgili uzun vadede yüzde 30 civarında siparişlerin Türkiye’ye kayacağını düşündüklerini belirterek, “Ancak, küresel bir salgın olunca, lojistik malzeme gelen İtalya firmaları fabrikasını durdurdu. Bazı malzemeler konusunda Almanya’ya bağlıyız. Malzeme gelmedi. Tekstil sektörünün Çin’den uzun vadede bir şey alacağını sanmıyorum. Bu süreç dünya eninde sonunda yüzünü Çin’e dönecek mi? Çin, eski duruma gelecek mi bilmiyorum. Bu öngörülebilir bir durum değil” sözlerine yer verdi. İŞÇİYİ ZORLA ÇALIŞTIRAMAYIZ Virüsün yayılma durumuna ve alınan önlemlere göre hareket edeceklerini ifade eden Yaman, “Açıkçası işyerini tatil ettiğimizde bir süre bekleyip, işçilerin sadece bir kaçının çalıştığı bir ortam oluşturup, vermek zorunda olduğumuz siparişleri tamamlama gibi bir planımız vardı. Ondan sonra gelen veya geleceğini düşündüğümüz bir iş yok. Ancak verdiğimiz sözleri tutmak gibi bir derdimiz var. Ancak, bu da başta devletin ne diyeceğine bağlı. Onun dışında da insanların psikolojisine bağlı. Bugün hiçbir işçiyi zorla çalıştırmak gibi bir durum olamaz. Olmamalı da” açıklamasını yaptı. Devletin bazı destekler konusunda açıklamalar yaptığının altını çizen Yaman, “Kısa çalışma ödeneği diye bir ödenek geldi. Tam olarak ne olduğunu bilmiyoruz. Üç ayı kapsayan bir ödenek. 600 gün prim ödemesi ve 6 ay çalışması gerekiyordu. 450 güne düşürüldü. 450 gün prim ve 120 gün çalışma şartı getirdi. Ancak, bu konuda denetimlerin yapılması iş kaybının olup olmadığı durumuna bakılması söz konusu. Tabii bütün bunların hızlıca yapılması lazım. Çünkü, virüs sonrası toparlanmayla ilgili bizi ciddi sıkıntılar bekliyor” görüşünü aktardı. DEVLET DESTEĞİ NET AÇIKLASIN Devletin bazı destekler konusunda iş dünyasına daha net bir açıklama yapması gerektiğinin altını çizen Yaman, şöyle konuştu: “Açıkçası firmalar devletten destek bulamadığında büyük çaplı değilse zaten kapanma yoluna gidecek. Ayakta kalma gayreti içinde olanlar ilk önce daha az işçiyle çalışmayı tercih edecek. İşte bunu önlemek için üç aylık sigorta ertelemesi, stopaj, vergi desteği konularda yapılacak net destekler bizi rahatlatır. Yoksa bu süreçte önce çalışanların iş kaybı başlar. Hadi diyelim, bu süreç işveren ve işçiler açısından bedel ödenerek atlatıldı. Ama bunun sonrası da var. Virüs tehlikesi atlatıldığında sektörün işçi arayışına girmemesi lazım. Çünkü o da ayrı bir zaman kaybı demektir. Devletin hızlı bir şekilde firmalara müdahale etmesi lazım.” ÜRETİLEN MASKELERE DİKKAT Yaman, virüsle mücadele sürecinde maske üretiminin daha önemli bir hale geldiğini hatırlatarak, “Maalesef bu süreçte devletin koyduğu kıstaslara rağmen kaçak maske üretiminin arttığı bir ortam oluştu. Küçük çaplı ve maske üretimi için altyapısı olmayan firmalar ciddi işler aldılar. Düşünün ki 3 milyon adet maskeyi üç günde isteyen firmalar oldu. Amaç yurtdışına kötü kumaşlarla üretim yaparak dolar ve Euro üzerinden satış yapmak. Biz buna girmedik” sözlerine yer verdi. Yaman, maske üretiminin devlet onaylı sertifikaları olan firmalar tarafından yapılması gerektiğini vurgulayarak, “Maskenin tekstil makineleriyle değil ultrasonik makinelerle üretilmesi gerekiyor. Tekstil makineleriyle üretilenler ne kadar sağlıklı emin olamıyoruz. Elemanın enfesiyonu olabilir. Tek bir makineyle üretim yapmak mümkün. El değmeden üretim yapılması gerekir. Hijyen açısından bu önemli. Ancak, bu kıstaslara uyulmadan piyasaya maskeler sürülmesi söz konusu” görüşünü aktardı. “Lojistik sektörü zor günler geçiriyor” Ege Girişimci Sanayici ve Yatırımcı İş İnsanları Derneği (EGSİYAD) Genel Sekreteri ve uluslararası hizmet veren İMS Lojistik’in de başında bulunan Mustafa İmrak, “Lojistik sektörü korona virüsten en çok etkilenen sektörlerden biri. Biz temel ihtiyaç olan konularda üzerimize düşeni yapmaya çalışıyoruz” dedi. Virüsün yayılmaya başladığı ilk günlerden itibaren sınır kapılarında yapılan önlemler dolayısıyla sektörün ilk etkilenen faaliyet olduğunu belirten İmrak, “Açıkçası, biz önemler konusunda erken davrandık; ama küresel bir salgınla karşı karşıya olunca bunu etkileri arttı. Biz en zor sektörlerden birinin içindeyiz. Buna rağmen başta tıbbi malzeme olmak üzere temel ihtiyaç ürünlerini taşımaya çalışıyoruz” sözlerine yer verdi. İmrak, kendi firması başta olmak üzere meslektaşlarının da önlem alma konusunda hassas davrandığını belirterek, “Personellerimizin kontrolü konusunda devletimiz hassas davranıyor. Araçlarımızın içinde dezenfekte işlemleri için gerekeni yapıyoruz. Zor koşullarda çalışıyoruz. Sınır kapılarında çok dikkatli davranıyoruz. Ancak ürünü gideceği yere ulaştırmaya çalışıyoruz” açıklamasını yaptı. İmrak, bu süreçte büyük fedakarlıklarla çalışan sağlık emekçilerinin de büyük bir görev gördüğünü belirterek, “Sektörümüzdeki çalışanlarımız dahil tüm halkımız için seferber olan sağlık emekçilerimize teşekkür ediyorum” dedi.