Bu güzel ülke, bu kadim topraklar bir kez daha acıyı yaşadı. Pazar akşam saatlerinde İstanbul Beyoğlu İstiklal Caddesi’nden gelen haber yüreklerimizi parçalarken, 6 insanımızı kaybettik, 80’in üzerind...

Bu güzel ülke, bu kadim topraklar bir kez daha acıyı yaşadı. Pazar akşam saatlerinde İstanbul Beyoğlu İstiklal Caddesi’nden gelen haber yüreklerimizi parçalarken, 6 insanımızı kaybettik, 80’in üzerinde insanımız da yaralandı. Kahpe ve kalleş terör yine çirkin yüzünü gösterdi. Ben, hayatlarını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılarımıza da acil şifalar, yakınlarını kaybedenlere de sabır ve metanet diliyorum. Olayın meydana gelmesinin ardından, sorumsuz yayınları önlemek için hemen yayın yasağı getirilmesi doğru bir işti. Bu sayede gazete sayfalarında, ekranlarda kanlı görüntüler ve parçalanmış cesetler görmekten kurtulduk. Ayrıca, sosyal medya mecralarının akışlarının durdurulması da isabetli bir karardır. Vakit geçirmeden bu önlemleri alanları tebrik ediyorum. Kimse bana bu konuda özgürlüklerin kısıtlandığı savıyla gelmesin. Maalesef, Türkiyemiz ve Türk insanı 50-60 yıldır terörle sınanmaktadır. Ben 60’ına merdiven dayamış bir kardeşinizim. Kendimi bildim bileli de bu ülke terörle mücadele ediyor. 12 Eylül 1980 öncesi sağ-sol çatışmalarında binlerde evladımızı kaybettik. Gençliğimiz Ermeni Tehdiş (Terör) Örgütü ASALA’nın diplomatlarımıza karşı giriştiği menfur suikatlerle geçti. O suikastlerde büyükelçilerimizi ve çalışma arkadaşlarını kaybettik. Allah rahmet eylesin, mekanları Cennet olsun. 12 Eylül 1980 Darbesi’nin ardından sağ-sol olayları da ASALA terörü de bıçak gibi kesildi. Ama terör belası durmadı. Onların yerine bu kez PKK’yı sahaya sürdüler. 1984’deki Eruh Baskını ile ortaya çıkan eli kanlı PKK Terör Örgütü, o gün bugündür, genç-yaşlı, çocuk-bebek demeden katliamlarını sürdürüyor. Çok şükür, eskiden olduğu gibi kanlı baskınlar yaparak askerlerimizi şehit edemiyor ama, görüyorsunuz yine de yapacağından vazgeçmiyor. Özellikle 15 Temmuz Hain FETÖ Terör Örgütü Kalkışması’nın ardından Türkiye’nin savunma konseptini (tarzını) değiştirerek, tehlikeyi sınır dışında bertaraf etmek amacıyla yurtdışı operasyon ve harekatlar yapması, terörün belini kırmıştır. Bilhassa bölücü terör örgütü, yurt içinde ağır darbeler almış, dış bağlantıları büyük ölçüde kesilmiş, ardı ardına operasyonlarla da artık belini doğrultamaz hale gelmiştir. İşte bu noktada; Mehmetçik ve polisimizle karşı karşıya gelmek istemeyen eli kanlı terör örgütleri olan PKK, PYD, YPG ve DEAŞ gibileri kendilerince sözde çareyi İstanbul’daki gibi kalleş eylemlere başvurmakta bulmaktadır. Bu olay da göstermiştir ki, dış güçler ülkemizin son dönemde elde ettiği başarı ve kazanımları boşa çıkarmak için ellerinden geleni ardlarına koymamaktadır. "Her olayı dış güçlere bağlıyorsunuz" diyenlerin, hala bu yaşananları görmezden gelmelerine şaşıralım mı, ne yapalım bilemiyorum. Evet, maalesef dış güçler, tarihte olduğu gibi bugün de bizi rahat bırakmamak için var güçleriyle çalışmaktadır. Bunların başında da, Ortadoğu’da her taşın altından çıkan sözde müttefikimiz ABD ve şerikleri gelmektedir. Bu konuda İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu’nun manidar beyanatını size hatırlatmak isterim. Bakan Soylu, İstiklal olayının ardından yaptığı açıklamada, ABD Büyükelçiliği’nden gelen taziye mesajını kabul etmediğimizi ifade etmiştir. Bu da Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin teröre ve destekçilerine karşı ibret verici tavrıdır. Ve bu tavır çok doğrudur. Sevindirici bir gelişme muhalefetin de bu kanlı terör eylemi karşısındaki tavrıdır. Meşhur 6’lı Masa, son toplantısının ardından "Teröre geçit vermeyeceğiz" açıklaması yapmıştır. Elbette bundan farklı bir açıklama beklenemezdi. Bir açıklama da Sayın Tunç Soyer’den geldi. Tunç Başkan, patlama sonrası, twetter hesabından "İstiklal Caddesi'ndeki patlamanın büyük üzüntüsü içindeyim. Patlama sonucu hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralı vatandaşlarımıza ise acil şifalar diliyorum. Terörden fayda umanlar asla amacına ulaşamayacak. Her türlü terör eylemini lanetliyorum" yazdı. Ülke ve Türk Milleti olarak biz bu terörün üstesinden elbette geleceğiz. Bunun kararlılığını hem devletimizi yönetenler, hem de milletimiz her fırsatta dile getirmektedir. "Coğrafya kaderdir" sözü boşuna söylenmemiştir. Bizi bu topraklarda hiçbir zaman rahat bırakmayacaklardır. Ne zaman ekonomide, savunmada güçlü bir ülke olacağız, belki o zaman bu olaylardan daha az etkileneceğiz. Çünkü terör belası sınır tanımayan bir vakıadır. Allah Milletimizi ve bu toprakları her türlü beladan korusun. Bütün temennimiz budur.