İyi hafta sonları köyün delisi okuyucuları, bu hafta havaya kalkan ve bir türlü yerine oturmayan taşlardan bahsedeceğim. Bu yazının konusuna karar vermek çok zordu benim için. Kendi hayatınızdan ba...

İyi hafta sonları köyün delisi okuyucuları, bu hafta havaya kalkan ve bir türlü yerine oturmayan taşlardan bahsedeceğim. Bu yazının konusuna karar vermek çok zordu benim için. Kendi hayatınızdan bağlantısız bir durum yazıyorsanız, yani başka hayat problemlerini irdeliyorsanız, konuları tartışmak çok daha kolay. Ama sizin içinizde bir yere gidiyorsa ucu… O zaman daha zor gelmeye başlıyor. Kendinizdeki direnci görmeye başlıyorsunuz. Bu hafta, yazmaktan kaçınmamın en büyük nedeninin bu olduğunu düşünüyorum… *** Bazen, hayat sizi bir yerlere sürüklediğinde, bir dakikalığına dışına çıkıp bakmak çok faydalı oluyor. Neredeyim? Ne yapıyorum? İyi hissediyor muyum? Bu arada sürüklenmek deyimini geçen gün bir sohbette açıkladı birisi bana. Sanki önümüzde akan bir nehir var ve kendini bu nehre bırakıyormuşsun gibi dedi. Yani kötü anlamda düşünülmesin olur mu? Hayatın bizi götürdüğü ve seçtiğimiz yollarda rahatça akmak gibi. Bu açıklama gerçekten çok hoşuma gitti. Sonra kendi nehrimi düşündüm tabi ki. Bu nehrin neresinde durduğumu düşündüm. Cevabı bulmak biraz zaman aldı… Ayaklarımızdan biraz daha fazlasının ıslanmasına izin vermek. Boğulmadan gidebileceğimize inanmak ne kadar da zormuş. *** Aynı havaya kalkan taşlar gibi. Farz edelim ki zihninizde bazı olaylar için büyük büyük taşlar tutuyorsunuz. Sonra o taşlar bir yerlere sığmamaya başlıyor. Yerleri yok zihninizde çünkü. Ne kadar uğraşırsanız uğraşın bir türlü oturmuyor bir yere. Keşke hayat bu taşları tek tek, bir tetris oyununda gibi gönderseydi. Zaman sınırlaması da olmasaydı ve biz onları ölçerek yerleştirebilseydik. Ama öyle olmuyor… Bazıları havada süzülüp duruyor. Bazıları çoktan kendine yer beğenmiş. Siz ısrar ederseniz kalkıyor ayağa. Benim için de bütün taşların havada olduğu, onları sakince incelemeye çalıştığım dönemlerdi son birkaç hafta. Tek tek boyutlarını anlamaya çalıştım. Hangisini nereye koyarsam daha uyumlu olur, denedim. Hala daha deniyorum. E zihin durmuyor, beden de yoruluyor! Şimdi hep anlattığım nokta atışı tavsiyeleri kendimde kullanma zamanı. Biraz şefkat gösterme, anlayışlı olma zamanı. *** Sizin de olabilir havada taşlarınız. Biraz incelerseniz nasıl boşlukta sallandıklarını görebilirsiniz. Aniden bir yere oturtmak zorunda değilsiniz. Bu akış bir süre böyle devam edebilir. Meselenin boyutlarını ve size nasıl hissettirdiğini anlayabilirseniz onları tutup yere indirebilir ve güvenlice bırakabilirsiniz. Böylece bedeninizi de rahatlatmış olursunuz… Ben deniyorum, sizler de deniyorsanız kolaylıklar diliyorum!