Merhaba kıymetli okurlarım; çocukluk yıllarımdan bu ya...

Merhaba kıymetli okurlarım; çocukluk yıllarımdan bu yana izlediğim haberlerin en trajikomiği ülkem insanına kolay para veya çok kazanma vaadiyle kandırarak dolandıran bir kurnazın dönem dönem çıkmasıdır. Yani isimler başka ama metot aynı, çok kazanma vaadiyle bir kişinin parsayı toplayıp genelde yurt dışına tüymesi. Ne olduysa Sülün Osman ile başladı herşey... Adını duyurduğu ilk "işini" 1948 yılında Fatih'te yeni tuttuğu evin sahibini dolandırarak yaptı. 1950 ve 60'lı yıllardaki "işleriyle" ün kazanan "Sülün Osman" tramvay, Galata Kulesi, kent meydanlarındaki saatler, şehir hatları vapurları gibi kamu mallarını saf vatandaşlara 'satarak' ya da 'kiraya vererek' efsaneleşti. Hatta bu durum Türk Sineması’nın da dikkatini çekiyor ve yaptığı olaylar Kemal Sunal'ın mizahi yönlü filimlerine de konu oluyor. Ülkemde bilindik dolandırıcılık çeşitlerinden bir ara en ünlüsü kooperatif dolandırıcılıklarıydı bu sistem de ise kooperatiflerin yöneticileri, üyelerden paraları toplar, belli bir zaman sonra göstermelik temel attarlar sonrada üyelerden topladıkları paralarla sırra kadem basarlardı. Bu konuda o kadar çok vaka yaşandı ki dolandırıcılığa kurban giden birçok ailenin içine düştüğü maddi ve manevi yıkım toplumsal infial yarattı. 1980’Lİ YILLAR Ya 1980'li yıllarda yaşanan banker vakalarına ne demeli? İnsanlar bir ara o kadar çok güvenmişti ki bankerlere yaşlılar kefen paralarını, yastık altındaki ve eşlerinin kollarındaki altınları satıp bankerlere yatırdıklarından, karşılığında da büyük oranlarda kâr elde ettiklerinden söz ediyordu. Yani duyanın iştahını kabartırcasına bir duydu. Öyle ki bankerlerden gelen faizle fazlasıyla rahata kavuşan bazı esnaflar, tembelliğe meyil ederek dükkanlarını ya açmıyor, yada öğleye doğru açıyordu. Fakat belli kesimde "Oradan gelen paradan hayır gelmez. Ekonominin dinamiklerini bilmeden, uzman danışmanlığı almadan bu adamlara nasıl güveniyorsunuz?" diyordu. Ama paralarını yatırıp kazananlar için bu sözler nafile tabi. Fakat birgün herşey tersine döndü ve Banker Kastelli'nin sahibi Abidin Cevher Özden'in yatırımcıların paralarıyla yurt dışına kaçmasıyla bütün varlığını yitiren çarşıdaki esnaflar ya intahar etti yada intiharın eşiğine gelmişti. Hep aynı şekilde bol paralar geleceğini beklerken durum içler acısı. Bir söz var ya hani bedava peynir fare kapanında diye herkes oturup düşünmeli uzun uzun. Binlerce kişiden topladığı 2 milyar dolarla Arnavutluk'a kaçan kripto para borsası Thodex'in kurucusu bir süredir aranan Faruk Fatih Özer, Arnavutluk polisi tarafından yakalandı. Yapılacak iade işlemlerinin ardından bugün yarın yurda getirilir. Bu durum dolandırılanlar için güzel bir haber gibi dursada konuyu biraz derinlemesine açarsak kaçırdığı paralar eğer ortaya çıkmazsa madurlar için değişen pek bir şeyde olmayacak. Thodex'in kurucusu Faruk Fatih Özer yakalandı ama böyle devam ederse yalnızca dolandırıcıların sadece ismi değişir. Neresinden baksanız durum sıkınıtlı Türkiye'ye getirip üstüne birde bizim vergilerimizle de bakmak varmış Faruk Fatih Özer'e. Bence artık insanımız kolay yada birden çok kazanma yollarına bakmak yerine kendi alanında işlerini nasıl büyüteceğine bakmalı. Yoksa bu Sülün Osman'lar, Çiftlik Bank Tosuncuk'lar, Thodex Faruk Fatih Özer'ler bitmez.